Meclis yeni yasama yılına dair konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ‘DEM Parti, AKP ve MHP’nin kurmak istediği faşizmin önündeki en büyük benttir. Bunu 3’üncü Yol perspektifi üzerinden yapıyoruz’ dedi
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Parlamentoyu işlevsizleştiren, meclisi yasa yapma fabrikasına dönüştüren iktidara karşı karşı olduklarını belirterek, ‘DEM Parti için yaşamın olduğu her yerin siyaset alanı olduğunu ifade edere
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yeni yasama yılı ve gündemdeki gelişmelere dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
‘Meclisi işlevsizleştiren iktidar’
Parlamentoyu işlevsizleştiren, meclisi yasa yapma fabrikasına dönüştüren iktidara karşı karşı olduklarını kaydeden Koçyiğit, itirazlarını meclis zemininde gerçekleştirmeye çalıştıklarını kaydetti. DEM Parti için sokakların, fabrikaların yaşamın olduğu her yerin siyaset alanı olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Bu ülkenin her sorununu kendi sorunu olarak görmeyen anlayışa karşı da, özellikle DEM Parti olarak, ülkedeki her sorunu kendi sorunumuz olarak gördük. Nerede bir haksızlık varsa, hukuksuzluk varsa, onun karşısında halkımızla beraber dimdik durduk ve bunun mücadelesini yürüttük” dedi.
‘Halkın meclisi olmalı’
İktidarın yandaşlarına ve sermayeye hizmet eden yasa tekliflerini çoğunluk gücüne dayanarak çıkardığını belirten Koçyiğit, “Bizler de tüm toplumsal kesimlerin yararına olanın çıkması için en kapsamlı yasa tekliflerini hazırladık ve meclise sunduk. Çünkü biz bu meclisin çözüm meclisi olmasını istiyoruz, halkın meclisi olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
6 bin 451 soru önergesi, 673 meclis araştırma önergesi…
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün partileri için en temel önceliklerden biri olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa ve iç tüzüğe göre tanımlanmış olan demokratik muhalefet hakkımızı sonuna kadar kullandık, bundan sonra da kullanmaya devam edeceğiz. DEM Parti olarak, 6 bin 451 soru önergesini, 673 meclis araştırma önergesi ve 250 kanun teklifini geçmiş dönemde verdik. Bu dönemde aynı şekilde meclise tekliflerimizi vermeye devam edeceğiz. Sabahlara kadar süren komisyon toplantılarında milletvekili arkadaşlarımız ve danışmanlarımız haklarımız için, hakikat için çalıştılar, söz kurdular. Yaklaşık 3 ay boyunca savaşın, rantın, sermayenin bütçesine karşı halkın bütçesini hem komisyon hem de genel kurul aşamasında savunduk ve söz kurduk. Bu yıl da aynı şekilde halkın bütçesini savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Meclise taşıdıkları şiddetin karşısında duracağız’
AKP-MHP iktidarının sokakta direnen hak arayanlara karşı uyguladığı şiddetin benzerini mecliste de uygulamaya başladığını belirten Koçyiğit, şiddettin karşısında durmaya devam edeceklerini söyleyerek, “Halka kapatılmış, tecrit altına alınmış bir meclis gerçeği var. İşte iktidarın ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazısını ters yüz ederek parlamentoda mutlak bir egemenlik kurmaya çalıştığını çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. O anlamıyla parlamentoyu halka kapatan anlayış karşısında halkın meclis olduğunu, meclisin halkın meclisi olduğunu açığa çıkarmak için daha fazla mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
AKP’nin parlamentoda uyguladığı şiddetten sonra gündeme gelen tüzük değişikliğini hatırlatan Koçyiğit, “Tüzük değişikliğinin, masumane bir şekilde milletvekillerinin söz hakkını ve muhalefet hakkını genişletmeye yönelik olmadığını biliyoruz. Muhalefetin sesini kısmak, etkinliğini geriletmek, kırıntı düzeyinde kalan denetim yetkisini ortadan kaldırmak için yapıldığını iyi biliyoruz. Farklı seslerin meclis kürsüsünden yükselmesine tahammülsüz olan bir iktidarın, şimdi de içtüzüğü tırpanlayarak bunu daha da ileriye taşımaya çalıştığını hep birlikte göreceğiz.”
Koçyiğit’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
‘Denetlemenin olmadığı totaliter rejim’
“Temel sorunlardan biri de, çok uzun süredir Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesiyle beraber denge ve denetleme mekanizmasının ortadan kaldırılması ve parlamentonun yürütme üzerindeki denetim yetkisinin kısıtlanmasıdır. Denetimin olmadığı rejimler otoriter rejimlerdir. Denetimin olmadığı rejimlerde yasadışılık, çürümüşlük, yolsuzluk ve meşru olmayan yollar zamanla yayılır ve hakimiyet kazanır. Şu anda her bir kurumun, yapının parlamento denetiminin dışında olması nedeniyle bütün bu başlıklarda sorun yaşandığını biliyoruz. Büyük bir yolsuzluk furyası almış başını gidiyor. Bunu Sayıştay raporlarından biliyoruz. Ancak bu Sayıştay raporlarının ortaya koyduğu yolsuzluk ve usulsüzlüklere karşı hiçbir şey yapılmadığını, yargının harekete geçmediğini, meclisin Sayıştay raporlarının gereğini yapmadığını ve neredeyse bu raporların sadece kağıt üzerinde kaldığını biliyoruz. Burada aslında neyi görüyoruz? Meclisin denetim görevinin dahi devre dışı bırakıldığı bir yerde tam bir vesayet rejiminin inşa edildiğini görüyoruz.
