Kobanê protestolarında polis kurşunu ya da HÜDA-PAR’lılar tarafından öldürülenleri tek tek sıralayan Avukat Özgür Erol, buna rağmen ölümlerden HDP’lilerin sorumlu tutulduğunu belirtti
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası, verilen öğle arası ardından Ayla Akat Ata’nın Avukatı Özgür Erol’un beyanları ile kaldığı yerden devam etti.
Sêrt’in Kurtalan ilçesinde öldürülen Necmettin Çelik, Mehdi Erdoğan, ve Yusuf Çelik’in öldürülme biçimine değinen Erol, dosyada görgü tanıklarına rağmen bu ölümlerden de HDP’lilerin sorumlu tutulduğunu kaydetti.
Öldürülen üç kişiye dair iddianame ekinde çok sayıda evrak olduğunu ve en az 27 şüpheli ismi olduğunu, bunun büyük bir bölümünün kurucu aile bireyleri olduğunu dile getiren Erol, “Gösteriler başladığında göstericilerin bir kısmının belediye araçlarını yola çektiğine dair iddialar var. Daha sonra belediye başkanının yakınları silahlarla ilçeye geliyorlar. Bu ana kadar silahla çatışma yaşanmamış. Bunların açtığı ateş ile birlikte hareketle başlıyor. Bunlar gelip ateş açana kadar polis ateş açmıyor. Oradaki polisler su sıkıyorlar. Kalabalığın üstüne TOMA sürüyorlar. Bunlar bir anda silahlarla işin içine girince bir dalgalama yaşanıyor. Bunları bu kişiler arasında yer alan Sedat Karatay ve Haşim Karatay anlatıyor” dedi.
‘Ölümlerden sorumlu silahlı grup’
Daha sonra belediyeye vali, alay komutanı ve belediye başkanının geldiğini ve toplantı yaptığını dile getiren Erol, “Bunlar daha sonra ev ve işyerlerine dönük saldırılarda bulunduğuna dair iddialar var. Bütün ölüm olayları bundan sonra başlıyor. Bu kurucu ekipte bir sürü silah var. Evlerine yapılan baskınlarda çok sayıda silah da ele geçiriliyor. Tek silahlı gruplar bunlar. Cüneyt Yılmaz adında birini yaralıyorlar. Bununla birlikte bir grup, hastaneye doğru yürüyüşe geçiyor. Bunu gören korucular, kalabalığa ateş açıyor. Burada 3 kişi ölüyor. Yaralıların ifadeleri de dosyada var. Savcı çok kapsamlı bir araştırma yapmış. Bu kişiler hakkında, ‘Kasten öldürme’, ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ iddialarını öne sürüyor, iddianame hazırlıyor. Dosya Cumhuriyet Başsavcılığı’na gidiyor. Ne oluyorsa bundan sonra oluyor. Dosya Ankara’ya gönderiliyor. Şüpheliler ‘meşru müdafa hakkı’ kapsamında beraat ediyor” bilgisini paylaştı.
‘3 kişi öldü, hiç kimse ceza almadı’
Avukat Erol, bu sırada yaralanan Cihan Ecer’in kendisini yaralayan Fevzi Karatay’ın olduğunu paylaştığını ancak bu dosyaya müşteki olarak konulduğuna dikkat çekti. Yaralanan Mehmet Şimşek’in de beyanlarına dikkat çeken Erol, Karatay’ın ailesinden pek çok isim verdiğini ancak buna rağmen Şimşek’in de bu dosyaya müşteki olarak konulduğunu ifade etti. Cüneyt Yılmaz’ın vuran kişilere dair beyanlara dikkat çeken Erol, buna rağmen hiç birinin cezalandırılmadığını kaydetti. Erol, “Olayın gerçek mağdurlarının anlatımları bu iken iddianamede ne var ona bakalım. İddianamede Karatay ailesinden pek çok kişinin ismi var. Hem bir kentin ortasında 3 kişiyi öldüreceksiniz hem bundan başkaları sorumlu tutulacak hem de mallarına zarar vermekten başkaları sorumlu tutulacak. Gerçek bu” ifadelerini kullandı.
Hem katil hem mağdur
Erol, “İnsan öldürmek için fırsat kollayanlar bu dosyayı hazırlayanlar tarafından bu dosyada müşteki yapıldı. Hem öldürecekler hem de bu dosyada şikayetçi olacaklar. Bu olaylar ile ilgili dava bitmiş. Büyük ihtimale karar kesinleşmiştir. Biz bu olaylara ilişkin görüntülerin bu dosyaya getirilmesini istiyoruz” dedi.
