AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan bakanlar kurulu yetkisinde olan ‘savaş ve seferberlik ilan etme yetkisini’ kaldırarak yetkiyi kendisine vermesini değerlendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, ‘Bu değişikliğin Van direnişinden sonra gelmesi tabi ki tesadüf değildir’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Koçyiğit, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bakanlar kurulu yetkisinde olan ‘savaş ve seferberlik ilan etme yetkisini’ kaldırarak yetkiyi kendisine vermesini değerlendirdi. Koçyiğit, “Seferberlik ve savaş hali tüzüğünün yürürlükten kaldırılarak yönetmeliğe çevrilmesindeki gerekçe olarak, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ve o günden bugüne mevzuatın peyder pey düzeltilmesi ifade ediliyor. Oysaki çoğu düzenleme 2017 yılından sonra 1-2 yıl içerisinde gerçekleştirilirdi. Fakat buna dair bir düzenleme yoktu. Örneğin 15 Temmuz sonrasında bile iktidar böyle bir değişiklik yapma ihtiyacı duymadı. O zaman soruyoruz neden şimdi böyle bir değişiklik yapma ihtiyacı duydular?” diye kaydetti.
‘Kürtler, demokratlar, devrimciler hedef haline getirilmek isteniliyor’
Koçyiğit şu ifadeleri kullandı:
“En kritik değişikliklerden biri savaş hali durumuna ek olarak ayaklanma, kalkışma gibi fazlasıyla muğlak ve içini istedikleri gibi doldurabilecekleri bir tanımlamanın yeni yönetmeliğe yedirilmiş olmasıdır. Örneğin ‘milletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşüren içten veya dışardan davranışların ortaya çıkması durumunda’ diyor. Şimdi seferberlik gibi oldukça önemli bir meseleyi oldukça muğlak, kişiden kişiye değişebilecek bir şeye indirgemek gerçekten bir akıl tutulması. Onun dışında bir buhran dönemi tanımlaması yapılıyor ve görüyor ki bu yönüyle de yönetmeliğin ülkeyi olası bir tehlikeden korumaya yönelik değil bizzat Erdoğan’ın kendisine tehdit olarak gördüğü meseleleri engellemeye dönük olduğunu anlayabiliyoruz.
Bu yönetmelik rejimin yeni dönem de savaş politikasından güvenlikçi politikasından vazgeçmediğini ve bu düzenlemeyle yeni bir yol alacağını göstermesi açısından önemlidir. Bu değişikliğin Van direnişinden sonra gelmesi tabi ki tesadüf değildir. Yine ve yeniden Kürtler, demokratlar, devrimciler hedef haline getirilmek isteniliyor. Onların haklı meşru direnişleri bu yönetmeliklerle boğulmaya ve bastırılmaya çalışılıyor.”
‘Etki ajanlığıyla basın özgürlüğüne son çiviyi çakmak istiyor’
Gündemdeki tartışmaların odağında olan 9’uncu Yargı Paketi’ne de değinen Koçyiğit, “Dezenformasyon Yasası ile iktidar daha önce bir yere varmak istedi. Toplumsal muhalefeti ve bu ülkede gerçekten haber almamızı sağlayan, buna emek veren basın örgütlerinin sesini soluğunu kesmek istediler. Ama anladığımız kadarıyla tam amaçlarına ulaşamadılar ve yeni bir hamle yapıyorlar. AKP-MHP ittifakı anayasa tartışmalarının gölgesinde ‘etki ajanlığı’ gibi bir düzenlemeyle basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerine son çiviyi de çakmak istiyor” dedi.
Hedef bütün muhalefeti susturmak
“Şimdi soralım ülkenin gerçekten başka bir derdi yok mu? Her köşede adalet arayan bir yurttaş yok mu, adalet sisteminde bir çürümeye yok mu? Rüşvet alan bir yargı yok mu?” diye soran Koçyiğit, “Bütün bunlar var ama bir taraftan bütün bu baskı rejimine karşısında susmayan, susturulamayan, diz çökmeyen, teslim olmayan bir demokratik muhalefet var. Bu yeni dönemde tüm hedef bu muhalefeti susturmak” dedi.
Kaynak: MA