DEM Parti’nin belediye eşbaşkanlarını belirleyeceği halk oylamaları demokratik komünalizm şölenine dönerken üç gün süren halk oylamalarında halkın iradesi sandıklara yansıdı
Selman Çiçek
İnsanın varoluşsal biçimi toplumsaldır. Toplumun da kendini devam ettirme ve var olma biçimi komünal demokratik yaşam ile oluyor… Komünal olan demokratik, demokratik olan komünaldir, Komünalliğin en çok hayat bulduğu form ise demokrasidir. Demokrasi, toplumun varoluş, ahlaki ve politik temeldeki işleyiş hali olarak tanımlanır. PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Sosyalizm sadece devrim demek değildir; topluma demokratik katılım ve kapitalizme karşı bilinçli ve eylemli yaşamdır” der.
Ön seçim değil halk oylaması
DEM Parti’nin yerel seçimlerde adaylarını belirlemek için doğrudan demokrasi araçlarından olan halk oylamasını hayata geçirmesine bu fikriyat ile bakmalıyız. Hayata geçirilen sadece bir halk oylaması değil, komünalizmin form bulduğu demokrasinin doğrudan işletilmesidir.
13, 14 ve 15 Ocak’ta gerçekleşen halk oylaması, DEM Parti’nin komünalliğin hayata geçirildiği bir şölene dönüştüğünü söylemek gerek. Öncelikle DEM Partililer, bu süreci, ön seçim olarak adlandırılmasını istemiyor. Çünkü; bu seçimler ile birlikte halk, doğrudan yönetime katıldığı için bir seçimden çok halk oylaması olarak adlandırılmasını istiyorlar.
Elbette, bu şöleni hayata geçirmek kolay olmadı, süreç boyunca büyük eksiklikler yaşansa da komünalliğin sağlanması için önemli bir adım atılmış oldu. Yeni yaşamı var etmenin bir provası oldu.
Sürecin özeti
Kısaca bu süreci özetlersek; halk oylaması kararının ardından bu süreç aday adayı başvuruları ile başladı. Aday adayları, günlerce süren mülakatın ardından halk oylamasına katılma hakkı elde ettiler. Bu sürece toplumun her kesiminden insanın katılması, komünal ruhuna olan inancı daha da arttırdı. Aday adayları arasından çeşitlilik, demokrasi şöleninin önemli bir ayağı oldu. İkinci ayak ise, aday adayların belirlenmesinde belirleyici olan delegeleri oluşturma süreci oldu. Delegasyonun toplumun geniş kesimlerinin katılımı ile sağlanması için büyük bir özveriyle çalışıldı.
İlk deneyim
Bu sürecin oldukça zorlu geçtiğini söyleyebilirim. Bundan önceki seçimlerde, buna benzer ön seçimler yapılsa da hep küçük ölçekli seçimler olmuştu. Yapılan seçimler, halk oylamasından çok ön seçim yani teyamül yoklaması idi. Ancak ilk kez, birçok kentte onbinlerce delegenin katıldığı büyük ölçekli bir halk oylaması oldu. Bu demokratik siyasetin de ilk deneyimiydi. Bu nedenle günlerce süren delege belirleme süreçleri uzadıkça uzadı. Oluşan delege listeleri, toplumun büyük kesimini kapsasa da içinde halen büyük eksiklikler barındırdığını söyleyebilirim. İlk deneyim olduğu için bu eksiklikler bir şekilde tolere edilebilir, ancak bu sürecin gelecek için büyük bir deneyim oluşturduğunu söyleyebilirim.
Özgür Basın ile start verildi
Bu sürecin en güzel tarafı da aday adaylarının harıl harıl çalışmaları idi. Aday adayları, ev ev, kurum kurum gezerek kendilerini anlattılar. Dijital medyayı oldukça fazla kullanan adaylar, çektikleri kısa tanıtımlarla projelerini halka ulaştırmaya çalıştılar. Bu seçim, onlar için de bir ilkti. Her kesime ulaşmak onlar için büyük bir sorundu. Bu sorunu da, Özgür Basın’ın demokratik tavrı çözdü diyebiliriz. Üç büyükşehirde adaylar, Özgür Basın aracılığı ile büyük kitlelere ulaşabildi. Peki; bu yayınların faydası ne oldu? Bu yayınlar izlendikten sonra birçok delege ile sohbet etmek imkanım oldu. Birçok delege, adayların çoğunu tanımadığını, yayınlar sayesinde tanıdıklarını söyledi. “Peki, size etkisi ne oldu” diye sorduğumda ise, kimileri vaatlerden etkilendiğini, kimisi duruşundan etkilendiğini, kimisi de farklı düşündüğünü ama izledikten sonra kararını değiştirdiğini söyledi. Yani, kısacası Özgür Basın’ın demokratik tavrı, komünalliğin oluşmasında önemli bir rol oynadı. Hatta, halk oylamasının ilk startını verdiğini söyleyebiliriz.
