Bir önceki yazımızda hükümetlerin Korona virüsü sonrasında ilk başvurduğu politikalardan birinin para politikaları olduğunu belirtmiştik.
Bu kapsamda merkez bankaları aracılığıyla sırasıyla; faiz oranları düşürülüyor, “miktarsal kolaylaştırma” adı altında piyasalardaki tahvil ve bonolar geri satın alınıyor ve böylece piyasaya nakit veriliyor. Ayrıca merkez bankası karşılık oranlarının düşürülmesi, gibi piyasalardaki likiditeyi artırmaya dönük operasyonlar yapılıyor.
Nitekim Korona ABD’de de ortaya çıktığında Merkez Bankası (FED) acilen (normal zamanından iki hafta önce) toplanarak faiz oranlarını yüzde 0,50 puan düşürdü (1) (ardından ikinci kez düşürerek, sonunda yüzde 0- 0,25 bandına kadar çekti). Bununla da kalmadı 1 ay içinde 5 trilyon dolara varan bir taze paranın finansal piyasalara verileceğini açıkladı ve hemen repo piyasaları üzerinden bankalara ve diğer finansal kuruluşlara 1,5 trilyon dolarlık ilk dilimi verdi. Ayrıca 750 milyar dolarlık miktarsal kolaylaştırma yapacağını da ilan etti. (2)
Trilyon dolarlık parasal teşvik
Benzer adımlar Avrupa Merkez Bankası (ECB), Çin Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası (BoJ), Britanya Merkez Bankası (BoE ), Avustralya ve Kanada merkez bankaları tarafından da atıldı.
ECB hali hazırda yürütmekte olduğu aylık 20 milyar avroluk miktarsal kolaylaştırmaya ek olarak bu yılın sonuna kadar 120 milyar avroluk daha kolaylaştırma yapacağını ilan etti. (3) BoJ yaklaşık 10 yıldır uygulamakta olduğu miktarsal kolaylaştırmayı iki katına çıkarttı ve 12 trilyon Yenlik bir program açıkladı. Ayrıca Mülkiyet Fonu hisselerini ve özel kurumların tahvillerini satın alma programını genişleterek sürdüreceğinin taahhüdünü de verdi. (4) BoE ise 11 Mart’ta faiz oranını yüzde 0,75’ten yüzde 0,25’e düşürdü. (5)
T.C.Merkez Bankası da piyasalarda likiditeyi artırmaya dönük önlemlerin yanı sıra, bir yandan zorunlu karşılıklara uygulanan faiz oranını yüzde 8’den yüzde 6’ya, politika faiz oranını da 1 puan indirerek yüzde 9,75’e çekti. (6)
Faizler neden indirildi?
Halk sağlığından önce piyasaların sağlığını ön planda tutan burjuva iktidarların virüsün ortaya çıkışının hemen ardından bu politikalara başvurmalarının kendilerince haklı nedenleri var. Çünkü salgın ile birlikte şirketlerin gelecekteki kârlılıklarına ilişkin beklenti kötüleşmeye başlayınca, panik halinde hisse satışları başladı ve bu şirketlerin hisselerinin alınıp satıldığı küresel borsalar ciddi değer kaybettiler.
Ayrıca küresel borsalardaki ani ve bir türlü toparlanamayan büyük çaplı değer kayıpları finansal bir krizin de habercisidir. Çünkü finansal krizin asıl belirleyicisi olan aşırı yüksek borç stoklarının yanı sıra, borsalar da finansal krizin bir etkeni.
Şöyle ki borç stokları krizin önkoşulunu yaratıyor, finansal varlıklardaki hızlı çöküş ise krizi tetikliyor. Çünkü bu varlıkların değeri çok düştüğünde borçlu şirketlerin borç servisi yapabilmesi imkânsız hale geliyor. Bu da bankacılık sektörünü de içine alan bir finansal krize neden oluyor.
