Kobanê Davası’nda konuşan Av. Erdal Kuzu: “Çözüm süreci bir devlet projesiydi ve muhatabı da PKK’ydi. Akil insanların yanı sıra HDP misyon olarak tabanına anlatmak için program oluşturdu. Kobanê 2014’te oluştu ancak çözüm süreci için yapılan miting, etkinlikler 2013’te yapıldı. Ancak bu dosyaya suçlama olarak yöneltiliyor. Burada savcı suç işliyor”
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eşbaşkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 11’inci duruşması 29 Mart’ta Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Duruşmaya, HDP milletvekilleri, Ankara il ve İlçe yöneticileri, avukatlar ve çok sayıda izleyici katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçilerden Günay Kubilay ve Vezir Çakan salonda hazır bulunurken, siyasetçilerden bir kısmı mazeret bildirerek katılmadı. Farklı cezaevindeki tutulan siyasetçiler de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
‘Atadedeler dosyaya celp edilmeli’
Yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün avukatı Erdal Kuzu söz alarak, “Yasalara en başta bağlı olması gereken yargı uygulayıcılarıdır. Heyetiniz reddedildi ama siz yargılamaya devam etme kararı aldınız. Yasa çok açık, acil durumlar dışında heyetinizin davadan el çekmesi gerekirdi. Reddedilmiş bir mahkeme heyetine savunma vermek çok sıkıntılı bir durum. Dün müvekkillerimizin ‘Atadedeler’ dosyasının celp edilmesi çok haklı bir talep. Eski yargıç bir örgüte üye olmakla gözaltına alınıyor ve dosyanın celp edilmesi gerekiyor” dedi.
‘Siyasi davalar bu ülkenin geleneğidir’
Siyasetçilerin savunmaları bitmeden tanık dinlenmemesi gerektiğini kaydeden Erdal Kuzu şöyle devam etti: “Tüm sanıkların sorgusu yapılıncaya kadar mahkemenizin müşteki ve tanık dinlemekten vazgeçmesini talep ediyoruz. Burada amacın Kürt siyasetçileri kriminazile etmek olduğunu, HDP’li yetkililerin kumpas sonucunda tutuklandıklarını en başından beri söylüyoruz. Siyasi davalar bu ülkenin geleneğidir. İktidarı eline geçiren herkes karşısında duranları ortadan kaldırmak için yargıyı kullanıyor. Bu dava da bunların en belirginidir. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ açıklamasından sonra çok sayıda paylaşım yapıldı. Ardından ise bu dava tersine çevrildi. Dün mahkeme heyeti bir sorgu yapmadı müvekkilime. Çünkü sorulacak bir şey yoktu. Bu dava hiçbir şeyi olmayan bir davadır. ‘Yurtdışına çıkış’ sorulması gereken bir soru değildir. Bir şey bulunmadığı için sorulan bir soruydu bu. Gazete haberleri, açıklamalar ve bir takım belgeler suç delili olarak gösterildi. Son derece insani bir takım taleplerin dile getirilmesi 2 ay sonra başlayacak Kobanê operasyonlarının başlangıcı oldu.”
‘Devletin bilgisi dahilinde Kobanê’ye gitti’
Dönemin devlet yetkililerinin Kobanê hakkında yaptığı paylaşım ve açıklamaları hatırlatan Erdal Kuzu, “Bir günah keçisi aranıyor. İnsani yardımların Kobanê’ye gönderilmesi amacıyla müvekkilim orada bulunuyordu. Yardımların gönderilmesi için müvekkilimin ilişkide olduğu kişiler devlet yetkilileri kaymakamlık ve valilikti. Bu bile davanın hangi saiklerle açıldığını gösteriyor. Müvekkilim devletin bilgisi dahilinde insani yardımların yapılması için Kobanê’ye de geçmiştir. Gerçek araştırılıyorsa 20 Eylül 2014 tarihinde Suruç’ta yapılan açıklamadan sonra Kobanê’ye geçişlerin devletin izni dahilinde olup olmadığının Urfa Valiliğine sorulmasını talep ediyorum. İzin belgelerinin dosyaya celbini talep ediyorum” şeklinde konuştu.
