Kobanê davasının 19’uncu duruşmasının, 5’inci oturumunda konuşan Gültan Kışanak, ‘Bu kumpasa sahip çıkıp çıkamayacağınıza inanmıyorlar. Bu nedenle yeni kumpaslar ortaya çıkarıyorlar’ dedi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 isim hakkında açılan davanın 19’uncu duruşması, 5’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti.
Failler bulununca tarih aydınlanacak
6-8 Ekim olaylarından sonra barış ve “çözüm” sürecinin fiili olarak askıya alındığını ifade eden Kışanak, “Süreç, demokratik siyasete inananların ve İmralı’nın çabalarıyla 2015 Haziran’a kadar sürdü. Kim barış ve diyalog için uğraşıyordu? Kim onların önüne engel çıkarmak için uğraşıyordu? Olağan şüpheli olarak demokratik siyaseti ve Kürtleri fişlemek yerine gerçek suçlular belki bulunabilirdi ama yapmadılar. Böylesi bir süreçte 6-8 Ekim 2014’te hiç birimizin tasvip etmediği dahası acılar duyduğu olaylar yaşandı. İnsanlar yaşamını yitirdi. Bu olayların faillerinin bulunması Türkiye tarihini de aydınlatacak” dedi.
Muhalifleri saf dışı bırakmak
Kışanak, şöyle devam etti: “Eğer demokratik bir ülkede iktidar olmak isteyen birileri varsa, onların da derdi bu olmalı. Çünkü bu provakatif olayları ortaya çıkarılmazsa bundan sonrada ülkenin başı beladan kurtulmaz. 2014’ten 2018’e kadar savcılar gelmiş, gitmiş. Bu soruşturma dosyasını ne yapacaklarını bilememişler. Kimsenin aklına bu kadar büyük bir kumpas kurmak gelmemiş. Fakat 2018’de durum değişiyor. İki tane önemli gelişme var. Biri Cumhurbaşkanı seçimi, diğeri de Demirtaş AİHM kararı. Seçimde biliyoruz ki Cumhurbaşkanı, Sayın Selahattin Demirtaş karşısında aday olmuş ve karşı kampanya yürütmek için en etkili söylemleri kullanmış. Ayrıca toplum 2016’da yapılan siyasi soykırım operasyonunu kabullenmemiş. Meşru görmüyor. ‘Milletvekillerimizi cezaevine koydunuz’ diyenler var. Ortada iddianame yokken Erdoğan, Demirtaş nezdinde tüm Kürt siyasetini sorumlu tuttu, bir kampanya yürüttü. AİHM’in 2018’deki Demirtaş kararından sonra Erdoğan ‘Biz de karşı hamlemizi yaparız’ dedi. Nasıl yapacak? Yargıya talimat verecek. Talimat arıyorsunuz ya talimat ortada. Asıl amaç siyasi muhalifleri saf dışı bırakmaktı.
İddianamede basın açıklamasından başka bir şey yok
Eğer gerçekten adalete inanan birileri olsa, bugün bu dosyanın kapağını kapatırdı. Herhangi bir insana soruşturma sürecinde yaşananları anlatsan, hukuk fakültesi okumasına gerek yok. ‘Böyle hukuksuzluk olmaz’ der. Gerçekten 3 bin 500 sayfalık iddianamede basındaki konuşmalarımız dahil en fazla 50 sayfa çıkar. Altı üstü konuşmuşuz. Kamuoyunun karşısında yaptığımız 3-5 açıklamadan başka bir şey olmayan, sahte belgelerden oluşan bir dosyayı önümüze koyuyorsunuz. Erdoğan, kendisine hakaretten herkese dava açıyor ya. Gerçekten bu ülkenin Cumhurbaşkanı olsaydı, dosyanın nasıl tertiplendiğini çok iyi bilen utanmadan ve bunu vatan millet adına yaptığını söyleyen Bahtiyar Çolak’a da dava açtırırdı. Ne demek ya? ‘Sen hangi delillerle böyle bir yargılama yapıyorsun’ derdi ama zaten Çolak’a ‘dosyayı kabul et’ diyen Erdoğan. Bu bir iddianame değil. Ne yazık ki bu dava başladığında bu noktadaki itirazlarımıza rağmen iade etmediniz.”
Yeni kumpaslar ortaya çıkarıyorlar
Kışanak, dosyayı “kumpas” olarak nitelendirerek, “Baştan aşağı dışarıdan paralel eller tarafından yönetilen bir dosyadır. Size de yeterince bu kumpasa sahip çıkıp çıkamayacağınıza inanmıyorlar ve bu nedenle yeni kumpaslar ortaya çıkarıyorlar” dedi. Aile görüşüne katılacağını belirten Kışanak, beyanlarını bu sözlerle noktalamak istediğini söyledi. Kışanak’ın savunması, 28 Kasım Pazartesi günü görülecek oturumda devam edecek.