Parlamentoya dönmesi için yürütülen genel kurul oturumuna gelinmediğini gördük. Genel Kurul yeniden açılıyor ve duyduk ki genel kuruldaki sivri noktaları arbedelere karşı törpülemişler. Asıl törpülenmesi gereken nokta genel kurul mimarisi değil, AKP grubunun şiddet yanlısı tutumu, muhalefete yönelik saldırgan yaklaşımı ve farklı seslere tahammülsüzlüklerinin törpülenmesi gerekir. Bizler bu şiddet dalgasına karşı dün olduğu gibi bugün de direneceğiz ve demokratik muhalefetimizi burada da, mecliste de, sokakta da ifade edeceğiz. Halk geçmiş sıkıntılar yaşıyor, sokakta muazzam bir itiraz var, bunu görüyoruz. O sesin mecliste yükselmesi de bizim temel sorumluluğumuzdur.
Esas olan halkın gündemidir
Grevdeki işçiler, emekçiler ve fabrikalarda yaşanan hak ihlallerine karşı da ne olursa olsun set kuracağız, ne olursa olsun direneceğiz ve hep beraber kazanmanın yolunu ve yöntemini arayacağız. O yüzden esas olan halkın gündemidir, meclis halkın gündeminden ayrı bir tutum takınamaz. Halka rağmen yasa yapma sistematiğini reddediyoruz. AKP’nin kurmak istediği bu çürüme haline, meclisi işlevsizleştirme girişimine karşı bizler meclisi hakikatin meclisi yapmaya çalışacağız. Tabii ki eksiklerimiz var, bunların da bilincindeyiz. Bizleri meclise gönderen halklarımıza karşı büyük bir sorumluluğumuz var. Çünkü bizi gönderenler “haklarımı, kimliğimi, dilimi, varoluşumu, doğamı savunmalısın” dediler. Bizler de bu verilen görevin hakkını vermek için sonuna kadar çalışacağız.
3’üncü yol
Yaptıklarımızla ve yapamadıklarımızla DEM Parti grubu olarak meclisin de, ülkenin de ana muhalefet gücü olduğumuzu, temel direniş gücü olduğumuzu çok iyi biliyoruz. O anlamıyla temel direniş noktası olarak DEM Parti, AKP ve MHP’nin kurmak istediği faşizmin önündeki en büyük benttir. Bunu 3’üncü Yol perspektifi üzerinden yapıyoruz. DEM Parti olarak aslında 3’üncü Yol çizgimizi yeni dönemde hem bütün siyasetimizde hem de mecliste daha da derinleştirip görünür kılmak istiyoruz. Yoksulların, ezilenlerin, kadınların, gençlerin, doğanın ve yaşamın hakkını ancak 3’üncü Yol siyaseti savunabilir. 3’üncü Yol siyasetimizde savaşa karşı barışı, faşizme karşı demokrasiyi, baskıya karşı özgürlükleri inşa etmeye devam edeceğiz. Bunu ancak 3’üncü Yol siyasetiyle başaracağız.
Bizim dışımızdaki bütün seçenekler, toplumu iki noktada tutmak istiyor. Türkiye halkları bu iki çizgiye mahkum değildir ve buna mecbur da değildir. Bir kez daha meclisten, halkımızın üçüncü yol siyasetine kulak vermelerini ve bu yolda birlikte mücadele etme çağrımıza yanıt vermelerini ifade etmek istiyoruz.
Mücadele edeceğiz
Sizler aracılığıyla bu çağrıyı da yapmak istiyorum. Yeni dönemde meclise birçok yasa teklifi gelecek. AKP Grup Başkanının açıklamasına bakılırsa, toplum karşıtı yasaları peş peşe meclisten geçirmeyi hedefliyorlar. İçinde soyadı kanununun olduğu 9’uncu Yargı Paketi, eğitim ve öğretimi bitirecek olan Öğretmenlik Meslek Kanunu ve emeklilik alanındaki düzenlemelerle topluma saldırmaya meclis zemininde devam edecekler. İşte biz bunun karşısında bent kuracağız. Bütçe geliyor, bütçeye dönük özel bir hazırlık yaptık. Çok kapsamlı bir hazırlık yaptık. Bütçeyi hem komisyonda hem de genel kurulda halkın talepleri doğrultusunda savunacağız. Halkın bütçe hakkını savunacak ve koruyacağız. Bununla beraber bütçe mücadelesini sokağa, toplumsal kesimlerin bağrına taşıyacağız ve toplumla beraber bu savaş yanlısı, rant yanlısı, sermaye yanlısı bütçeye karşı da sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Halkların sesini Meclis’ten yükselteceğiz
Açılan yeni dönemin hem halklarımıza hem de bütün milletvekili arkadaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Demokratik, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik alandaki köklü düzenlemeler ve değişiklikleri içeren yasa tekliflerimizi yeni dönemde de meclise sunacağız. Ne olursa olsun, asla ama asla bu tekçi anlayışa teslim olmayacağız. Bütün halkların sesini, sözünü meclis kürsüsünden sonuna kadar yükselteceğiz. Hiç kimse umudunu kaybetmesin. Bu mecliste DEM Parti oldukça hakikatin sesi yankılanmaya, burada var olmaya devam edecek.”
Kaynak: JINNEWS