Kadınların eşit ve özgür yaşaması temel önceliğimiz diyen Yeşil Sol Parti Qers milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit şiddettin nedeninin savaş politikaları olduğunu söyledi
Seçim çalışmaları kapsamında birçok kentte “Kadın seçim irtibat bürosu” açarak kadına dair çıtayı yükselten Yeşil Sol Parti, Qers’te (Kars) ikisi kadın üç adayla kentte bir ilke imza atıyor. Qers’te ilk kez kadın adaylar gösterilirken, seçim çalışmaları da oldukça coşkulu geçiyor.
Yeşil Sol Parti Qers Milletvekili Adayı Gülistan Kılıç Koçyiğit, 14 Mayıs seçimlerini ve Yeşil Sol Parti’nin kadınlara dair vaatlerini JİNNEWS’e değerlendirdi.
‘AKP kadın düşmanı’
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin artarak sürdüğünü belirten Koçyiğit, “özellikle AKP’nin kadın düşmanı bir iktidar olması bu şiddette çok belirleyici bir noktadır. Tabi bununla beraber; bölgedeki şiddet sarmalı, yanı başımızdaki Suriye savaşı, Türkiye’nin sürekli Güney Kurdistan’a operasyonlar düzenlemesi, Kürt sorununu demokratik yollardan çözmek yerine güvenlikçi ve savaş politikalarını eksen alması toplumdaki şiddeti de arttıran bir durum. Bunun yanı sıra kadına yönelik şiddetin cezasız bırakılması, sürekli indirimlerin yapılması, kadına yönelik şiddete karşı özel bir önlemin alınmaması ve İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması bugün Türkiye’deki şiddetin temel nedenlerinden biridir” şeklinde konuştu.
‘Kadına çalışma yaşamında taciz ve mobbing uygulanıyor’
Kadına yönelik şiddetin yaşamın her alanına etki ettiğini ifade eden Koçyiğit, bu şiddetin çalışma hayatına yansımalarına dair Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) sözleşmesine dikkat çekti. Koçyiğit, “Çalışma hayatında da çok ciddi bir şiddet, mobbing ve taciz var. Bu anlamıyla biz ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni çok önemli buluyoruz. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki kadınlar çalışma yaşamında da sürekli ikincil pozisyondalar. Sürekli orada erkekler tarafından tacize ve mobbinge maruz kalıyorlar. ILO 190 sayılı sözleşmenin Türkiye tarafından onaylanması ve buna yönelik tedbirlerin alınması, iç hukukta uygulanmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü birçok kadın iş yerinde maruz kaldığı şiddet nedeniyle çalışma yaşamından vazgeçmek zorunda kalıyor. Bu anlamıyla çalışma alanlarının birçoğu erkek egemen çalışma alanları yani erkeklerin muktedir olduğu, kadının ikincil kılındığı, orada çalışma hakkının tanınmadığı bir pozisyondadır” dedi. Koçyiğit, “biz yeni dönem açısından şunu söyleyebiliriz; hem İstanbul Sözleşmesi’ni hızlı bir şekilde hayata geçireceğiz hem de ILO 190’ın imzalanması, Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması için elimizden geleni yapacağız. Yaşamın her alanında kadınların güvenli eşit ve özgür yaşaması bizim temel önceliklerimizden birisi” ifadelerini kullandı.
‘Kürdisatan’da özel savaş politikaları’
Öte yandan Türkiye’de çok uzun zamandan beri iktidar eli ile yürütülen bir özel savaşın olduğunu kaydeden Koçyiğit, Kürt sorununun demokratik çözümünden uzaklaşan devletin, sorunu farklı boyutlarda derinleştirmek istediğini sözlerine ekledi. Koçyiğit,“Bu anlamda özellikle kadınların özel savaşın temel hedefi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Bunu İpek Er, Gülistan Doku, Keziban Kunt olayında ve buna benzer birçok olayda gördük. Yani birçok olayda aslında Kürdistan’da özel savaşın nasıl bir tahribat yarattığını, nasıl kadınların yaşamı dahil her şeyini hedef aldığını görüyoruz.Türkiye metropollerinde de özellikle Kürt gençleri ve kadınlara yönelik çok özel politikalar olduğunu görüyoruz. Gerçek anlamıyla Kürt sorununu demokratik yollardan çözmek ve kadınların haklarını tanımak yerine böyle insanlık dışı uygulamalara tenezzül eden bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.
