Son dönemde yeninden baş gösteren 1990’lı yılların pratiği olan kaçırma, ajanlık dayatması ve ölüm tehditlerine ilişkin konuşan TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bunun amacının “tüm topluma korku yerleştirmek” olduğunu söyledi.
Türkiye’de “en karanlık yıllar” olarak anılan 1990’lı yıllarda başta Kürtler olmak üzere sosyalistler ve muhalif kimliklere dönük gerçekleştirilen kaçırma, ölüm tehdidi ve ajanlık dayatması gibi pratikler son dönemde yeninden baş gösterdi.
1 ayda 3 kaçırma
Geçtiğimiz ay Urfa’dan Diyarbakır’a özel aracıyla gelirken Pirinçlik Jandarma Karakolu’na 2 kilometre yakınında terk edilmiş halde aracı bulunan HDP üyesi Diyarbakırlı iş insanı Kamil Açar’dan iki gün haber alınamamıştı. 20 Temmuz’da evine dönen Açar, ifadesinde uzun namlulu silahlı kişilerce aracının önünün kesildiğini, ellerinin kelepçelendiğini ve gözlerinin bağlanarak kaçırıldığını açıklamıştı. Bu olayın ardından ise HDP Gençlik Meclisi Üyesi Ç.M., gözaltına alınarak götürüldüğü Karacadağ eteklerinde polislerce ölümle tehdit edilmişti. Son olarak da HDP Gençlik Meclisi üyesi Fedai Türeli, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde Kütüphane Sokak’ta 31 Temmuz akşamı “Ranger” marka sivil polis aracıyla gözaltına alınmış ve 3 gün boyunca kendisinden haber alınamamıştı. HDP avukatlarının Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru sonucunda Türeli hakkında gözaltı işlemi olmadığı öğrenilmişti. Olayla ilgili açıklama yapan HDP Gençlik Meclisi, Türeli’nin kaçırılıp gözaltına alındığı daha sonrasında serbest bırakıldığını ve ailesinin yanına döndüğünü açıklamıştı.
‘Korkuyu yerleştirmek istiyorlar’
Son dönemde artış gösteren kaçırma, ölüm tehdidi ve ajanlık dayatması gibi durumları MA’dan Elif Çetiner’e değerlendiren Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “AKP toplum mühendisliği yapıyor. Ölüm tehditleriyle toplumu kontrol altına almaya çalışıyor” dedi.
Bu tür olayların amacının “tüm topluma korku yerleştirmek” olduğunu vurgulayan Fincancı, şunları söyledi:
“İnsanlar daha önce kaybediliyordu fakat şimdi ise gözaltında yapılan tehditlerin ardından serbest bırakılarak bu tehditler ile toplum mühendisliği yapılmaya çalışılıyor. Salıverilme demek topluma bu tehdidin aktarılmasını ve toplumun daha çok içine kapanmasını, sessizleşmesini sağlıyor. Daha deneyimli bir ekipten bahsediyoruz diyebiliriz. Doğrudan tehdidi bütün topluma yayma görevi verilmiş bir yapı var. Büyük şehirlerde kaçırılıp haber alınamayan insanlar da var, belki de bundan 10-15 yıl sonra farklı meydanlarda, anneler, eşler, çocuklar kayıplarını arayacak. Sürekli yakınlarını arayan kuşaklar ile karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla bu durumlara karşı tehdit alan insanların bu durumu duyurması ve harekete geçmesi gerekiyor.”
Kaynak: MA / Elif Çetiner