Bu ilişkiyi bir metaforla anlatmak gerekirse; aşırı kredi-borç (likidite) bir tür benzin ise, onu ateşleyerek yangına sebebiyet veren şey finansal varlıkların (borsaların) çöküşüdür.
Yapılan faiz indirimleriyle borsalardan çıkılarak diğer yatırım araçlarına gidiş önlenmeye çalışılsa da, bu ara sıra sağlanan küçük toparlanmalar dışında gerçekleşmedi. Petrol fiyatlarındaki tarihi düşüşle birlikte (bu petrole bağlı türev araç piyasalarını da düşürüyor) servet zenginlerinin trilyonlarca doları bulan servet kayıpları ortaya çıktı.
Yani dünyanın efendisi konumundaki servet zenginleri servetlerinin bir kısmını kaybederken, daha büyük bir finansal kriz de tetiklenmiş oldu.
Bu yüzden ne finans kapital, ne de onun güdümündeki hükümetler buna izin veremezlerdi, nitekim vermediler. En etkili olduğuna inandıkları silahı, yani faiz ve miktarsal-parasal kolaylaştırma silahını kullandılar.
Fırsatçı finans kapital
Finans kapital bu yöndeki taleplerini hemen açıkladı. Öyle ki ABD’deki bir bankacı lobi grubu olan Bank Policy Institute, FED’in sadece faiz indirimine gitmesiyle yetinmemesini, ayrıca bankalar üzerindeki denetimlerini gevşetmesini de istedi. (7)
Kuruluş hem rezerv tutma oranının düşürülmesini, hem de stres testinin yumuşatılmasını talep ediyor. Bunu da bankaların virüs nedeniyle zora düşen şirketlere verdiği kredileri sürdürebilmesinin bir ön koşulu olarak gündeme getiriyor.
Sahibinin sesi büyük medya
Büyük sermayenin kontrolündeki medya ise (insan sağlığından ziyade) küresel borsalardaki hızlı düşüşleri ve buna karşı FED gibi merkez bankalarının faiz indirimi haberlerini ön plana çıkarttı.
Çünkü finans kapitalin sözcüleri (faiz indirimlerinin borsayı yükselteceği beklentisiyle) “faiz oranlarındaki indirimlerin çözemeyeceği hiçbir sorunun olmadığı düşüncesini” büyük medya aracılığıyla tüm topluma benimsetmeye çalışıyorlar.
Kısaca bu kesimler böyle felaketleri toplum ya da insan üzerindeki etkileri açısından değil, piyasalar ve servetleri üzerindeki etkileri bağlamında ele alıyorlar. Yani bir tür “milyonlarca insan virüsten ölebilir, yeter ki borsalar yükselsin ve bizim servetlerimiz azalmasın, daha da artsın” ruh hali içindeler.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!
Büyük servetlerin sahiplerinin bazıları ise bu açgözlülüklerini gizleyebilmek ve siyasal iktidarları kendi istedikleri önlemleri alma konusunda ikna edebilmek için, hastaneler gibi sağlık kuruluşlarına yaptıkları bağışlarla, bir kez daha ne kadar hayırsever olduklarını kanıtlamak istediler.
Örnek olarak, İtalya’da aralarında moda tasarım devi Giorgio Armani’nin de bulunduğu 18 milyarder toplam 28 milyon doları Korona ile mücadele için bağışladıklarını açıkladılar (tek başına Armani’nin Milan ve Roma’daki iki hastaneye yaptığı bağış 1,4 milyon dolar civarında). (8)
Dünya e- ticaret devlerinden Ali Baba Grubunun toplam 39 milyar dolarlık servete sahip yakın zamana kadar ki ceo’su Jack Ma da yardımseverler arasına katıldı. ABD’ye 1 milyon maske ve 500,000 test kiti hediye etti. Ma ayrıca bugünlerde Türkçeye de çevrilmiş olan ve Çin’deki sağlık personelinin Korona ile mücadelesini anlatan bir elektronik kitabın da önsözünü yazdı ve tanıtımını yaptı. (9)
Keza ABD’nin en büyük bankalarından olan Wells Fargo’nun da 175 milyon dolarlık bir bağışta bulunacağı açıklandı. Aralarında medya devi Michael Bloomberg, medikal ekipman firması sahibi Stryker ve Hedge fonu kurucusu K. Griffin’in bulunduğu bir ABD’li vakıf 75 milyon dolar bağışta bulundu. (10)
Beklenen olmuyor, borsalar canlanmıyor, neden?
