Çalışmalarına 4 Nisan 2019 yılında başlayan ve beşinci yıllarına giren HEDEP Gençlik Meclisi Müzik Topluluğu Koma Hevra üyeleri, ‘Halkın eleştirileri doğrultusunda çalışmalarımızı yapıyoruz’ dedi
Kürt müziğinde bireysel çıkışların giderek arttığı bir dönemde, gençler tarafından kurulan Koma Hevra, politik Kürt müziğinin hiçbir zaman ölmediğinin de bir göstergesi olarak 5. yılına girmeye hazırlanıyor. Bireysel çıkışların yaşandığı ve devrimci müzik geleneğinden giderek kopmaya başlayan Kürt müziğinde, 2019 yılında HDP Gençlik Meclisi üyeleri tarafından kurulan Koma Hevra, hem devrimci müzik geleneğini, hem de grup geleneğini yeniden yaşatmayı ve halkla bütünleştirmeyi başardı. Bu süreçte çok fazla baskıyla da karşılaşan grubun son 2 ay içerisinde 2 konseri yasaklandı, grubun percussionisti ev baskınıyla gözaltına alındı.
Yaşadıkları baskılara rağmen çalışmalarına devam eden Koma Hevra, kendilerini bir müzik grubu olmanın ötesinde bir kültür komünü olarak görüyor ve bir kültür merkezi açıp, gençlere devrimci sanatı, Kürt sanatını öğretmeyi düşünüyor. Hevra’nın bir diğer projesi ise Hevra Jin adıyla kadın müzik grubu oluşturmak. Bunun için de çalışmalara başladıklarını dile getirdiler. Hevra’nın Cumartesi Anneleri ve Barış Annelerine ithaf ettikleri yeni parçaları ise dün yayınlandı.
Hepsi farklı işlerde çalışan, yaşamlarından taviz vererek haftanın bazı günleri HEDEP ilçe binalarında toplanıp çalışmalarını yürüten Koma Hevra üyeleri Yusuf Keleş, Baran Sünbül, Gencay Morkoç ve Zeynep Doğan geçen beş yıllık süreci, gelecek planlarını, projelerini, yaşadıkları baskıları ve Kürt müziğine yönelik düşüncelerini ANF’ye anlattı.
‘4 Nisan tarihi özellikle seçildi’
Hevra’nın 4 Nisan 2019 yılında kurulduğunu belirten grubun kurucularından olan Yusuf Keleş, Hevra fikrinin zamanla olgunlaştığını belirterek, kuruluş sürecini dair, “Hevra 4 Nisan 2019 yılında kuruldu. Başlangıçta bir takım müzik çalışmalarımız vardı. Erbane dersleri, bağlama, dil dersleri ile başladık. Öncesinde Gençlik Meclisinin ortak bir çalışmasıyla 7-8 ilçede verdiğimiz erbane dersleriyle başladık. Daha sonra derslerin sonucuna doğru vardıkça içimizden gerçekten fedakarlık gösteren arkadaşlarla müzik grubu oluşturuldu. İlk adımı, ilk temeli oluşturuldu’ ifadelerini kullandı.
4 Nisan tarihinin özellikle seçildiğini belirten Keleş, o günün anlamına uygun şekilde Hevra’nın kuruluşunun o güne getirildiğini belirtti. Hevra’nın Kürt müziğinde son dönemde ortaya çıkan bireyselleşmeye yönelik de bir eleştiri olduğunu sözlerine ekleyen Keleş, Kürt müziğinde özellikle 2000’lerle birlikte grup olarak çıkmaktan çok bireysel çıkışların ön planda olduğunu belirterek,“Birlik olunca, Hevra olunca, daha güzel çalışmalar ortaya çıkartabiliyoruz. Kürt müziği de 1990’ların sonunda 2000’lerin başında bir müzik grubu mantığından geriye doğru kaymaya başladı. Özellikle de 2010’lardan sonra neredeyse bütün sanat ve müziğimiz bireyselleştirilmeye başlandı. Biz de uzun zamandır bir ideolojiye, bir perspektife hitap edecek bir müzik grubunun olmadığını düşündüğümüzden kaynaklı bir çizgi üzerinden ilerleyebilecek bir grup olmanın amacını yansıtabilecek müzik grubunu amaçladık” dedi.
