“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılan 3 akademisyenin yargılamasına devam edildi. Savunma yapan Sinem Seçer Sipahi, o dönemde insanı aldığı nefesten utandıracak haberler geldiğini belirterek, korku iklimine teslim olmamak için imza attığını belirtti.
“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attıkları için “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan 3 akademisyenin duruşmalarına ayrı ayrı devam edildi. MSGSÜ’den Araştırma Görevlisi Sinem Seçer Sipahi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden emekli Prof. Dr. M.S. ve Yalova Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi S.A.’nın üçüncü duruşmaları İstanbul 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı Halkların demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli çok sayıda akademisyen izledi. Duruşmada ilk olarak Sinem Seçer Sipahi savunma yaptı.
‘Umudumu karartmasın diye imzaladım’
İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözünü hatırlatan Sipahi, şunları söyledi: “90’larda çocuk olmuş ‘Batı Yakalı’ olanlarımız için Doğu’nun kederi kaderi gibi gözükür. Elinde oyuncak, çok daha gündelik dertlerle büyürken, arka fondaki haberlerden, başka bir yerde korkuyla oynayan, sokağa çıkamayan çocukların da olduğunu hissetmek vicdanına, ağırlığını ancak çok sonra anlayacağın bir yük bindirmiştir. İşte 2013 yılında başlayan şiddetsizlik ve müzakere süreci bu kederin hükümet politikalarıyla bertaraf edilebileceğini şahsıma göstermiş, barışın tesis edilebileceğine dair umut vermiştir. Sürecin sonlanmasıyla, bildirinin ortaya çıktığı dönem bölgede meydana gelenler ise bir o kadar büyük bir korku, 1990’ların şiddet ortamına dönme korkusuydu. Bu imzayı aslında en çok da kendimi o korkuya teslim etmemek, umutsuzluğun gölgesi umudumu karartmasın diye, hala yapılabilecek bir şeyler olduğunu görebilmek, gösterebilmek için attım”
‘Aldığımız nefesten utandıracak haberler geliyordu’
Bildiriyi kendi iradesiyle ve hiç bir örgüt ya da kişiden talimat almadan imzaladığını dile getiren Sipahi, “Şiddetin her türlü görünümüne karşı duran biri olarak bildirinin şiddeti teşvik ettiği, dolayısıyla benim de şiddeti meşru gördüğüm iddiasını kesinlikle reddediyorum. Bildiriye konu olan dönemde insan hakları alanında çalışan ulusal ve uluslararası örgütler, yayınladıkları raporlarla yaşanan hak ihlallerini, halkın en temel hizmetlerden ve can güvenliğinden mahrum olduğunu göstermiştir. Bu dönemde sosyal medya aracılığıyla bölgeden gelen haberler ise insanı kendi aldığı nefesten utandıracak cinsten hikayelerdi. Bildiri metni, içeriğinden açık bir şekilde anlaşıldığı üzere bu durumun son bulması ve barışın yeniden tesis edilmesi için temel aktör olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni muhatap görerek göreve çağırmakta ve kamuoyunda bir farkındalık yaratma amacındadır. Dolayısıyla, ben de bu imzayla bir vatandaş olarak bu meşru uyarının bir parçası olmak istedim” diye konuştu.
Savcı, savunmanın ardından esas hakkındaki mütalaasında, Sipahi’nin örgüt propagandası yaptığı iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Sipahi ve avukatı Meriç Eyüboğlu esas hakkında savunma için süre talep etti. Mahkeme heyeti avukatların süre talebini kabul etti.
‘Barış istemek en temel hakkımdır’
Günün ikinci duruşması ise Yalova Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi S.A.’nın duruşması oldu. S.A. savunmasında, şunları dile getirdi: “Bu davaya dair okuduğumuz, dinlediğimiz ya da sadece dinler gibi yaptığımız savunmalarda, söylenmemiş hukuki, ahlaki ve hakiki ne kaldı bilmiyorum. İçimden bir ses kulağımda sürekli çınlayan ‘suçsuzum hakim bey’ repliğini söyle ve bitir savunmanı diyip duruyor ama sanırım bundan fazlası var; dilimde, kalbimde ve aklımda. Belki ileride kızıma, belki şu anda beni dinleyen sevdiklerime, meslektaşı olacak kadar büyüyemediğim hocalarıma, daha sonra okuması muhtemel öğrencilerime, okusa da anlayamayacak aileme, size, bu davaya dair diğer dinleyenlere ama en önemlisi kendime, kendi kişisel tarihime edecek birkaç kelamım var.”
S.A, devamla “Muhalif olmak, barış istemek, iktidara rağmen düşüncelerimi söylemek benim en temel hakkımdır. Bugün burada yargılanmam hukuki bir içerikten ziyade siyasi iktidarın oluşturduğu baskı iklimiyle ilişkilidir” sözlerini kaydetti.
Mahkeme başkanından ilginç soru
Savunması ardından Mahkeme Başkanı Tamer Keskin, S.A.’ya “PKK konusunda ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Avukat Meriç Eyüboğlu, soruya itiraz etti. Bunun üzerine Keskin, “PKK’yı terör örgütü olarak gören BM’nin de kararı var. Onun için sordum” dedi.
Savcı, verdiği mütalaasında S.A.’nın örgüt propagandasından cezalandırılmasını istedi. S.A. ve avukatı Eyüboğlu süre talebinde bulundu.
Duruşmalar ertelendi
Günün son duruşmasında Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden emekli Prof. Dr. M.S. hakim karşısına çıktı. M.S. de beraat talebinde bulundu. Duruşma savcısı, verdiği esas hakkındaki mütalaasında M.S.’nin cezalandırılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti verdiği kararında süre talebini kabul ederek, tüm duruşmaları 25 Mart tarihine erteledi.
Kaynak: MA