Ancak bekledikleri gibi olmuyor. Öyle ki 20 Mart’ta Dow Jones yüzde 4,55, S&P 500 yüzde 4,34 ve Nasdaq Composite yüzde 3,79 düştü. 16 Mart’ta Dow Jones’un değerinin yüzde 13 oranında düşüşü, 1987 yılından bu yana 1 günde yaşanan ikinci en sert düşüş olarak tarihe geçti. 19 Şubat tarihinden bu yana Korona virüsü S&P 500 endeksindeki servetin yüzde 32’sini (kabaca 9 trilyon dolar) sildi, süpürdü. (11)
Dünyanın iki dev yolcu uçağı üreticisinden bir olan Boeing’in hisseleri ise sadece son beş haftada yüzde 72 değer kaybetti. Şirketin gerçekten bir varoluş krizi yaşadığı ileri sürülüyor. (12)
Sadece borsaların değil, devlet tahvili ve hazine bonosu piyasalarının, kurumsal kredilerin ve konut kredisi destekli menkul kıymetler piyasasının da ciddi bir çöküş yaşayabileceği ileri sürülüyor. Öyle ki 23 Mart’ta 10 yıllık ABD devlet tahvilinin getirisi 25 baz puan daha düşerek binde 7’nin altına kadar geriledi.(13)
“Hayatınızın en kelepir alımlarını yapmaya hazır olun!”
Diğer taraftan borsa çöküşlerinin kazananları da var. Küresel borsalardaki çakılma Korona’dan bu yana yüzde 30’u aşınca, “akbaba fonlar” da denilen hedge fonları ve diğer spekülatörler (yukarıda sözü edilen “hayırseverlerin” sahibi oldukları fonlar) dibe vuran büyük şirketlerin hisselerini satın alarak, süper servetler yapmaya hazırlanıyorlar.
Bloomberg’in bir haberine göre, Aralarında dünyanın en zenginlerinden olan Warren Buffet’in de bulunduğu bu fonların sahipleri 1 milyar dolardan fazla nakit harcayarak bu hisseleri toplamaya başladılar.
Bu fonların kurucularından birinin tweeti ise aç gözlü fırsatçılığı çok güzel özetliyor: “Eğer Hükümet Korona krizini iyi yönetebilirse, borsalar tekrar sıçrama yapar ve bizler de hayatımızdaki en kelepir hisse alımlarını yapmış oluruz”. (14)
Bankalar da risk potasına girdi
Bu gelişmelerin başta gölge bankacılığı ile uğraşan büyük yatırım bankalarını ve çok ciddi risklere sahip diğer ticari bankaları etkileyeceği de çok açık.
Nitekim İtalyan bankacılık sisteminin çok ciddi bir risk altında olduğu ileri sürülüyor. Korona virüsü nedeniyle adeta kapatılan ülkede perakende, restoranlar, publar, eğlence mekânları, oteller, diğer turistik tesisler ve zorunlu olmayan hizmet sektörleri neredeyse iflasın eşiğindeler. Bu alanlarda faaliyet gösteren firmalar daha ziyade kobiler ve ağırlıklı olarak da İtalyan bankalarının verdiği zombileşmiş kredilerle ayakta kalıyorlar. Bunlardaki batık krediler çok fazla, buna karşılık ülkedeki yasalar bu kredilerin kolayca tahsiline izin vermeyecek ölçüde katı.(15)
İtalyan bankaları diğer Avrupalı bankalar için büyük risk oluşturuyor zira bu bankaları en fazla aralarında Fransız, Hollanda, Almanya ve İspanya’nın da bulunduğu ülkelerin bankaları fonluyor.
