İddia makamının tutukluluk devam mütalaasına karşı söz alan tutuklu siyasetçiler Aysel Tuğluk’un tahliyesini talep ederek, bunun vicdani ve insani bir hak olduğunu dile getirdi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması, 8’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülüyor.
Aysel Tuğluk için tahliye istedi
Tutukluluğa dair konuşan HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, Aysel Tuğluk için tahliye istedi: “Aysel başkan için cezaevi yaşanılmaz bir hale gelmiştir. Demans zor bir durum. Aysel başkanın hapishanede nasıl zorlandığını tahmin ediyorum. O nedenle benimle ilgili düşündüğünüz tüm pozitif şeyleri Aysel başkan için kullanmanızı istiyorum”
Gür’de savunma hakkını Tuğluk için kullandı
HDP eski milletvekili Nazmi Gür de tahliye talebini ve savunma hakkını Aysel Tuğluk için kullanacağını belirtti: Gür, “Aysel hanımın bu durumda olması bizi de çok etkiliyor. Adil bir yargılamanın önünü de tutuyor, tutuklu kalması. O nedenle Aysel Tuğluk’un acilen tahliye edilmesi yalnızca bir hak değil insani bir zorunluluktur. O nedenle Aysel hanımın tahliyesini talep ediyorum.”
Sokrates’e atıfta bulundu
Kürtçe savunma yapan aktivist Aynur Aşan, tüm kadınların 8 Mart’ını kutlayarak özgürlüğe dikkat çekti: “Bir insan eğer yargılanıyorsa özgür bir ortamda da yargılanması esas alınır. Sokrates’in savunmasına bakarsak, Sokrates kendisi Atina’daki soylulara karşı savunma yapmıyor. Sokrates’in dikkat çektiği konuya dikkat çekmek istiyorum. Sokrates Atina soylularına karşı ‘Size karşı kendimi savunmuyorum. Sadece sizin iyi olma hakkınızı savunuyorum’ der. Ben de o konuyu ortamımıza bağlamak istiyorum.”
‘Bu dava Feme davasıdır’
Diyarbakır Barosu avukatlarından söz alan Öykü Çakmak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Çakmak, “Bu davanın HDP’nin kapatılmasına zemin oluşturma olduğunu biliyoruz. Siyasal şiddete karşı hakikati söylemeyi borç biliyoruz. Bu dava Rojava’da Kürtlerin direnişine karşı IŞİD’i esas alanların davasıdır. Kürt siyasetçileri, kadınları cezalandırma davasıdır. Bu dava bir Feme cinayeti, bu dava bir Feme Mahkemesi’dir” dedi
Demirtaş: Aysel Tuğluk tahliye edilmeli
Verilen aranın ardından Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlanan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sözlerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başladı.
Tutuklu demans hastası Aysel Tuğluk’un durumuna dikkati çeken Demirtaş, “Bugün Aysel Tuğluk için tutuk incelemesi yaparken bunu göz önünde bulundurulmasını ve tahliyesinin gerçekleşmesini istiyoruz. Aysel Tuğluk için hepimiz bir beklenti içerisindeyiz. Durum vahim olmazsa böyle bir talepte bulunmazdı arkadaşlarımız. Özenle davranılmasını rica ediyorum” diye belirtti.
AİHM kararları çürütülmüştür
Demirtaş, Figen Yüksekdağ’ın 13 Ocak 2022 tarihli AYM kararına da dikkat çekti: “AYM Figen Yüksekdağ kararında iki bariz hata yapmış. Yüksekdağ’ın konuşmalarında PYD ‘terör örgütü’ olarak tanımlanmıştır. AYM eksik bir karar vermiştir. AYM’nin PYD’yi ‘terör örgütü’ olarak gören ve Yüksekdağ’ın PYD’ye dair konuşmalarını ‘terör örgütü propagandası’ olarak değerlendirme kısmi hatalıdır. İkinci hatası AİHM büyük Daire kararına göre 6 Ekim akşamı HDP tarafından atılan tweete dair kesin kararı dururken, yine hatalı bir karar vermiştir. AYM’nin kararı bağlayıcıdır ama AİHM’den dönene kadar. Önünüzdeki dosyada bu AYM kararı çürütülmüştür.”
