Kobanê davasının 8’inci duruşmasında söz alan Sebahat Tuncel, mahkeme heyetinin savunmaları dikkate almadığını belirterek ‘AKP ve MHP’yi müşteki olarak kabul ettiniz’ dedi. Demirtaş ise Kürtçe savunmasında ‘mütalaayı reddediyorum’ dedi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 18’inci duruşma periyodu, 8’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor.
Bir soykırım operasyonu var
Duruşmada ilk olarak söz alan Kürt siyasetçi, Ayşe Yağcı bu davanın açılma sebebinin 6-8 Ekim Kobanê olaylarının olduğunu söyleyerek, dosyaya 6 yıl sonra eklendiğini kaydetti.
Ardından söz alan eski DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de, 4 Kasım HDP’ye dönük siyasi darbenin yıl dönümü olduğunu anımsatarak, “Adliyede dayanışmadan gözaltına alınarak ‘dayanışmadan’ tutuklandım. Hep dayanışmadan yargılanıyoruz, Diyarbakır’da bombalar patlamış, insanlar yaşamını yitirmişti. Bu bir siyasi darbe, Türkiye siyasi darbelerle çok karşılaştı ki DEP’liler yaka paça tutuklanmıştı. Bu Kürtlerin kaderi değil, belediyelerimize kayyım atandı, onbinlerce siyasetçimiz yargılanıyor. Türkiye’de, Kürt siyasetine hukuk eliyle başlatılan bir soykırım operasyonu var” dedi.
Buradan çete düzeni çıkar’
“Yaptığımız bütün açıklamalar suç unsuru olarak sayıyor. Ama başka bir parti yaptığında ‘anayasal hak’ Kürtler yapınca terörle mücadele konusu” diyen Tuncel, ” İki yasa var; birinci darbe yasası ikinci yasa Kürtlere karşı terörle mücadele yasası” dedi.
Cezaevi müdürünün “mahkemeye gidiyorlar görüntülü telefon görüşmesi hakkını vermiyoruz” dediğini aktaran Tuncel, “Toplumun bu kadar sorunu varken, insanlar açlıkla karşı karşıya kalırken, Amasra’da 41 işçi önlemler alınmadığı için katledildi. Kişisel sorunları konuşsam mı konuşsam mı düşünüyorsun. Ama Kürtlere ayrı bir yasa uygulanıyor. Şebnem Korur Fincancı tutuklandı, ‘kimyasal silah kullanmış olabilir, araştırılsın’ dedi. Bunun karşısında bağırmak, çağırmakla olmaz. Bağımsız heyetler incelesin ama yok. Kimyasal silah kullanmak savaş suçudur, özgürlükler ortadan kaldırılmış durumda. İktidar ortakları bu ülkenin vatanseveri diğerleri ‘terörist’. Buradan hukuk çıkmaz buradan çete düzeni çıkar” sözlerini kullandı.
Hani somut delilleriniz
Mahkeme heyetinin güven vermediğine dikkat çeken Tuncel, mahkeme heyetine, “Aslında siz iddianameyi okudunuz mu” diye sordu. Tuncel, “Biz 6-8 Ekim olaylarından yargılanmıyor muyuz. Ama ne savcının iddianamesinde, ne tutuklama gerekçesinde göremiyoruz onu. Azmettirme mi? O zaman bunu yazacaksınız. Kime söylemişim, kime yaptırmışım. Azmettirme olayı yok çöktü, mükerrer bir yargılama. Ama siz algı yaratmak istiyorsunuz, iddianameyi okuduysanız hakkımda somut bir delil getirin” dedi.
