Geçen hafta bir kez daha gördük ki özgürlük nerede olduğunla değil nerede durduğunla ilgili bir şey. Gerçek de bazen en fazla bastırıldığı, engellendiği yerden duyuruyor kendini. Bunun için de sadece birkaç ama çok önemli şey gerekiyor.
Davana güven. Kendine güven. Halkına güven. Ve bu güvenle diren.
Biri bu güven silsilesine sahipse, onun sesi en beklenmedik yerden çıkar gelir.
Kürt siyasetinin en özgür, en samimi, en ilkeli çağrıları da işte hep buralardan gelmiştir. En fazla susturulmaya çalıştığı yerde Kürdün sesi en gür çıkmıştır.
Ne devlet olanakları, ne tekelleşmiş medya, ne yargının gücü, ne makamlar, hiçbiri gerçeğin ve samimiyetin duyulduğu yer değildir. Gerçeği taşıyamayacak kadar sallantıda, geçici yerler, kaygan zeminlerdir oraları. Oralardan duyulan bu yüzden sadece propaganda ve manipülasyondur.
Kendine güvenden de, halka güvenden de eser yoktur oralarda. Bir davası bile yoktur onların. Kürdün sesi ise davudi çıkar. Doğrucu Davut’tur Kürt.
Gerçeği olduğu gibi koyar ortaya.
Tecritte de olsa, hücrede de olsa konuşur.
Avukatsız bırakılır, konuşur, ana dilini sansür ederler, konuşur, Meclis’te mikrofonunu kapatırlar, konuşur, mahkeme salonuna izleyici almazlar, konuşur, haber yapmazlar, konuşur. Her defasında da gerçeği bütün çıplaklığıyla ifade eder, duymak istemeyenlerin yüzüne tokat gibi çarpar.
Mitingleri bombalanır, konuşur, halkla arasına bariyer çekilir, konuşur, fezleke ile tehdit edilir, konuşur.
Konuşur da konuşur.
Çünkü konuşmaya ve gerçeğe Kürdün çok ihtiyacı vardır.
Bu yüzden konuşkan ve gerçekçi bir halktır Kürt halkı.
Kürt siyaseti de öyle.
Partisinin programından kitaplar çıkar. Kahramanlığına kitaplar yazılır.
Birkaç cümleyle değil, cilt cilt kitaplarla anlatılır davası, geleneği.
Evet, Kürtler konuşkan ve gerçekçidir.
Hem dengbejlerin hem modern siyasetçilerin soyu, geleneğidir Kürdün geldiği yer. Ne stranı hemen biter ne bir tartışmada siyasetçisine laf yetişir.
Selahattin Demirtaş da bu geleneğin, bu halkın bir evladıdır. Türkiye’de iktidar tarafından en fazla susturulmak istenen kişilerden biridir o.
Üç seneden fazladır rehin alınmış, hücrede. Ama siyaset ile, sanat ile, edebiyat ile, müzik ile, resim ile sesini gönderiyor taş duvarların ötesine.
Her şeye rağmen hâlâ Türkiye’nin en çok konuşan, en çok dinlenen siyasetçisi o. Ve gerçeği de bütün çıplaklığıyla, korkusuzca dile getiren o.
Onu kapattıklarında onu susturacaklarını sananlar, onun sesinin bütün dünyaya yayılacağını tahmin etmiş olabilir mi?
Kitaplarının dünya dillerine çevrileceğini, film olacağını, tiyatro oyunu olacağını?
Kendisine yapılan adaletsizliğin ve hukuk dışı uygulamaların insan hakları örgütlerinin ve uluslararası mahkemelerin en önemli gündem maddesi olacağını, devleti mahkûm ettireceğini?
Tahmin etmemişlerdir tabii.
Tam tersine belki de onun uzlaşacağını, değişeceğini sanmışlardır. Ne aymazlıktır bu.
Dedim ya, Kürt en fazla susturulmak istendiği zamanlarda en fazla ses çıkarır. En fazla direnir.
Selahattin Demirtaş da öyledir. Bırakın uzlaşmayı, usulden bile olsa tahliyesini talep etmiyor mahkeme heyetlerinden.
Onun işi gücü gerçektir.
Çıkıyor mahkeme heyetinin karşısına, saatlerce madde madde gerçeği anlatıyor.
Elbette yargıçlara, savcıya değil anlattıkları. Onlardan bir beklentisi yok. O biliyor ki ülkenin gerçeğinin ortaya konulmasına hasret milyonlarca insan o salona kulak kesilmiş oluyor o saatte.
İstedikleri kadar duruşma salonlarına girip izlemek isteyenlere zorluk çıkarsınlar. Çağımız iletişim çağı. Bir şekilde bütün ajanslara yayılıyor Demirtaş’ın duruşmalarda yaptığı savunmalar.
Ve gerçek bütün çıplaklığıyla hücreden, cezaevinden, duruşma salonlarından dışarıya yayılıyor. Ve şimdilik yargıyı etkilemiyorsa da, tarihsel belgeler olarak kayıtlara geçiyor, arşivlere giriyor. Biz de bir kez daha anlıyoruz ki, ‘özgür tutsak’ deyimi çok önemliymiş.
Devletin rehin aldığı siyasetçilerimiz, dışarıdakilerden çok daha özgürmüş meğer ki.
İşte bu durumu eninde sonunda iktidar da görecek, Kürt siyasetine karşı sürdürdüğü siyasi soykırımın boşunalığını anlayacak ve uzlaşmanın yolunu arayacaktır.
O zamana kadar özgür tutsaklar kadar sağlam durmak önemlidir.