Grubun diğer bir üyesi olan Baran Sünbül, 2000’ler sonrası Kürt tarihinde önemli yere sahip birçok müzik grubunun dağıldığını, o süreçte yaşanan boşluktan dolayı bireysel çıkışların olduğunu ve bunların çoğunun Kürt halkını ve Kürt müziğini temsil etmediğini dile getirdi. Sünbül sözlerine şöyle devam etti: “2000’lerden sonra bu grupların dağılma süreci gelişti ve burada bir boşluk oluşmaya başladı. Bunun politik mücadele sahasına da kuşkusuz etkileri oldu. Çünkü toplumun kendini tanıması, kendi kültürü ve tarihini tanıması oluyordu. Tarihindeki onurlu ve direngen kültürünü yansıtan gruplar yavaş yavaş dağılmaya başladı ve orada bireysel sanatçıların geliştiği, Kürt kültürünü daha doğru temsil edemeyen, devrimci müzikten uzaklaşan bir durum ortaya çıktı.”
‘Devrimci olmayan Kürt müziğini temsil edemez’
Devrimci müzikten uzaklaşma ile Kürt müziğinde gerilemenin olduğunu dile getiren Sünbül, bir Kürt sanatçısının devrimci olması gerektiğini belirterek, “Özellikle savaş süreçlerinin ya da faşizmin hüküm sürdüğü durumlarda en çok kültür sanat alanları etkilenir. Dolayısıyla Kurdistan’da faşizm hiçbir zaman durmadığı için Kürt sanatçısının devrimci kişiliğini, devrimci duruşunu hiçbir zaman bozmaması gerekiyor. Bir Kürt sanatçısı devrimci olmak zorundadır. Devrimci olmayan bir Kürt sanatçısı kesinlikle Kürt kültürünü doğru temsil edemez” ifadelerini kullandı.
‘Halkın eleştirileri doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz’
En son iki konserleri yasaklanan, üyeleri defalarca gözaltına alınan Hevra’ya yönelik baskılardan bahseden grubun bir diğer üyesi Gencay Morkoç ise Hevra’nın baskı görmesinin sebebinin yozlaşmaya karşı mücadele olduğunu, gençlerin yozlaşma cenderesinden kurtulmak için çabaladığına dikkat çekerek, “Yaklaşık 5 yıldır Hevra’da emek vermeye çalışıyorum. Hevra daha çok asimilasyon politikalarına karşı olan bir grup. Gençleri bu yönde teşvik etmeye çalışıyor. Gençlerin yozlaşmasına, yozlaştırılmasına karşı duran bir grup. Gençler buraya geldikten, bir enstrüman çalmaya başladıktan sonra kendilerini tanımaya başlıyorlar. Çalışmalarımızı, HEDEP ilçelerinde, kurumlarda yapıyoruz. Esenyurt’ta Gençlik Kültür Merkezinde yapıyoruz. Erbane, şan, bağlama dersleri veriyoruz.
Biz aslında grup çalışmalarına başladığımızda albüm düşünüyorduk. Albüme göre yetersiz olma durumu da olsa albüm yapmayı düşünüyorduk. Daha sonra halktan, sanatçılardan gelen öneriler doğrultusunda single çalışmalarına yöneldik. İnsanlara, duygularına dokunabilecek durumda olduğu söylendiği için single çalışmaları yaptık. Bir iki güne Cumartesi ve Barış Anneleri ile ilgili yaptığımız eser paylaşılacak. Gençlik için yeni çalışmalar düşünüyoruz. Dewreşe Evdi’nin hikayesini anlatmayı düşünüyoruz. Devrim şehitleri için eserler vermeyi düşünüyoruz. Halkın eleştirileri dahilinde çalışmalar yürütüyoruz” şeklinde konuştu.
Hevra Jin projesi
Grubun en yeni üyesi olan ve yaklaşık 3 aydır grup bünyesinde çalışmalar yürüten Zeynep Doğan ise, Hevra’nın bir kadın grubu kurma projesi olduğunu ve bununla ilgili çalışmalara başlandığını dile getirerek şunları dedi, “Müzik hayatımda hep vardı ama bir grupta yer almak gibi bir fikrim yoktu. Hevra’nın erbane kursu vereceğini öğrendim ve gelip arkadaşlarla tanışmak, eğitim almak istedim. Bir araya geldikçe grubun müziğe bakış açısı ilgimi çekti. Kültürümüzü doğru şekilde yansıtan, benimsediğimiz ideolojiyi önemseyen ve çalışmalarını bu çizgide sürdüren bir grup olduğu için arkadaşların da isteğiyle gruba dahil oldum. Şu an erbane ve şan eğitimi alıyorum. Özellikle erbane de ilerleyip ileri de eğitim vermek istiyorum. Genç arkadaşlara, özellikle genç kadın arkadaşlara dokunmak ve hep birlikte Hevra Jin’i kurarak kadınlar olarak çalışmalar yürütmeyi hedefliyorum.”
İSTANBUL