‘Siz bizi zaten anlamıyorsunuz’
Tuncel, mahkeme heyetine, “Zaten sizin bizi anlamamanız gibi bir durumunuz var” diyerek, “Bizi nasıl bir zihniyet ile yargıladığınızı söylüyoruz. Bizi cezalandırılmanız mantığından çıkarsanız anlayacaksınız. Bizi cezalandırmak mı istiyorsunuz verin cezaları. Ama bu adil yargılanma olmaz. Hukuk mekanizmasını ne hale getirdiniz onu anlatıyorum size. Dinliyorsunuz ama anlıyor musunuz? Kadın özgürlük çalışmalarımızı yargılama konusu yapıyorsunuz. Demokratik hukuk düzeni içerisinde hak olan şeyleri dosyada suç teşkil ediyor. Bunlar alakalı mı alakasız mı? HDP olduğu için bunları AKP’ye MHP’ye yapın da görelim. Onlar kadro kelimesini kullandığında sorun olmuyor HDP yaptığında sorun oluyor” dedi.
“AKP ve MHP’yi müşteki olarak kabul ettiniz” diyen Tuncel, “Devlet Kürtlere karşı dizilmiş, bütün bunlar karşımızda müşteki. Madem savunmamız dikkate alınmıyor bizden neden savunma alıyorsunuz. Savunmamızın hangi çerçevede olduğunu belirleyeceksiniz biz neden savunma yapalım. Milyonları hapsedemezsiniz” dedi.
Demirtaş’tan Kürtçe savunma
Mahkeme verilen aranın ardından Kürt siyasetçilerden Meryem Adıbelli’nin savunmaları ile devam etti. Ardından söz alan Avukat Mustafa Ali Kemal, siyasetçileri aşağıya indiren bir polisin tehditlerde bulunduğunu belirterek, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürtçe beyanlarda bulundu. Avukatlara dönük polis saldırısını kınayan Demirtaş şöyle konuştu:
“Bu davanın hiçbir şekilde hukukla alakası yok. Hazırlanan mütalaa gerçek değil, çünkü gerçekler ters yüz edildi, bu dava ve mahkeme siyasi olduğundan kaynaklı bu duruşmadaki tavrımızda siyasidir. Bu tavrımızı devam ettireceğiz. Bu davanın amacı, siyasi olduğundan dolayı HDP’yi suçlu göstermek ve siyaset dışına çıkarmak istiyorlar. AKP ve MHP, bu davayla seçimlerde yeniden kazanılmasını istiyorlar.”
‘HDP’li girdik HDP’li çıkacağız’
“Bizi yüz binlerce yıl hapis cezasıyla tehdit etseniz de, ömür boyu hapiste tutsanız da, biz buraya HDP’li olarak girdik, HDP’li olarak çıkacağız. Hepimiz haksız ve suçsuz yere, açık bir kumpas neticesinde cezaevinde tutuluyoruz. Halkımız birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuzu bilsin.
Fikirlerimizi, ilkelerimizi kimse bizden alamadı, bundan sonra da kimse alamayacak. Bu kararlılığımızı sağlayan en temel nedenlerden biri de dünyanın dört bir yanındaki halkımızın, sürekli artan kararlı desteğidir. Bugüne kadar halka, halkın değerlerine, mücadelesine uygun şekilde hareket etmeye çalıştık, bundan sonra da aynı şekilde olacak. Mütalaayı bu gerekçelerle reddediyor, kabul etmiyorum. Tüm rehine arkadaşlarım açısından tutukluluk hali ağır bir ihlale dönüşmüşken, heyetinizin savunma hakkımıza bir iki günlük sınırlama getirmesini de kabul etmiyorum. Savunma sırası gelen ve hazır olan arkadaşlarımızın savunmaları bittikten sonra, en sonda savunma yapacağım. Tüm arkadaşlarımın tahliyesine karar verilmesini talep ediyor, herkese bir kez daha selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum.”