Tecride tepkiler dosyada suç olarak yer aldı
Müvekkilinin ve diğer siyasetçilerin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecride tepki gösterdiklerini ve kaldırılması yönünde açıklamalar yaptığını paylaşan Erol, tüm bu konuşma ve açıklamaların iddianame ve mütalaada suçlama konusu olarak yer aldığını dile getirdi. Mütalaada en az 517 kez tecrit kavramının geçtiğini dile getiren Erol, tecridin “sözde tecrit” kavramı yer aldığını kaydetti. Erol, “İddia makamının bu tabirlerden şunu anlıyorum; İmralı’da Sayın Öcalan’ın hükmün eleştiri konusu haline getirildiğini düşünüyor. Burada eleştiri konusu yapılan şey, tutulduğu infaz koşullarıdır. Ben de Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yaptım ve görüşme de yaptım. Oradaki şartlara fazlası ile hakimim. Sayın Öcalan yıllarca tek başına tutuldu. Bir avukat olarak Sincan’a gittiğimde kimliğimi çıkarıp herhangi bir tutuklu ve hükümlü ile görüşebilirim. Ancak bu durum İmralı’da hiçbir zaman olmadı. Sürekli farklı bahaneler ile bu durum engellendi” diye belirtti.
Gaz fişeği ile öldürüldü HDP’liler suçlanıyor
Protestoların sürdüğü sırada İstanbul’da yaşamını yitiren Serhat Savaş’a dair olay üzerinde de duran Erol, bu olay nedeniyle de HDP’li müvekkillerinin suçlandığını dile getirdi. Savaş’ın 7 Ekim’de Sultangazi’de kolluk kuvvetlerinin gaz fişeği ile yaralandığı ve 7 ay boyunca yoğun bakımda kaldığını dile getiren Erol, Savaş’ın bu sırada 15 yaşında olduğunu kaydetti. Dosyada tahkikat evrakının, olay yeri inceleme, görgü tanık ifadesi, şüpheli tespiti ve pek çok hususun yer almadığını altını çizen Erol, olayın “faili meçhul” bırakıldığını belirtti. Erol, mahkemenin Savaş’a dair dosyanın getirilmesine yönünde karar verdiğin ancak dosyanın gelmediğini tekrardan aynı bağlamda karar oluşturulmasını istedi.
Tanığın ifadesi dosyada yok
İstanbul Esenyurt’ta öldürülen Mert Değirmenci’ye değinen Erol, Değirmenci’nin 18 yaşında olduğuna vurgu yaptı. Bu sırada orada bulunan tanık Fırat Değirmenci’nin ifadelerine değinen Erol, bir grubun saldırısına uğradıklarını anlatığını kaydetti. Ancak buna rağmen iddianame ve mütalaada soruşturmaya dair bilginin yer almadığını dile getiren Erol, bu dosyada da olay yeri inceleme ve diğer tahkikat işlemlerinin yer almadığını belirtti. Erol, Esenyurt olayları ile ilgili 4 sayfalık tahkikat evrakı hazırlandığını ve Değirmenci’nin bu evrakın sadece bir cümlesinde yer aldığının altını çizdi. Erol, şu şekilde konuştu: “Bir insan ölmüş ancak kimse niçin öldüğünü sorgulamıyor. Ortada silah var, ateş var. Ancak evrakta yok. Eğer ölen taraftan silah kullanan olsaydı her şey dosyaya girerdi, birçok suçlu bulunurdu. Bu şekilde ölen bir insanın ölümünden HDP’liler sorumlu tutuluyor. Biz maktullerin hakkını savunuyoruz ancak onların ölümlerinden aynı zamanda sorumlu tutuluyoruz.”
Olayla ilgisi olmayan HDP’liler yargılanıyor
Sultanbeyli’de ölen Serdar Aslan’a olayına da açıklık getiren Erol, Serdar Aslan’ın da içinde bulunduğu bir grubun protesto yapan gruba saldırdığını ve bu sırada kişinin kendi arkadaşları tarafından öldürüldüğünü ifade etti. Buna dair polis görüntü tutanakları ve tanık beyanları olduğunu dile getiren Erol, bu olay nedeniyle Recep Aslan’ın tutuklandığı ve ceza aldığını paylaşan Erol, “Bu olay nedeniyle HDP’lileri ‘Kasten öldürmekten’ suçluyor. Aslan, ‘kasten öldürmekten’ 10 yıl ceza aldı. Şu anda 10 kere dışarı çıkmıştır. Bu af, infaz düzenlemeler ile en az 10 defa dışarı çıkmıştır. Ancak olay ile ilgisi olmayan müvekkillerimiz yargılanıyor” diyerek, tepki gösterdi.