‘Özel savaşa karşı kadın özgürlük değerleri’
Koçyiğit, “Kadının halkını, kimliğini, kendi öz değerlerini bilmesi bütün bu özel savaş politikalarına karşı duruşunu da netleştirecektir. Bu anlamda toplumu öz değerleri ile buluşturan kadınların, kadın özgürlük çizgisinde buluşmasını sağlayan bir yaklaşıma ihtiyacımız var” sözlerine yer verdi. Bahsi geçen yaklaşımın toplumsallaşmasına ihtiyaç olduğu vurgulayan Koçyiğit, “Bir kadın kendi özgürlük değerleri ile buluşursa biz onları buluşturabilirsek o zaman hiçbir özel savaş aygıtının, özel savaş politikasına geçit vermeyecektir. Biz toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin yaygınlaşması ve temel eğitim olarak bütün okullarda ve her seviyede verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun dışında mahallelerde kadınlarla bir araya gelebileceğimiz ve kadın özgürlük ideolojisini anlatacağımız çok yaygın bir mücadele hattına ihtiyacımız var” belirlemesinde bulundu.
‘Kadın şahsında hedeflenen Kürt halkının değerleridir’
Yürütülen politikaların geçmişten bu yana devam ettiğini ancak şekil değiştirdiğini dile getiren Koçyiğit, “Eskiden işkence ile gözaltına alarak, kadınları taciz ve tecavüzle yıldırmaya, iradelerini kırmaya çalışıyorlardı. Şimdi daha farklı yöntemler, daha özel yöntemlerle Kurdistan’da ve metropollerde kadınları düşürmeye çalışıyorlar. Bunun en temelde kadın özgürlük çizgimize, Kurdistan özgürlük mücadelemize ve Kürt halkının değerlerine bir saldırı olduğunu ifade etmek gerekiyor. Aslında kadın şahsında düşürülmeye çalışılanın Kürt halkı olduğunu, Kürt halkının öz değerleri olduğunu ifade etmek gerekiyor. Eğer bunu başarabilirsek, çok yaygın bir şekilde anlatabilirsek o zaman bu özel savaş politikaları da anlam bulmayacaktır.”
‘Kadınların güvende hissedeceği kentler’
Günümüzde kentlerin yapısının dahi kadınlar için sorun teşkil ettiğine değinen Koçyiğit, “Kentlerin toplumsal özelliklerinin kaybolması, buraları aynı zamanda kadınlar için güvenli yerler olmaktan da çıkarıyor. Çünkü birincisi siz insanların sosyal hayatını yok edecek kentler inşa ediyorsunuz. Mahalle kültürünü yok ediyorsunuz, dayanışmayı yok ediyorsunuz. Çok katlı binalarda her bir bireyi yalnızlığa mahkum eden bir anlayış var. Bu anlamıyla bunun çok büyük bir sorun olduğunu ifade edelim” sözlerini kullandı. Koçyiğit, “kentlerin özellikle park ve sokaklarında yeterince ışıklandırma yapılmamasının bu mekanlarda kadınların güvende hissetmemelerine neden olduğunu ifade etti. Gelecek dönem açısından kentlerin öncelikle kadınların, çocukların, yaşlıların ve mültecilerin kendilerini güvende hissedebilecekleri şekilde dizayn edilmesinin Yeşil Sol Parti için önemli olduğunun altını çizdi. Koçyiğit “Mahalle hayatını, toplumsal hayatı bozacak rantsal dönüşüm projelerinin kesinlikle onaylanmaması, mahallelinin rızasını esas alan bir dönüşümün hayata geçirilmesi ve tabii ki kadınların içerisinde olduğu bir kent planlamasının esas alınması gerekiyor.
‘Eşit kadın temsiliyeti’
Son olarak siyasi parti listelerindeki kadın temsil oranına değinen Koçyiğit, Yeşil Sol Parti’nin yüzde 45’le en yüksek kadın temsil oranına sahip parti olduğunun altını çizdi. Bu durumun diğer siyasi parti kadın temsil oranlarına bakıldığında çok önemli bir kazanım olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Gelecek dönemde tabi ki bunu eşit temsiliyete taşıyacağız. Bunu bizim kadın özgürlük mücadelemizin, kadınların siyasetteki yerinin bir yansıması olarak görmek gerekiyor” diye ekledi. Bu tarihi seçim döneminde kadınlara, haklarına, yaşamlarına, İstanbul Sözleşmesi’ne, eşbaşkanlığa, eşit temsiliyete sahip çıkma noktasında duyarlı olma çağrısında bulunan Gülistan, “Bütün kadınları bizimle yan yana durup mücadeleyi büyütmeye davet ediyorum. Birlikte çalışıp birlikte özgürleşeceğiz. Birlikte kazanacağız” diye konuştu.
HABER MERKEZİ