‘Çözüm süreci bir devlet projesiydi ve muhatabı de PKK’ydi’
Davanın siyasi gerekçelerle açıldığının somutlandığını kaydeden Erdal Kuzu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çözüm süreci bir devlet projesiydi ve muhatabı de PKK’ydi. Akil insanların yanı sıra HDP misyon olarak tabanına anlatmak için program oluşturdu. Süreci halka ve tabanına anlatmak için miting ve etkinlikler gerçekleştirdi. Kobanê 2014’te oluştu ancak çözüm süreci için yapılan miting, etkinlikler 2013’te yapıldı. Ancak bu dosyaya suçlama olarak yöneltiliyor. Burada savcı suç işliyor. Bu kadar keyfi bir durum oluşamaz. Bunu kabul etmemeniz gerekirdi. 2013’te yapılan mitinglerin bu davayla bir ilgisi yok ve bunların dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum. Bu belgenin dava dosyasıyla bir ilgisi yok mahkeme tarafından reddedilmesi ve dava dosyasından çıkarılmasını talep ediyoruz. Bu talep kabul edilmezse, yapılan mitinglerdeki konuşmaların çözümlerinin yeni bilirkişi seçilerek yeniden yapılmasını talep ediyorum. Kolluk tarafından yapılan çözüme itibar etmiyoruz. Müvekkilim çoğu konuşmasını Kürtçe yaptı ve çözümlerin Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili Bölümü’nde yeniden yapılmasını istiyoruz. Ancak bunların dava dosyasından öncelikle çıkarılmasını da yineliyoruz” ifadelerini kullandı.
Öldürülenlerin bu dosyanın maktulleri olarak gösterildiğini belirten KuzuErdal “Öldürülenler Kürt, suçlanan da Kürt” diye ekledi.
‘Şenyurt Sınır Kapısı açıldı’
Siyasetçilerin Suriye ve Irak’taki Kürt siyasetçilerle yaptıkları görüşmenin de suç sayıldığını ifade eden Erdal Kuzu, “Savaştan çıkan insanların, Êzidîlerin yer aldığı mülteci kampına gitmişler. İnsani durumlarla yapılan bu ziyaretin suç sayılmasının nedeni nedir? Bunun suç delili olarak mahkeme getirilmesini kabul edilemez buluyoruz. Haber kupüründen delil olur mu? Savcı suçlama kanıtını ortaya koysun, belgesini sunsun. Habur Sınır Kapısı’nın kullanılması, Mardin Şenyurt Sınır Kapısı’nın kullanılması devletin bilgisi dahilindeydi. Mardin Şenyurt Sınır Kapısı kimse tarafından pek bilinmez çünkü askeri bir kapıdır. Ama o süreçte o kapı açıldı. PYD ile görüşülerek kapı açıldı. Nusaybin sınır kapısından da insani yardımlar gönderildi. Yasadışı bir şey yapılmadı. Bunu kanıtlamak için de Mardin Valiliğine yazın. 12 Eylül 2014 tarihinde müvekkilimiz ve beraberindeki heyetin sınır kapısından geçiş yapıp yapmadığının sorulmasını ve dava dosyasına celp edilmesini talep ediyoruz” dedi.
Polisin katlettiği yurttaşların soruşturması istendi
Müzakere sürecinin devlet bilgisi dahilinde Kandil’e yapılan ziyaretlerin belgelerinin MİT’ten istenmesini ve dava dosyasına eklenmesini talep eden Erdal Kuzu, “Kandil’de çekilen fotoğraflar suçlama konusu yapılmış. Bir süreç yürütülüyor ve bunu en iyi belgeleyen de fotoğraflardır. Çözüm sürecinin kendisi suç ise karşı tarafa da soruşturma başlatılsın. Dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı ‘Kandil’e ben gönderdim’ dedi. Kobanê olayları sırasında Mardin Dargeçit’te polis tarafından katledilen Bilal Gezer, Siraç Toprak, Abdulkerim Seyhan hakkında yürütülen soruşturmanın ve olay yeri tutanaklarının davaya celbini talep ediyoruz” diye belirtti.
‘Güç odaklarının değişmesinin bedeli Kürtlere ödetiliyor’
Hukuka inanç kalmadığını sözlerine ekleyen Erdal Kuzu, “Ahmet Türk, Kürtlerin ak saçlı siyasetçilerindendir. Ömrü cezaevlerinde mahkemelerde geçti. Onu yargılayanlar şimdi nerede? 77 yaşındaki bir insanın burada yargılanmasındaki tek amaç Kürtlerin cezalandırılmasıdır. Yanlışın neresinden dönersek kardır. Bu davanın toplumsal barışa faydası olmayacak. Hukuka zaten inanç kalmadı ama artık zerresi kalmayacak. Bu yargılama tutumunu KCK yargılamalarında gördük. Oradaki yargıçlar da kendilerini kudretli görüyordu ancak şimdi esameleri okunmuyor” diyerek müvekkilinin sağlık sorunlarından dolayı hastanede olduğunu aktardı, duruşmalardan vareste tutulmasını talep etti.
ANKARA