Kale’nin nerede ve ne şekilde öldüğü hala bilinmiyor
Protestolar sırasında öldürülen pek çok kişinin faillerinin hala bulunamadığını ve soruşturmalarının hala açık olduğunu dile getiren Erol, Amed’de öldürülen Süleyman Kale’ye işaret etti. Kale’nin nerede ve ne şekilde öldüğüne dair bilginin yer almadığını ifade eden Erol, o dönemde çıkan haberlere işaret etti ve bu haberlere göre Kale’nin Hizbullahlar tarafından öldürüldüğünü yazdığı söyledi. Kale’nin duruşmada dinlendiğini dile getiren Erol, babanın, “HDP’liler ile ne alakası var?” diye tepki gösterdiğini kaydetti. Erol, bunun üzerine babanın sözlerinin kesildiğini ve SEGBİS bağlantısına son verildiğini ifade etti. Kale’ye dair Diyarbakır Başsavcılığı’na daha önce yazı yazılması kararı verildiğini ancak bir bilgi gelip gelmediğini bilmediklerini belirten Erol, tekrardan yazı yazılmasını istedi.
Fırına ekmek almaya gittiği sırada öldürülen Mahmut Enes’in ölümüne değinen Erol, Enes’in “uzak atış” ile katledildiğini kaydetti. İddianamede aile bireylerinin ifadelerinin iddianamede yer aldığını ancak görgü tanığı Gülbahar İlkkaya’nın beyanlarının iddianamede yer verilmediğini kaydetti. İlkaya’nın beyanlarının iddianamenin “ek dosya” bölümünde bulunduğu paylaştı. Erol, İlkkaya’nın tanıklığı yanı sıra başkaca kişilerin de tanıklığının iddianamede yer almadığını söyleyerek, Enes’in olayına ilişkin varsa soruşturma ve kovuşturmaların dosyaya gönderilmesini istedi.
300 klasör dosya
Bu bilgileri en az 300 klasörlük dosyayı tarayarak, elde ettiklerini paylaşan Erol, 6 kişiye ilişkin bilgiyi ise tam toplayamadıklarını önümüzdeki aşamalarda 6 kişiye ilişkin bilgileri de duruşmalarda anlatacaklarını kaydetti. Mêrdîn’in Kerboran ilçesinde katledilen Bilal Gezer ve Sinan Toprak’ın olayına değindi. Erol, Toprak’ın öldürüldüğü yerdeki görüntülerin kaybolduğunu söyledi. Erol, her iki kişinin de HÜDA-PAR’lılar tarafından katledildiğini söyledi. Görgü tanığı Şükrü Doğan’ın beyanlarının iddianamede yer almadığını dile getiren Erol, Doğan’ın üç el keleş sesi duyduğuna dair beyanını olduğunu kaydetti. Erol, Doğan’ın ayrıca Toprak’ın vurulduğunu gördüğüne dair beyanda da bulunduğunu söyledi.
Savunmasının kesilmesine tepki gösterdi
Erol, kesintisiz bir şekilde duruşmaların devam etmesi nedeniyle sağlıklı savunma yapamadıklarını belirtti. Erol, duruşmalara Pazartesiye kadar ara verilmesini talep etti. Mahkeme, dün savunmasını yarıda kestiği Çiğdem Kozan’ın beyanlarını sürdürmeye dair talebinin olması durumunda söz verebileceğini belirterek, duruşmaya 15 dakika ara verdi. Aranın ardından duruşma salonuna gelen Avukat Kozan, dün akşam beyanlarının yarında kesilmesine tepki gösterdi. Kozan, savunmasına dair yaptığı hazırladığı notların yanında bulunmadığını ve bu nedenle sağlıklı bir şekilde savunmasına devam edemediğini kaydetti.
Kozan’ın beyanları ardından ara karar oluşturan mahkeme, Av. Erol’un duruşmaya ara verilmesi yönündeki talebini reddetti. Mahkeme, Ata’nın ve avukatının diğer taleplerini ise daha sonra değerlendirmeye karar verdi.
Mahkeme duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verdi.
Kaynak: MA