Yargıtay’ın Can Atalay kararını eleştiren DEM Parti Grup Başkanvekili Koçtiğit, sürecin 7 Haziran’da Kürt düşmanı ittifakla başladığını vurguladı. Koçyiğit, ‘Dokunulmazlıklar kaldırılmasaydı bugün bunları konuşmuyor olacaktık’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gündemdeki gelişmelere ilişkin Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuştu.
Şiddet üreten AKP-MHP
Toplantıda, Silopi’de katledilen üç Kürt kadını anarak başlayan Koçyiğit, Koç Üniversitesi’nde Kürt-Alevi olduğu için işkenceye uğrayan üniversite öğrencisi ile iletişimde olduklarını belirtti. Koçyiğit, “Bu olayların münferit olmadığını sistemin aslında sistematik olduğunu ve bu şiddet üretenin de en başında AKP-MHP iktidarının geldiğini biliyoruz. Her gün Kürt’e, Alevi’ye, sosyaliste, devrimciye, kadına ve LGBT+ bireylerine yönelik nefret söylemlerinin bu ülkedeki şiddeti olağanlaştırıp yaygınlaştırıldığını ve hayatın her alanını şiddetle kuşattığını göstermesi açısından da önemli” dedi.
‘Yargıtay yargısal darbeye imza attı’
AYM’nin verdiği kararların Yargıtay tarafından uygulanmamasına ilişkin “Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi bir yargısal darbeye imza atarak haddini ve sınırlarını aşan bir karara imza koymuş oldu” diyerek, “Biz bu darbe sürecini çok uzun bir süredir yaşıyoruz. Aslında Kürt sorunundaki çözümsüzlük meselesinin sürekli darbe mekaniğini canlı tuttuğunu çokça ifade ettik bu kürsülerde. Ama bu darbe mekaniğinin bugün son 7-8 yıllık sürecin başlangıcını oluşturan 30 Ekim 2014 tarihindeki MGK kararı ve ardından 24 Temmuz 2015 tarihinde barış ve çözüm sürecinin yok edilerek yeniden Kürt sorununda güvenlikçi anlayışın devreye girmesiyle başladığını ifade etmek gerekiyor. Bu başlangıcın bir gerekçesi de HDP’nin 7 Haziran başarısı olduğunu altını çizmek gerekiyor. Bu ülkede Kürtlerin, demokratların, sosyalistlerin ittifakıyla 80 milletvekilinin Meclis’e girmesi müesses nizamı ve onun bekçilerini oldukça ürküttü. Hızlı bir şekilde kırmızı alarm vererek Kürt düşmanı bir ittifakı hayata geçirdiler ve o gün bugündür de başta Kürt halkı olmak üzere demokratik siyasete ve tüm alanlara saldırılar olduğunu biliyoruz. Ne yapıldı? 20 Nisan 2016 tarihinde bu Meclis anayasaya aykırı olduğu halde milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırdı. O zaman anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz diyenlerin bugünkü anayasal krizi de devlet krizi de emeklerinin olduğunu aslında payları olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. O gün bu yargısal darbeye bu hukuksuzluğa geçit verilmeseydi sırf Kürt’tür diye, sırf demokratik siyaseti temsil ediyor diye HDP’li milletvekillerini, bizim arkadaşlarımızın dokunulmazlıkları kaldırılmasaydı bugün belki de bunları konuşmuyor olacaktık” sözlerini kullandı.
‘Karanlığı aydınlatmaya çalışan yok’
AKP-MHP iktidarının yargı darbelerini sıralayan ve tutuklamaları hatırlatan Koçyiğit, “İşte bu nedenle bu ülke 7 Haziran 2015’ten sonra büyük bir karanlığın içine gömülmüş durumda. Bu karanlığı bizim dışımızda da aydınlatmaya çalışan bizler yani DEM Parti, HDP, demokratik toplumun dışında buna karşı duranlar olmadığını ne yazık ki görüyoruz. Bütün bunları yakından takip ediyoruz. Bu nedenle bu kadar darbeye maruz kalmış, yargısal darbelere maruz kalmış bir parti olarak bugün yaşanan sürecin aslında çok önceden geldiğini ifade etmiştik. Bugün de bunun altını bir kez daha çizmemiz gerekiyor. Tabi ki yargıdaki mesele sadece bize yönelik kumpaslar ve darbelerle sınırlı değil. Aslında liyakatsizin başını alıp gittiği, çürümenin, çeteleşmenin ve artık borsaların yargıda borsaların konuşulduğu bir yargısal çürüme sürecinin içinden de geçtiğimiz ifade etmemiz gerekiyor” diye belirtti.
