Depremin vurduğu ve yerle bir olan Semsûr’da, kriz masasında kazanlar sürekli kaynarken, yardım araçları üst üste geliyor. HDP’nin eski milletvekili Behçet Yıldırım’ın ‘Kobanê ruhu Semsûr’de’ sözleri ise dayanışmanın önemini gözler önüne sermeye yetiyor
Reyhan Hacıoğlu / Semsûr
Semsûr (Adıyaman), depremin en çok etkilediği kentlerden biri. Daha doğrusu etkilediği sonradan ortaya çıkan (!). Çünkü resmi kanallar ilk elden fazla hasar görmediğini iddia etti. Ancak kentin görüntüsü en az yüzde 70’inin yıkıldığı gerçeği. Yol boyu yıkılmış binalar dizilirken, kentte ilk gün ölüm sessizliği hakim. İş makinesi olmadığı için çalışma da yok. Her enkazın başında ateş yakmış aileler. Öfkeli, kızgın ve özgün…
Buz gibi sessizlik
Enkazlarda ise buz gibi bir sessizlik. Herkes kendi çabasıyla molozları kaldırma çalışıyor ama ne mümkün. Her bina en az 4 katlı ve çifter daireli. Yeni yapıların özellikle yıkılması ise başka bir trajedi. Birçoğu lüks siteler. Her aile “devletin yokluğunu” dile getiriyor. Gerçekten de gazeteciler olarak 3 gündür bir resmi kurum görmediğimiz gibi basın dahi yok. Özgür basının dışında.
Su bulmak mucize
Su yok, elektrik yok, ısınmak şans, su bulmak mucize. Ve herkes aç. Bebekler özellikle. Her binanın başında gözü yaşlı insanlar; “Sesimi duyan var mı?” ibaresini çok yazılı görmüştüm ya da izlemiştim ama ilk defa yakından duyuyordum… Ve onlar da biliyordu seslerini duyan kimse yok.
Kriz masası
Elbette daha uzun bir yazının konusu olacak bu öfke ve gözlemler ama şuanda önemli ve hayati olan dayanışmayı ortaya koymak. Ve bu noktada birebir bizim de destek gördüğümüz yer, Yenimahalle Cemevi’nde kurulan kriz masası. Önceki gün bir enkazın başında çıkacak cenazeyi beklerken, ‘kriz masasından biri gelip yemek verecek birazdan’ diyor. Adamın, “Bu adamlar ilk günden geldiler ha. Bu huyları çok güzel” sözleri dayanışmanın önemini bir kez daha gösterdi.
Isınma sorunu
HDP Kriz Koordinasyon Masası ilk günden burada çalışma başlatsa da ilk gün hiçbir malzeme olmadığı için bir şey vermek pek mümkün olmadı. Kapıda bir çırpıda yakılan ateş kısa sürede bir kitleyi topladı. Yapılan çorba ve pilav ise iki saat içinde tükendi. Ekmek haliyle ilk gün çok sınırlı. Depremden sonra ilk gece yine cemevinde imkanlar dahilinde yere serilen minderler ve az battaniye ile herkes sırt sırta yattı neredeyse. Gece iki sarsıntı daha oluyor. Korkanlar çıksa da biz de basın olarak dışarısı daha soğuk ve yorgunuz diye kalmayı tercih ediyoruz. Elektrik olmadığı için ısınmak en büyük dert ve tabi telefonlar ve sık sık kopan internet.
İlk iş çorba
Sabah ilk uyanan ekibin işi yine çorba koymak oluyor. Dün sadece birkaç kişi olan sıra ikinci gün yüzlerce kişiye varıyor. Sıra uzadıkça uzuyor. Görevli sayısı da ilk güne göre yavaş yavaş artıyor.
Görevliler uykusuz, yorgun ama kurdukları mahalle bilgilendirme ekipleri ile işleri saha koordineli götürmeye çalışıyorlar. Yenimahalle ve Karapınar Mahalleleri en çok zarar gören yerler.