Bu bankaların hisselerinin değeri ise 17 Şubat’ta İtalya’da patlama yapan Korona vakalarının ardından hızla rekor bir biçimde (yüzde 45 oranında) düştü. (16)
Powell: Koronayı durduramasa da faizleri indiriyoruz…
Faiz indirimlerinin (ya da daha sonra ele alınacak olan vergi indirimlerinin) salgının yayılma hızını düşürmeye ve insanların hayatlarını kurtarmaya yetmeyeceği çok açık.
Nitekim FED de faiz indirimine giderken açıklamasında “birey ve yatırımcı güvenini restore etmek” gerekçesini kullanmıştı. Ama bu açıklamayı yapan Powell şunu da vurgulamıştı: “ Faiz indirimi bulaşma hızını azaltmaz, parçalanmış olan küresel tedarik zincirini tamir edemez”. (17)
Bu bilinmesine rağmen, neden o halde acilen faizler indirildi? Çünkü faiz indirimleri ve diğer parasal kolaylaştırmalar insanı ve toplumu ölümcül bir virüsün etkilerinden korumak amacıyla gündeme getirilmedi. Yukarıda açıklandığı gibi; virüsün ortaya çıkışından sonraki birkaç hafta içinde küresel borsalarda yüzlerce milyar dolarlık hisse değeri kaybı, yani servet kaybı yaşandı.
Daha fazla zararı önlemek amacıyla faiz oranları düşürüldü. Bu önlemlerle; kuşkusuz borsadaki zenginler, repo piyasasının katılımcıları, bankalar, DİBS piyasası yatırımcıları kurtarılmaya çalışıldı.
Likidite tuzağı
Diğer taraftan bu indirimlerin finans piyasalarındaki ciddi çalkantıları durdurmaya yetmediği de ortada. Çünkü faiz oranlarının sıfır civarında olduğu (şirketlerin borçlanma maliyetlerinin en düşük olduğu) bir dönemde para-kredinin maliyetini düşürdüğüne inanılan faiz indirimleri de, aynı gerekçe ile bol para sunumu anlamına gelen miktarsal kolaylaştırma da işe yaramıyor. (18)
Bir başka anlatımla ‘likidite tuzağı’nda olan bir ekonomide faiz indirimlerinin ekonomiyi toparlamaya her hangi bir faydası olmadığı gibi, bu indirimler ciddi israf anlamına geliyor. (19)
Özetle, faiz indirimi virüsü öldürmeye yetmediği gibi piyasaları da sakinleştiremiyor. Finans kapitalin “gümüş mermisi” de etkisiz kalıyor. Büyük şirketler ciddi stres altındalar, tüketicilerse fiilen evden çıkamıyorlar. Yüzde 70’inin tüketimden gelen destekle büyüdüğü bir ekonomide bu durum bitiş anlamına geliyor ve faiz indirimleri ya da bol para bunu çözmeye yetmiyor.
Bu da hükümetlerin ellerindeki son araç olan maliye politikalarının, yani vergi indirimleri ve kamu harcaması yoluyla ekonominin canlandırılmasını son çare olarak gündeme getiriyor.
Nitekim hükümetler bu yönde çok ciddi boyutlara varan mali programlar açıkladılar. Bu programlara destek niteliğinde olmak üzere IMF de trilyon doları aşan bir mali destek sözü verdi. Peki, bu mali programlar çözüm olabilecek mi, küresel bir resesyonu (ekonomik daralma) önleyebilecek mi?
… devam edecek: Kurtarma paketleri: Vergi indirimleri ve diğer mali teşvikler işe yarar mı?
DİP NOTLAR:
- https://uk.reuters.com/article/us-health-coronavirus-g7-exclusive/exclusive-g7-to-make-no-direct-calls-for-fiscal-monetary-support-in-coronavirus (3 March 2020).
