Kobanê Davası’nda 15’inci duruşmada 8’inci gün: HDP eski MYK üyesi Meryem Adıbelli, ‘Açık ve gizli tanıkların hepsi emniyetin kadro elemanlarıdır’ dedi. Avukat Cemile Turhallı Balsak, 6-8 Ekim olaylarının sorumlusunun IŞİD olduğunu belirtirken, “Karşılığında gelin görün ki yargılanan taraf birinci derecede mağdurlardan biri olan HDP oldu” dedi.
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 15’inci duruşması, 8’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, HDP eski MYK üyesi Meryem Adıbelli’nin beyanlarıyla devam etti.
‘İnceleme fırsatımız yok’
Duruşma periyotlarının kendilerini çok zorladığına değinen Adıbelli, “SEGBİS çözümleri de elimize çok geç ulaşıyor. Bazen duruşma esnasında ulaşıyor. Cezaevine döndüğümüzde gece yarılarına kadar onları okumakla uğraşıyoruz. Bu nedenle tanık beyanlarında çelişkileri derinlemesine inceleme fırsatımız olmuyor” dedi. Bu durumun savunma hakları için bir engel olduğunu ifade eden Adıbelli, “Fiziki ve psikolojik olarak imkanlarımız çok kısıtlı. Mahkeme heyetinin içinde bulunduğumuz koşulları esnetmesi gerekiyor” diye ekledi.
‘Sanki aynı tanıkları dinlemiyoruz’
İddia makamının mahkemede yaşanan her şeye rağmen her duruşma sonunda aynı mütalaayı sunduğunu aktaran Adıbelli, “Maalesef savcı burada sanki aynı tanıkları dinlememişiz gibi davranıyor. Başka davalara konu olan meseleleri buraya getirmekle yetiniyor. Buradaki yanlışlıklara yönelmesi ve argümanlar üretmesi gerekiyor ama sanki başka bir yaşam sürdürüyor gibi. Sanırım savcı bey başka bir gezegende ya da paralel evrende yaşıyor. Buradaki gerçekleri görmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.
Adıbelli, şöyle devam etti: “Biz adaletin ortaya çıkmasını istiyoruz. Her yönden büyük bir saldırı altındayız. Hakkımızda devam eden bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır. Avukatlarımız gerçeği aydınlatmak için sorular soruyorlar ve yalanları ortaya çıkarmak istiyorlar ama avukatlarımızın ağzından tek kelime çıkmadan iddia makamı hemen itiraz ediyor. Mahkeme heyeti de fiili olarak bu yanlışın içindedir. Savcının duruşu nasılsa mahkeme heyetinin de duruşu o şekildedir.”
Emniyetin kadrolu elamanları
Tanık Keren Gökalp’in ifadelerini hatırlatan Adıbelli, “Sanırım 7 ya da 9 yıl kırsal alanda bulunmuş. Orada Marksist-Leninist bir eğitim aldığını söyledi. Benim de oradaki eğitim komitelerinde yer aldığımı söylemişti ancak duruşmada beni tanımadı. Savcı ise böyle bir şey yaşanmadı. Yalan beyanlar ortaya çıkmamış gibi bu iddiaları yeniden mütalaasına koyuyor. Savcının elinden bir reçete var ve herkese aynı ilacı yazıyor” dedi. Dinlenen tanık iddialarını kabul etmediğini vurgulayan Adıbelli, “Açık ve gizli tanıkların hepsi Emniyet’in kadro elemanlarıdır. Bu ifadelerle aslında HDP’yi itibarsızlaştırmak istiyorlar” diye ekledi.
“Tanıklar bizi illegalize etme niyetinde” diyen Adıbelli, ifadelerin alındığı savcılık odasının emniyet odasına dönüştüğünü belirtirken, tanık Baran’ın da bunu teyit ettiğini hatırlattı ve “Tanık Baran, ifadesinin kendisine ait olmadığını ve polislerin hazırladığını söylemişti” ifadelerini kullandı.
Siyasi çalışmalarının tamamının yasal olduğuna vurgu yapan Adıbelli, son olarak tahliye talebinde bulundu.
“Beni neden yargılıyorsunuz” diye soran HDP eski MYK üyesi Ayşe Yağcı ise, hakkında hiçbir somut delil olmadığını belirtirken, tutuksuz yargılandığı birleşen dosyanın Kobanê Davası’nda tutukluluk devam gerekçesi olarak sunulduğunu ifade etti ve tahliye talebinde bulundu.
