Kobanê Davası’nda konuşan Meryem Adıbelli’nin avukatı Berdan Acun, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesine uyulmadığını belirterek, ‘Şüpheden iddia güçlenir şeklinde bir yargılama tarzı devam ediyor’ dedi
Sincan Cezaevi Kampüsü’nde 18’i tutsak 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşması görülmeye devam ediyor.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın ilk oturumunda, tutsak siyasetçi Meryem Adıbelli hazır bulundu. Diğer tutsak siyasetçiler mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.
Adıbelli’nin avukatı Berdan Acun, davadaki hukuksuzluklara eğinerek davaya gerekçe gösterilen Kobanê eylemlerinin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dava açıldığını belirtti. Acun, “Bir tweet üzerine kurulu bu iddianame; hiçbir hukuksal altyapısı olmayan bir hal ile bu aşamaya gelmiştir” diye belirtti. Dava konusu tweetin DAİŞ’in gerçekleştirdiği katliamlara karşı demokratik bir tepki amacıyla paylaşıldığını ifade ederek söz konusu paylaşımın herhangi bir şiddet içermediğini vurguladı.
‘Maddi deliller söz konusu değil’
“Bu davadaki amaç siyasal bir tasfiyedir” diyen Acun, “Yargılamada siyasetçilerin adil yargılama hakkı, savunma hakkı, silahların eşitliği ve tabi hâkim ilkesi gibi haklar görmezden gelinmektedir” diye belirtti. Siyasetçilerin savunmalarında lehe talep ettiği delil araştırmalarının tamamının reddedildiğini anımsatan Acun, “Kovuşturma sürecinde resmen aranıp bulunulan gizli tanıklarla dosya yürütülmeye çalışıldı. Somut ve maddi deliller söz konusu değil” dedi.
Acun, “Kuşkudan sanığın yararlanması gerektiği ilkesi, evrensel bir ceza hukuku ilkesidir. Bu yargılama sürecinde; şüpheden iddia güçlenir şeklinde bir yargılama tarzı devam etmektedir. Gerek tutuk değerlendirme kararlarınızda gerek taleplerimize yaklaşımlarınızda bu anlayışı görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Gizli tanık beyanı hukuka aykırı’
Gizli tanıkların dinlenmelerine dair “keyfi” bir tavrın sergilendiğine dikkat çeken Acun, şunları söyledi:
“Savunmanın tanığa sormak istediklerinin iletilmemesi, dosyadan gizli tanık olma koşullarının değerlendirilmediği ve tanıkların mahkemeye getirilmemeleri dosyadaki en büyük hukuki sorunlardan biridir. Gizli tanığın harici bir celsede dinlenilmesi, AİHS’in ilgili maddesine aykırıdır. Bu şekilde edinilecek gizli tanık beyanı hukuka aykırıdır. Bu delillerin dosyadan çıkarılması ve esas alınmaması kanaatindeyiz. Tanık Koruma Kanunu’nun 1’inci maddesinde ‘Ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişiler hakkında tanık koruma tedbirleri uygulanır’ denilmektedir. Ceza mahkemesinde önemli yer tutan tanıklık fiilin fail tarafından işlenip işlenmediği konusundaki kanıtlardan bir tanesidir. Tanıkların sanığın ceza görmesinden veya beraat etmesinden herhangi bir yarar görüp görmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir.”
Gizli tanık beyanlarının tek başına mahkumiyete gerekçe olamayacağına vurgu yapan Acun, bu konuda Yargıtay’ın verdiği kararlara işaret etti. Acun, AYM’nin verdiği bir kararda “olayın tek tanığı varsa ve hüküm tanık beyanına göre kurulacaksa tanık huzurda dinlenmeli” ifadesine vurgu yaparak, sanığın tanığa soru sorabilmesi, onunla yüzleşebilmesinin adil bir yargılama için zorunlu olduğunu kaydetti.
Acun’un beyanlarının ardından duruşmaya ara verildi.
HABER MERKEZİ