Seçim günü
Ve komünalliğin son ayağı seçim günü. Heyecanla bugünü adaylar gibi delegeler de, ben de bekledim. “Acaba nasıl olacak, kim çıkar, nasıl sonuçlar çıkacak” soruları hep aklımda uçuveriyordu. Sabahın erken saatinde, tıpkı genel seçimlerde olduğu gibi oy kullanılacak merkezlere gittim. İlk durağım, Bağlar ilçesinin oy kullanacağı Geterler Düğün Salonu’ydu. Salon, sabahın ilk saatlerinden itibaren hınca hınç dolmuştu. Böylesi yoğun bir ilgiyi kimsenin beklemediğini söyleyebilirim. Hem salon hem de salonun bahçesi hınca hınç dolmuştu. Saatler geçtikçe gelenler gelmeye devam ediyordu. Benzer durumlar diğer illerdeki seçim merkezlerinde de ortaya çıkmıştı.
Delegeler: Halk sorumluluk aldı
Halk oylamaları ilk olarak aday adayların kendilerini tanıtması ile başladı. Her aday ikişer dakika söz alarak, kendilerini tanıttı. Heyecanlı olan da vardı, heyecanını kontrol eden aday adayı da vardı. Aday adayları kendilerini tanıttıktan sonra oylama öncesi kısa bir ara verildi. Bu arayı fırsat bulup delegeler ile sohbet etmeye başlıyorum. İlk olarak anneler ile konuşuyorum. “Adayların halk tarafından belirlenmesini nasıl buluyorsunuz” diye soruyorum. Hepsi, böylesi bir kararın isabetli olduğunu, çünkü bu partinin halk partisi olduğunu ve her sürecinde halkın olması gerektiğini, bu süreçte halkın sorumluluk alarak oylamaya yoğun katıldığını dile getirdiler. Halkın aktif katıldığı bu sürecin ardından başarının mutlak olduğunu, olası bir olumsuz durumda ise halkın sorumluluğu üstenebileceğini söyleyen delegeler, oylamada sadece adayların çıkmayacağını halkın da iradesinin çıkacağını söyledi.
Ardından gençler ile konuştum. Gençler de, annelerle benzer görüşü dillendirdi. “Peki adayı hangi kritere göre belirlediniz” diye sorduğumda ise, gençlerin de diğer delegelerin de ortak noktası: Emek’ti. En çok emek harcayan adayları yıllarca bildiklerini, kimi vaat ve duruşların bu süreçte tercihlerini oluşturduğunu söyledi.
Oylama ve eksiklikler
Verilen aranın ardından oylamaya geçildi. Oylama sırasında yaşanan eksiklikleri sıralarsak; ilk olarak sağlıklı oy kullanma mekanları oluşturulmamıştı. Bu nedenle, sandık başında yığılmalar oluştu. Bu yığılma, oy verme sürecini oldukça geciktirdi. İkincisi eksiklik ise, delege listelerinin sağlıklı oluşturulmaması idi. Birçok delegenin, listelerde kendi isimlerini görmeleri uzun zaman aldı. Bu da ciddi bir zaman kaybına neden oldu. Bu gibi eksiklikler, birkaç yerde seçimlerin ertelenmesine neden oldu. Ve daha birçok eksiklik olsa da halk oylamasının başarıyla geçtiğini söyleyebilirim. Başta da söyledim, eksikliklere rağmen bu gelecek için önemli bir deneyim oldu.
Halkın iradesi yansıdı
Birçok merkezde oylamanın ardından saatlerce süren sayımlar yapıldı. Bazı noktalarda sayımlar gece yarısını buldu. Sayımlarda ortaya çıkan sonuçların da ayrı okunması gerekiyor. Öncelikle oy dağılımı, aday adayları arasında neredeyse bölünmüştü. Birçok noktada aday adayları, birbirine yakın oy aldı. Bu nedenle, neredeyse bütün seçim merkezlerinde halk oylaması ikinci tura kaldı. Bu durumu, delegelerin demokratik tavrının sandıklara başarıyla yansıması olarak okuyabiliriz. Delegelerin, bu sürece salt bir seçim olarak değil, yönetime katılma iradesini ortaya koyduğunu söyleyebilirim.
Özetle, üç gündür süren halk oylamasında kazanan demokratik komünalizm oldu. Halkın iradesinin sandıklara yansıdığı halk oylaması gelecek için büyük bir deneyim oldu.