‘Bir gece yarısı kaçırıldık’
Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü: Biz bir gece yarısı dokunulmazlığımız varken evimiz yasa dışı basılarak, kaçırıldık. AİHM kararı bunu teyit ediyor. 4 Kasım 2016 gecesi kar maskeli polisler geldiğinde milletvekiliydik, ‘Bizi tutuklayamaz, gözaltına alamazsınız’ dedik. 5 buçuk yıl bunu anlattık. Şimdi haklıyız, elimizde bir mahkeme kararı var. Zorlu bir hukuk mücadelesi yürüttük. AİHM’de bir dava kazandık. Sizin de hukukçular olarak bu kararı inceleyip, ‘Bu davayı nasıl bağlar’ diye tartışmanız lazım.
Kimi temsil ediyorsunuz?
Başından beri özel savcı havası yaratmaya çalışıyorsunuz. Kimi temsil ediyorsunuz bilmiyorum. Arkanızda bir siyasi aktör mü var bilemiyoruz. Bunu mu gösteriyorsunuz bilemiyoruz. Kim adına heyete ya da bize mesaj veriyorsunuz. İşiniz gözlemlemek değil. Bunun hukukla alakası yok. Reddi hakimde bulunmak tutuk devam gerekçesi midir? Korkalım mı? istiyorsunuz. Heyetin hukuk dışı kararlarını sorun etmeyelim mi? Heyet duruşmayı selametle yürütme gayesinde savcının içi kıpır, kıpır neden bilemiyorum.
‘İllegal bir çalışma algısı yaratılmak isteniyor’
Biz resmi görüşmeye gidiyoruz, iki tweeti mi bize söyleyemiyorlar. Yok o tweetler bize çiple geliyormuş, yok biz onu sadece bir bilgisayardan açıyormuşuz. 2014’ten söz ediyoruz ya bu ülkede barış sürecinin olduğu, İmralı’da Kandil’de aynı hafta içerisinde görüşmelerin yapıldığı süreçten bahsediyoruz. Bu itirafçı beyanları ayıptır. Biz devletin yetkilileriyle en rahat görüşen siyasetçilerdik. Bu dosyada öyle bir hava yaratılmak isteniyor ki illegal bir çalışma yürütüyormuşuz gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Cumhurbaşkanının bile o dönemde selam gönderdiği ve cevabını aldığı bir süreçten bahsediyoruz. Siz de sormamışsınız. Gizli tanık beyanlarına bakıyoruz PKK’nin üst düzey yetkilileri ile ilgili beyanda bulunmuş. Ben başta olmak üzere yarım sayfa, Gültan Kışanak ve Sebahat, Figen Yüksekdağ için çeyrek sayfa beyanlar var. Ama siz Murat Karayılan ile ilgili neden detaylı bilgi almadınız? Karayılan nerede saklanıyor, nasıl karar alıyor, Türkiye ile bağlantıda ilişkileri var mı? diye sorular sormuyorsunuz. Merak etmiyor musunuz? Hani terörle mücadele ediyordunuz. Neden sormuyorsunuz. Aldığınız beyanlar ortada. Derdiniz bizmişiz, HDP’ymiş. Özellikle bizlere dönük detaylı beyan almışsınız. Neyine şaşıralım yapmayın. Bunlar o kadar bariz ki üzülüyoruz. Bir yargılama siyasi olacak ise de daha ciddi olmalı.
Bu ülkeyi sevdiğimizi söylüyoruz. Ben Kürdüm, Figen hanımla birlikte eş başkanlığını yaptığımız partinin düşüncelerinin eşitliği, özgürlüğü getireceğine inanıyoruz. Bizim için bu ithamlarla karşı karşıya kalmış olmak bile bir zuldür.
Halkımıza borcumuz var
Bizim kaçmaya niyetimiz yok. Bizi götürüp yurtdışına bırakırsanız kaçıp, geri Türkiye’ye geliriz. Biz siyasetçiyiz, halkımıza karşı borcumuz var. Savcı mütalaasında bana dair tespitlerinde ‘savunma yapmak istemediğimi söylemiş’, ben ‘Siz bu davayı hızla bitirip hüküm kurmak istiyorsunuz’ dedim ‘savunma vermek istemiyorum’ demedim. Bu yanlış bir tespit olmuş. İktidar değişince biz tahliye beklentimiz yok, yargının üzerindeki baskının kalkacağını düşünüyoruz. İktidara yönelik birşey söylemedim. Bizim iktidarlardan beklentimiz yok.
Demirtaş, savunmasını yapan siyasetçiler hakkında bir karar verilmesini istedi. Demirtaş, “Biz buradayız, tüm ömrümüzü burada da geçirsek inandığımız bir barış, özgürlük, demokrasi idealimiz var. Silah bırakılması için en çok biz uğraştık. Tutuk gerekçelerinin hiçbiri doğru değil. Aysel hanım başta olmak üzere arkadaşlarımızın tahliyesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