Mehmet Uçum adına kim konuşuyor?
Mehmet Uçum’un AYM hakkında söylediklerini anımsatan Koçyiğit, “AYM’nin itibarsızlaştırılması, yetkilerinin gasp edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Mehmet Uçum bunu kimin adına söylüyor. Çünkü dün AKP sözcüsü Ömer Çelik’in bir açıklaması vardı. Yine Erdoğan’ın da aynı şekilde yaptığı açıklaması vardı. Bu tartışma ve çelişkide iki yüksek yargı kurumu arasındaki çelişkide hakemim diyordu. Bu bir maç değil, bu bir maçsa bu topluma karşı oynadığınız bir maç. Bütün toplumun muhaliflerin elini kolunu bağlamışsınız, kaleciyi kale duvarına sabitlemişsiniz ve tek taraflı oynadığınız şikeli bir maçtır. Eğer hakemsen ‘Mehmet Uçum’un açıklamalarını kim yazıyor, Mehmet Uçum adına kim konuşuyor’ sorusunu da sormamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yargıtay herkese parmak sallıyor
‘Erdoğan’ın taraf olduğunu biliyoruz’ diyen Koçyiğit, Yargıtay’ın sadece AYM’ye değil, aynı zamanda halka, Meclis’e had bildiren bir noktaya taşındığını gördüklerini ifade etti. Bunu kabul etmeyeceklerini belirten Koçyiğit, “Bu anlamıyla, bu siyasi krizin bizim açımızdan bir yönüyle de aslında yaratılmak istenen bir kriz olduğuna dair de açıkçası şüphelerimiz olduğunu ifade etmemiz gerekiyor” dedi.
12 Eylül anayasası istiyorlar
Yeni anayasa tartışmalarına değinen Koçyiğit, “Yeni bir anayasa tartışması Türkiye’nin en temel tartışmalarından biridir. Biz de yeni demokratik çoğulcu, özgürlükçü, özgürlükçü laiklik ilkesine sahip bir toplumsal sözleşmenin, anayasanın yapılması gerektiğini çokça ifade ettik. Ama bu anayasa meselesinde AKP’nin kafasının arkasındaki anayasanın asla çoğulcu demokratik anayasa olmadığını tam da bu sürecin içerisine bakarak görebiliriz. Yapmak istedikleri şey yeniden 12 Eylül anayasasını aratacak daha otokratik, daha despotik daha bütün temel hak ve özgürlükleri tırpanlayan bir anayasa yapmak istiyorlar. Bu anlamıyla da buna geçit vermemek gerektiğini ifade edelim” dedi.
Bu darbeye beraber direnelim
Meclis’e çağrı yapan Koçyiğit, “Bugün Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi Meclis’e parmak sallıyor. Bugün Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Meclis’e kayyım olarak atanmak isteniyor. Bu kayyımcı anlayışa karşı biz Meclis’in de onuruna, haklarına toplum adına Türkiye halkları adına sahip çıkması gerektiğini ifade ediyoruz” ifadel
Yargıtay kararı Meclis’te okunmamalı
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a da Yargıtay’ın kararını Meclis’te okunmaması için çağrı yapan Koçyiğit, “Bu işin bütün bu sürecin mağduru olan Hatay halkının iradesi olan Can Atalay var. Can Atalay hali hazırda hepimiz gibi seçildi, milletvekili olarak seçildi ama ne yazık ki yemin edemedi, milletvekili görevlerini yerine getirmiyor. Neden tutuluyor? AKP’nin aslında emelleri için AKP’nin bir yeni Türkiye inşası için aslında orada cezaevinde rehine pozisyonunda tutulmaya devam ediyor. Burada da bir kez daha AYM kararının derhal uygulanması ve Hatay milletvekili Can Atalay’ın derhal serbest bırakılması çağrısını yenilemek istiyoruz. Bu ülkedeki bütün toplumsal kesimleri darbeye karşı demokratik barışçıl gösteri hakkını, darbeye karşı direnmeye, ülkeyi karanlıktan çıkarıp aydınlığa taşımak için elin taşın altına koymaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
ANKARA