Kobanê davasından evvel bir takım görüşmeler sürdüren muhalefet partisi lideri sözde “yumuşama” adı altında ülkede bazı şeylerde olumlu gelişmeler olacağını belirtmişti. Ama gel gör ki, bu davada verilen cezaların yumuşamadan yana değil daha sert bir tutumdan yana gidileceğini gösterdi. Oysa adil bir adaletin başlangıcına adım sağlanması gereken bir dava olması gerekiyordu. Ne tesadüftür ki, aynı gün generaller serbest bırakıldı. Bahaneleri de hazırdı; yaşlı ve hasta oldukları için tahliye oldular. İnsana sorarlar, neden bu davaya denk getirdiniz tahliyeleri? Kürt siyasetçilerine verilen cezalar ile generallerin aynı zamanda tahliye olmaları kafaları karıştırdı. Eğer yaşlı ve hasta olduklarından dolayı tahliye olmuşlarsa onlarca hasta ve yaşlı Kürt insanı var onlar neden tahliye olmadılar? Kobanê düştü düşecek derken kimler tarafından düşüreceğini biliyordunuz. IŞİD katliam yaparak Kürt halkına saldırıyordu ve Türk askerleri ile selamlaşıyordu. IŞİD dünya kamuoyunda terörist ilan edilmiş bir örgüt ve açıklamanız bu örgüte destek sunduğunuzun bir belgesidir. Ayrıca IŞİD’in ülkemizde canice eylemlerine de tanık olduk. Yüzlerce insanı öldüren bu cani terör örgütü halen ülkemizde cirit atıyor. Mahkemeden çıkan cezalar hakkında sanki ülkede demokrasi ve hukuk varmış gibi doğru karar olduğunu ifade ediyorsunuz. Bu da yetmiyormuş gibi savcılık tahliye olanlara da itiraz ediyor. Önümüzde temyiz ve istinaf mahkeme süreci nasıl sonuçlanacak? Merak edilen bir konu, beklentide olacağız.
Kararın siyasi bir karar olduğu gün gibi ortada. Bu kararı hukukun tescili gibi göstermek yanlış algı yapmaktır. AKP genel başkanı olarak size siyasi düşünceler eleştirisel olarak yansıyabilir, bu demokrasinin bir gereğidir. Ama eleştirileri cumhurbaşkanı olarak kabul etmemeniz de demokrasiye uymaz. Bir yandan 20 milyon için görüş belirteceksiniz, diğer yandan 84 milyon için de aynı görüşün geçerli olmasını isteyeceksiniz.
Algı demişken aklımıza son zamanlarda en çok konuşulan mülakat haberleri geliyor. Mülakatın yandaşlar için uygulanan bir sistem ve haksızlıklara sebep olduğu artık bilinen bir gerçek. Yüksek puanı olan kendi alanında yeterli kişiler değil de bunun tam tersi kişiler işe alınıyorsa burada bir terslik var demektir. Devlet kurumları çalışamaz hale geldi. İnsanlara hakaret etmek ve emeğe saygısızlık içinde boğuluyoruz. Toplum içinde derin yaralar açan ve bütün düzeni altüst eden bir tutum. Bir an evvel bu yanlıştan dönmeli ve hakkı olanın hakkı teslim edilmelidir. Nitelikli gençleri bu yolla elimine etmek birçok insanı da çaresiz bırakmaktadır. Eğitim sistemindeki değişikliklerden (müfredat) dolayı eğitim darbe alıyor. Müfredata uygun mülakatlarla bu durum daha da vahimleşecek.
Erdoğan yine gündeme çocuk yapın düşüncesini getirdi. İnsanla bu ekonomik krizde zar zor bir veya iki çocuğa bakma derdindeyken beş çocuk yapın demek ve az çocuk doğmasını ülke için bir tehdit olarak belirtmek nasıl bir anlayıştır, anlamakta zorluk çekiyoruz. Bu şartlar altında çocuk yapmamayı düşünüyor insanlar. “Doğurganlık hızını varoluşsal bir tehdit” olarak belirtmek ve bunu kullanmak sürekli denenen bir politika. Ülkede eğitim sorunlu, ekonomi sorunlu, sağlık sorunlu, kültür ve sanat sorunlu. Böyle bir ülke için insanlar niye çok çocuk yapsın.
Erdoğan bir de Eurovision şarkı festivalini eleştirdi ve 2013’ten beri katılmadığımız bu festival için “ne kadar da isabetli karar almışız” dedi. Müzik gruplarının sahne duruşlarını bizim ahlaki değerler doğrultusunda yanlış bulmuş. Bu uluslararası bir yarışma isteyen seyreder, isteyen etmez. Bu tutumla nasıl AB’ye gireceğinizi düşünüyorsunuz acaba? O zaman madem ülkenin ahlaki değerleri önemli, Ensar Vakfı’nda yaşananlar, küçük çocukların dedeleri yaşlarında kişilerle evlendirilmeleri ahlaki değerler kapsamına girmiyor mu?
Bu ülkede depremde binlerce kişi hayatını kaybetti, Soma’da maden işçileri hayatını kaybetti ve kendi insanınız için bir gün yas tutmadınız. Ama İran Cumhurbaşkanı, yani ölüm, idam, kadın düşmanı yargıcı için yas ilan ettiniz. Birçok insanın idam edilmesinde imzası olan bir insan için bir günlük yas tutma kararı onaylandı. Bu da iktidarın başka bir ayıbı olsun.