- Costas Milas, “Coronavirus: five essential measures to bolster the global central bank ‘bazooka’, https://theconversation.com/coronavirus-five-essential-measures-to-bolster-the-global-central-bank-bazooka (17 March 2020).
- https://www.fxstreet.com/analysis/5-trillion-fed-injection-and-still-the-worst-day-since-1987 (13March 2020).
- Milas, agm.
- https://www.theguardian.com/business/2020/mar/11/bank-of-england-rate-cut-just-before-budget-is-perfectly-timed-covid-19.
- https://www.tcmb.gov.tr (17 Mart 2020).
- Jessica Corbett, “You’ll Never Guess How Big BanksWant the Fed to Handle the Coronavirus: More Wall Street Deregulation”, https://www.commondreams.org(3 March 2020).
- https://www.forbes.com/sites/giacomotognini/2020/03/19/giorgio-armani-and-17-other-italian-billionaires-donate-more-than-28-million-to-fight-coronavirus-in-italy.
- https://www.forbes.com/sites/russellflannery/2020/03/18/alibabas-jack-ma-raises-philanthropist-profile-plugs-coronavirus-handbook.
- https://www.wealthx.com/intelligence-centre/daily-news/2020/wells-fargo-to-donate-175-million-for-coronavirus-relief (23 March 2020); https://www.wealthx.com/intelligence-centre/daily-news/2020/michael-bloomberg-jon-stryker-donate-to-75-million-covid-19-fund-for-new-york-city-nonprofits (22 March 2020); New York’un geçen dönem belediye başkanı da olan Michael Bloomberg’in, belediye başkanlığı seçiminde, seçim çalışmaları için sadece 3 ayda 936 milyon doları aşkın parayı harcadığı ortaya çıktı. Bak: https://www.nbcnews.com/politics/2020-election/bloomberg-spent-nearly-1-billion-his-three-month-presidential-campaign (21 March 2020).
- https://www.reuters.com/article/us-usa-stocks/wall-street-notches-worst-weekly-decline-since-2008 ( 21 March 2020); FED son açıklamasında her hangi bir fiyatı olan yani “çerçöp” düzeyinde ratinge sahip tüm kâğıtları satın alacağını açıklayınca Pazartesi günü ABD borsalarında yukarıya doğru bir hafif kıpırdanma yaşandı. Salı günü de üç büyük ABD borsası yükselişini sürdürdü. Yani FED son bazukasını da kullandı (bak:https://www.federalreserve.gov/…/pres…/monetary; https://www.reuters.com/article/us-usa-stocks/dow-soars-over-11-in-strongest-one-day-performance-since-1933 (24 March 2020).
- https://wolfstreet.com/2020/03/21/its-just-day-22-of-coronacrash-and-its-already-such-a-mess.
- https://www.cnbc.com/2020/03/23/treasury-yields-fall-as-coronavirus-cases-rise-relief-bill-stalls.html? (23 March 2020).
- Anders Melin and Benjamin Stupples, “World’s Richest Spend $1 Billion on ‘Bargains of a Lifetime’, https://www.bloomberg.com (19 March 2020).
- https://www.theguardian.com/world/2020/mar/10/an-italian-financial-crisis-is-certain-the-big-question-is-how-contagious-it-is.
- Nick Corbishley, “ European Banks Face Financial Crisis 2, Shares Hit 1988 Lows”, https://wolfstreet.com/2020/03/18.
- Howard Gleckman, “ Tax Cuts Won’t Treat the Coronavirus or Rebuild Broken Supply Chains”, https://www.taxpolicycenter.org (3 March 2020).
- Christopher Martin, Costas Milas, Quantitative easing: a sceptical survey, Oxford Review of Economic Policy, Volume 28, Issue 4, Winter 2012,s. 750–764, https://doi.org 10 December 2012).
- [1]Michael Roberts, “Let’s get fiscal”, https://thenextrecession.wordpress.com (9 March 2020).