Ardından konuşan HDP eski PM üyesi Pervin Oduncu da, mahkeme heyetinin delil üretmeye çalıştığına dikkat çekerken, “Biz siyasal iktidarın cezalandırma istemiyle buradayız. Kimlerin cezalandırılmasına karar verildiğinin farkındayız. Hukuk herkese lazım olacak. Bu nedenle bu adaletsizliğin giderilmesini istiyorum. Mahkeme heyetini tarafsız olmaya davet ediyorum” diye belirtti.
‘Savunmalar size zul geliyor’
Duruşma, verilen aranın ardından avukat beyanlarıyla devam etti. İlk olarak söz alan avukat Cemile Turhallı Balsak, mahkeme heyetinin siyasetçilerin savunmalarını bir gün ile sınırlandırıldığını hatırlatarak, kararın değiştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Balsak, “Bu kararı anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu kadar ağır ithamlarla yargılayacaksınız ama müvekkillerime sadece bir günlük savunma süresi tayin edeceksiniz. Müvekkillerimizle ilgili verdiğiniz bir karar var ve bir an önce bu kararı bir an önce bize tebliğ etmek istiyorsunuz. O yüzden savunmalar size zül geliyor” dedi.
Savunma içeriğine müdahale
Mahkeme heyetinin savunma içeriklerine de müdahale ettiğini ifade eden Balsak, “Siz burada kimi yargılıyorsunuz. Siyasetçileri yargılıyorsunuz. HDP’yi yargılıyorsunuz. Siyasetçilerin savunmaları da HDP’den bağımsız ele alınamaz. Yargı muhalefeti yargılamanın bir aracı haline geldi. Savunma içeriğine müdahale edilmesi kabul edilemez. Eğer bu kadar ciddi ithamlarla yargılıyorsanız bir zahmet dinleyeceksiniz, müsemma göstereceksiniz. 3 Ağustos 2014 yılında DAİŞ’in Şengal’de bulunan Ezîdî’lere yönelik katliam gerçekleştirdi. DAİŞ’in emiri o saldırılardan önce Ezîdî halkının malları ve kadınlarının helal olduğuna dair bir ferman düzenledi. İşte bu DAİŞ, 6-8 Ekim protestolarının müsebbibidir. Böylesine tarihsel bir trajedi var ve bu trajedinin Kobanê’de yaşanma ihtimali var. Bunun önüne geçmek için ise demokratik, barışçıl bir tepki gösterilmiş. Karşılığında gelin görün ki yargılanan taraf birinci derecede mağdurlardan biri olan HDP oldu” diye konuştu.
Keyfi tutukluluk devam kararları
Siyasetçiler hakkında düzenlenen tutukluluk devam gerekçelerine dair değerlendirmelerde bulunan Turhallı Balsak, “Kuvvetli suç şüphesi, delilleri karartma ve kaçma şüphesi olgularının gerekçelendirilmesi gerekiyor ancak sizin gerekçelerinizde hiçbirinin dayanağı anlatılmış değil. Bu bile bu tutukluluğun keyfi olduğunu gösteriyor” diyerek, müvekkillerinin tahliyelerini talep etti.
Daha sonra duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Pervin Oduncu müdafi Zeynep Sedef Özdoğan, söz alarak Oduncu ve diğer siyasetçiler hakkında tahliye talebinde bulundu.
‘Savcı mütalaası yasal değil’
Tanık beyanları arasındaki çelişkilerin defalarca ortaya çıktığını hatırlatan avukat Mahsuni Karaman, mahkeme heyetinden tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunması talebinde bulundu. İddia makamının hazırladığı mütalaanın yasal olmadığını ifade eden Karaman, “Savcı, elde bir şey kalmayınca mahkemenin önüne HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuksuz yargılandığı birleşen dosyalara dair birtakım parçalar koymaya çalışıyor. Bu mütalaa açıkça ‘Demirtaş’ın tahliye olmaması gerekiyor’ düşüncesiyle ortaya çıkmış bir mütalaadır. Bu gayret hukuk dışıdır” diye belirtti.
CMK 211 uyarınca bir kısım tanıkların yeniden beyanlarının alınmasına gerek olmadığına dair verilen mahkeme kararını hatırlatan Karaman, mahkeme heyetinin CMK 211’i yanlış uyguladığını belirterek, iddianame konusu suç tarihlerinden önce ifade veren tanık ifadelerinin esas alınmasına da tepki gösterdi. Karaman, son olarak siyasetçilerin kaçma şüphesi bulunmadığını belirterek tahliyelerini talep etti.