Mahkemede Kürt siyasetçilerin savunması şöyle;
Kışanak: AİHM kararına karşı bunu yaptılar
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak: “Bu davanın 7-8 Ekim olaylarıyla ilgili alakası yoktur, sizin de bu dava dosyada okunduğunuz kararlar gibi bizlerin azmettirici olarak isimlerimiz geçmiyor. Siyasi iktidar AİHM kararına karşı bunu tertiplediler. Bu siyasi darbe, hukukun ayaklar altına alınan yargılama sürecinde kamuoyu nezdinde mahkum olmuştur. Türkiye’nin tarihine kara bir leke olarak geçecektir. JİTEM’in cinayetleri nasıl işlediğini, kumpasların kurulduğunu, faili meçhul cinayetlerini azda olsa görebilmiştik. Çok demokrasi aşığı AKP hükümetinin marifetiyle zaman aşımına uğratılan Kürt halkının çınarı Apê Musa’nın nasıl katledildiği o raporlarda ortaya çıkmıştı.
Dimdik ayaktayım
Demokrasiye çok aşık olan bu iktidar açığa çıkan gerçeklerin üstünü örten bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir gün olsun bunlar karşısında ‘ah demedik’ bu darbeyi yapanlara, ‘ah demedik demeyeceğiz’ 6 yıldır onurumuzla yatıyoruz, gerekirse 60 yılda yatarız. Onurumuz için yaşıyoruz, bizi buraya koyanlara dert olsun.
Özgürlüğümüzü elimizden almış olabilirsiniz, yakınlarımızla vedalaşma hakkımızı elimizden alabilirsiniz ama direncimizi asla. Esaret sürecinde, 6 yakınımı kaybettim, bu vahşetle bu zulümle mücadele ederek ayakta olunur. Ben dimdik ayaktayım, mücadele edeceğim, bu kumpası kuranlara dert olsun.”
Yüksekdağ: Ders olarak verilecek
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ: Bu hukuksuzlukların, zorbalığın sona ermesi için mücadele ettik. Çok köklü bir gelenekten gelen mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu yol mahkeme salonlarından da gelip geçiyor. Geriye sizin bu zamana kadar uyguladığınız hukuksuzluklar kalacak, Kobanê davasında uygulanan zulüm kalacak. Türkiye tarihinde ders olsun diye gösterilecek. 4 Kasım darbesinde bu görüntüleri yeniden görmek istemezdik. Ama yaşadıklarımız hiç de geçmişte kalmış şeyler değil. Evlerimizin kapıları kırılarak, seçilmişlere kelepçe takılarak nasıl rehin alındıysak, bugün mahkeme salonlarında da aynı şeye maruz kaldık. SEGBİS odalarında bize bu manzarayı izletenler, 4 Kasım darbesi ile karşı karşıya bırakıyor bizi.
Kaçırılarak rehin alındık
6 yıl önce bir siyasi darbe gerçekleştirdi, halkın belediyelerine kayyım atandı, o yetmedi bir kere daha kazandık, bir kere daha kayyım atandı. 6 yıl önce seçilmiş milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, evlerimizden, görev alanlarımızdan kaçırıldık ve rehin alındık. Siyasi darbenin hesabını vermemek için siyasi iktidar elinden gelen her şeyi yaptı. Yargıyı hesap vermemek için kullandı. Yargıyı bize karşı bir silah olarak kullandı. Türkiye tarihinde bu kadar yargıyı dizayn edilmiş bir dönem yoktur. Kurumsallık dönemlerde böyle bir yargı pratiği ile karşı karşıya kalmazdınız. En katı faşizmin hakim olduğu dönemlerde, yargıyı bu kadar silaha dönüştüren bir durum yok. AKP ve MHP hükümdarlığını ilan edip kazık çaktığını sanana kadar. Halkın iradesine karşı yaptıklarının hesabını vermemek için yargıya darbe yaptılar. Her yeri darbeci zihniyetle kuşatılmış, bunu iktidarlarını taşımak için yaptılar ama kendi darbeciliklerinin konuşulmaması için yaptılar.”
Duruşma beyanlarla devam ediyor.
ANKARA