Kürt kadınlarının hedef alınmasını değerlendiren KNK Yürütme Konseyi Üyesi Nilüfer Koç, Kürt kadınlarının faşizan karakterli erkek sistemi yıktığını belirtti
Direnişle geçen 2022 yılı geride kalırken, özellikle Kürt kadınları bu yıla direnişleriyle damga vuran kadınlar oldu. Buna karşı saldırıların da hedefinde olan kadınlar yine de mücadele ve direnişten taviz vermiyor.
Kapitalist sisteme karşı alternatif bir yaşamın inşası mücadelesine öncülük eden Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın katledilmesinden 10 yıl sonra, aynı mücadelede yer alan Nagihan Akarsel ve Emine Kara (Evin Goyi) birbirine benzerlik gösteren tetikçilerin hedefi oldu. Kürt kadını Deniz Poyraz da son yıllarda katledilen kadınlardan biri oldu.
Mücadelenin içine doğdu
Çocukluğundan beri mücadelenin içinde yer alan Poyraz, 17 Haziran 2021’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına saldıran tetikçi Onur Gencer tarafından katledildi. Polis bağlantıları olduğu ve Suriye’de eğitim aldığı ortaya çıkan Gencer’e İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nce “Tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Mala zarar verme” suçundan 4 yıl, “Konut dokunulmazlığını ihlal” suçundan 2 yıl , “Ateşli silahlar kanununa muhalefet” suçundan ise 3 yıl hapis cezası verildi.
Her kadın çalışmasında yer aldı
Katledilen diğer Kürt kadın ise Nagihan Akarsel oldu. Gazetecilik yapan ve yazar olan Akarsel son olarak Jineoloji alanında akademik çalışmalar yürütmek üzere Kuzey ve Doğru Suriye’ye, oradan Şengal ve Efrîn’e gitti. Akarsel, Rojava’da “Jinwar Kadın Köyü” ve “Andrea Wolf Enstitisü’nün” kuruluş aşamasında da yer aldı. Ardından jineoloji çalışmaları için Süleymani’ye geçti.
Akarsel, Süleymaniye’de 4 Ekim tarihinde Ankaralı İsmail Peker tarafından katledildi.
34 yıllık direniş
Katledilen bir diğer Kürt kadın ise ömrü direnişle geçen Emine Kara (Evin Goyi) oldu. 1988’de özgürlük mücadelesine katılan Kara, 34 yıl boyunca soluksuz bir mücadele vererek, Rojava’da DAİŞ’e karşı savaştı, kadın devriminin pratikleşmesinde öncülük etti. İŞID2e karşı savaşta yaralanan Kara, tedavi için Fransa’ya gitti. Yaşamını özgürlüğe adayan Kara, 23 Aralık’ta Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne saldıran William M. tarafından katledildi.
Kadın yüzyılı olacak
Kürt kadınlarının hedef alınmasını Mezopotamya Ajansı’ından Zemo Ağgözê değerlendiren Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Konseyi Üyesi Nilüfer Koç, Kürt kadın hareketinin 2000’li yıllardan itibaren “21’inci yüzyıl bizim yüzyılımız olacak” dediğine vurgu yaptı. Koç, “Kürt kadınları, bu gerçeklikten hareketle ‘erkek egemen sistemin dışında alternatif bir sistemi yaratmanın tam da zamanı’ diyerek, 21’inci yüzyıla daha hazırlıklı girdi. Kurdistan’da 1990’lı yıllarda başlayan Kürt kadın özgürlük hareketi, bir yandan kendi varlığını koruma, savunma bir yandan da eleştirdiği erkek egemen sisteme karşı alternatif sistem geliştirmede çok ciddi ilerleme kaydetti” dedi.
Kürt kadını faşizan erkek sistemi yıktı
İnsanlık adına yola çıkan tüm sosyalist hareketlerin deneyimlerinde ortak sloganın “devrimden sonra kadın sorunu çözülür” olduğunu belirten Koç, Kürt kadın özgürlük hareketinin bunu aştığını dile getirdi. Koç, “Kürt kadınları, insanlık tarihinin tecrübelerinden yepyeni bir çıkışla, zirveye de Rojava’da DAİŞ’e karşı verilen mücadeleyle yaptı. DAİŞ’i, erkek faşizmin zirvesi olarak tanımlıyoruz. 21’inci yüzyılda erkek egemenliği, toplumu teslim almanın yöntemini kadınları yok ederek DAİŞ vekaletiyle ulaştı. Ama beklenmeyen bir durum ortaya çıktı, Kürt kadını, bu faşizan erkek karakterli sistemi yıktı” dedi.
Öncü kadınlar hedef alınıyor
Yaşamı yaşanmaz hale getiren erkek egemen sistemlere karşı Kurdistan dışında çok fazla alternatiflerin olmadığını belirten Koç, Kurdistan’da bu alternatifin kadın öncülüğünde geliştiğini vurguladı. Bu temelde İran’da kadınlar öncülüğünde süren direnişe de değinen Koç, birçok devletin uğraştığı İran rejimini kadınların “jin, jiyan, azadî” felsefesiyle sarstığının altını çizdi. Koç, “Bu sloganın 30 yıllık tarihsel gelişiminde Evin Goyi’lerin katkıları var. Her şeyden önce de Öcalan’ın büyük katkısı var. Kürt kadın hareketi mücadele geliştirdikçe, teorik tanımı da Öcalan tarafından yapıldı. Kadının toplumu özgürleştirme mücadelesi 1994’ten başlayarak günümüzde ‘jin, jiyan, azadî’ olarak çıktı. Kürt kadın hareketinin yaşam felsefesi İran’ın zirvede olan erkek egemenlikli rejimini sarstı. Bu kadar güçlü bir mücadeleden bahsediyorum. Onun için öncü kadınlar hedef alınıyor” dedi.
Fransa saklamayamaz
Kürt kadınını katleden seçilmiş katil profillerinin çok benzer olduğuna da değinen Koç, “Sakine’leri katleden ‘hasta’ Türk’tü, bu ‘hasta’ Fransız, oyun aynı. İlk saldırıda bu katil profiliyle olayı kapatmaya çalıştılar ama ikinci saldırıda oyunları çok tutmadı. Erken deşifre oldu. Profil tutmayınca bu sefer Türkiye yetkilileri harekete geçti, ciddi bir panik yaşıyorlar. 26 Aralık’ta Türkiye, Fransa’ya nota verdi. Bu notada, ‘Fransız politikacılar, neden Kürtlerle aynı duruşu sergiliyor?’ denildi, halkın Kürtlerle dayanışmasını hedef alan bir açıklama vardı. Aradan dört gün geçti Türk Dışişleri Bakanı Fransa Dışişleri Bakanlığını arayıp aynı şeyi söyledi. Türkiye, verdiği notayla, ‘biz katlederiz ama Kürtler buna karşı konuşmasın’ diyor. Kürtlere teslimiyet dayatılıyor. Türkiye savaşı, sınır ötesine bir adım daha ilerletti ve Fransa üzerinden Avrupa’ya taşıdı. Avrupa’da da bu konuda tedirginlik var. Ama Kürtlerle dayanışma içerisinde olan çok ciddi bir kitle var. Bu da Fransa devletinin 2013’teki gibi ‘oyalamasına’ engel olacak” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