Olmayan açıklamalar suç sayılıyor
Daha sonra konuşan avukat Cenk Yiğiter, müvekkili İsmail Şengül’ün hiçbir basın açıklamasının iddianamede yer almadığını söylerken, buna rağmen iddia makamının tutuklama devam gerekçesi olarak Şengül’ün iddianamede olmayan açıklamalarını gösterdiğini ifade etti. Müvekkili Şengül’ün herhangi bir yasa dışı örgüt ile irtibatı ve iltisakı olmadığını söyleyen Yiğiter, Şengül hakkında kuvvetli suç şüphesinin olmadığını belirterek, tahliye talep etti.
‘Saatlerce konuşsak yetmiyor’
İddia makamı mütalaasına karşı beyanların ve tahliye taleplerinin sürdüğü duruşmada konuşan avukat Çiğdem Kozan, mahkeme başkanının kendisine yönelik sarf ettiği “Uzun konuşuyorsunuz” sözlerine cevap vererek, “Keşke bu kadar hukuksuzluklar yaşanmasa da biz de bu kadar konuşmasak. O kadar çok hukuksuzluk var ki saatlerce konuşsak da yetmiyor” dedi.
Mahkeme AİHM kararlarını tanımıyor’
Mahkeme heyetinin “hukuki durumda bir değişiklik olmadığını” öne sürerek tutuklama devam gerekçeleri ürettiğini söyleyen Kozan, DTK hakkında mütalaada sunulan iddialara karşın AİHM’in DTK hakkında illegal bir örgüt olmadığına dair kararının olduğunu hatırlattı ve mahkeme heyetinin AİHM kararlarını tanımadığını vurguladı.
Tanıkların gizli tanık olma koşullarını hatırlatan Kozan şöyle devam etti: “Biz bu dosyada tanıkların gerekçe sunmadan gizli tanık olma isteği sonucu gizli tanık olarak dinlendiğini gördük. Somut bir gerekçe ise yok. Burada açık tanıklar da dinlendi ancak hiçbir sorun yaşanmadı. Tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun Demir Çelik ile ilgili açık tanık olarak bir ifadesi var ancak sonrasında burada gizli tanık olarak ifade veriyor. Bir tanık kendi keyfine göre bir dosyada açık başka bir dosyada gizli tanık olabilir mi? Bu dosyada gizli tanıkların gizli tanık olma koşulları işte tam bu noktada. Tanıkları bizden kaçırarak dinlemenizin nedeni hasbelkader sorularımıza cevap verirse dosyanıza zarar verme ihtimalidir.”
Tanıklık: Beraatin anahtarı
Tanık Kerem Gökalp’in tüm siyasetçiler hakkında beyanda bulunduğunu aktaran Kozan, “Kendisine siyasetçilerin isimlerini okudunuz ancak kimseyi tanımadığını söyledi. Teşhislerde ise bambaşka şeyler söylemiş. Tanık 225 ise Akat Ata hakkında ‘özel görevlendirilmiş bir kişidir’ demiş. Özel görev nedir? Hiçbir açıklaması yok. Bu tanıkların bu ifadelerden menfaatleri var. Tanık Ovalıoğlu’na nasıl bir menfaat sağlanacak henüz bilmiyoruz ama tanık Gökalp’e sunulan menfaati gördük. Bu dosyada tanıklık yapmak kendileri için beraatin anahtarı” şeklinde ifade etti.
Gizli tanık Mahir’in emniyet aşamasında Akat Ata hakkında ifade vermediğini söyleyen Kozan, “Müvekkilim tanınan bir siyasetçi. Neden savcılık aşamasında kendisi hakkında ifade vermezken, duruşma salonunda veriyor” diye sordu.
Tanık ifadelerinde yine çelişki
Akat Ata hakkında “kadro” diyen Tanık 225’in “bir kadro örgütün ideolojik eğitiminden geçer” sözlerini hatırlatan Kozan, tanık Gül Tanrıverdi’nin ise yargılananların hiçbiri hakkında “eğitim verdi” beyanının bulunmadığını söyledi. Kozan, mahkeme heyetine “225 gizli tanık, Tanrıverdi açık tanık. Hangisinin beyanına güveneceğiz” sorusunu yöneltti.
Mahkeme heyeti, daha sonra ara kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi.
Ayrıntılar geliyor