Dayanışma tebessümü
Bir haber için dışarı çıkıyor ve öğlen geldiğimizde yer gök insan kaynamış buluyoruz cemevini. Çevre kentlerden yardım TIR’ları ve gönüllü arama, sağlık ekipleri de gelmiş alana. Önceki gün soğuk, kısıtlı imkan ve insanla işe başlayan kriz masası ikinci gün cümbüş yeri gibi. Yürekler yaslı olsa da yüzler tebessüm ediyor. Dayanışma yaşatır ve hatta öyle yaşatır ki devletin yokluğu, o doldurulamaz sanılan boşluk öyle bir dolar ki devlet de şaşırır.
Mahalle mahalle geziyorlar
Sağlık ekipleri cemevinin bir odasını ilaç ve ilk yardım için kullanırken, enkaz için gelen ekipler mahalle mahalle geziyor. Isınmak için bile kalamıyorlar, yemek yiyip çıkıyorlar. Sağlıkçılar ara ara ilaçlar ile mahallere gidiyorlar. Kazan hiç boş kalmıyor ve akşama doğru gençler çoğalıyor. Her yere koşuyorlar. Gelen destek tırları kısa sürede boşaltılıyor. Ne varsa el atılıyor. Akşama doğru çevre köylerden gelen ekipler için de eldekiler paylaşılıyor. Bir araç giriyor yardım bırakıyor bir araç çıkıyor yardım dağıtıyor. İşleyiş biraz karışık olsa da ilk anda zamanla oturacak gibi.
Yaşlı ananın durumu
Ve demeden geçemeyeceğim bunca hüznün içinde belki tebessüm ettirir. Yaşlı gözlerinin iyi görmediğini iddia eden bir yaşlı teyze. Önce kıyın kıyın ateşin başına geçiyor. Haliyle herkes yer veriyor. Sandalyeye oturuyor. Yanında büyük siyah bir çöp poşeti. Önce anlam veremedim tabi. Ama çok sürmedi, durum netleşti. Genç arkadaşlar yardımları içeri alırken, yürümekte zorlanan (!) teyze bir koşu önce bir koli kek, sonra bir sepet ekmek, cips, meyve, ayakkabı, su derken poşet büyüdükçe büyüdü. Haliyle sadece izledim. Meğer teyze gözüne kriz masasının yardım odasını kestirmiş pusudaymış. Neyse bir tur atıp geliyorum. Poşet dolmuş taşmış, yanına bir battaniye konmuş ve teyze bir koli su için gidiyor.
Herkes buraya gelsin
Oradan çıktığım için daha ne kadar orda kaldı ne aldı tanık olmadım. Ama en son, sorsanız gözü görmez telefon açamaz diyebileceğim teyze tuvalette telefondaydı; “Söyle gelsin burası çok iyi. Yemek veriyorlar, ekmek var, battaniye de buldum. Gelsin gelsin.” İnsan sadece gülümsüyor. Alsın tabi canı sağ olsun…
Kobanê ruhu
Kriz masasında halka yardım eden HDP’nin eski milletvekili Behçet Yıldırım’ın şu sözleri ise her şeyi özetler nitelikteydi: “Kobanê ruhu Semsûr’da.”
Dayanışma yaşatır
HDP Kriz Masası’ndan yazdım size. Bir kez daha, gördüm ki deprem ve devlet öldürür dayanışma yaşatır. Semsur’da devlet çöktü, dayanışma yaşatmaya çalışıyor. İmkanınız varsa katılın, dayanışın, büyütün. Yaraları saracak olan budur ve hala inatla umut da ediyoruz bir can, bir can daha çıksın diye. Gerisini halleder dışarda onu bekleyen bu halk…
Ve bilin ki ne kadar dayanışırsanız her şey o kadar insana ulaşır.
İhtiyaç Listesi;
Çadır
Battaniye
Bebek bezi ve maması
Powerbank
Hijyen ürünleri
Jeneratör