Kobanê Davası’nda tutsak siyasetçi Bülent Parmaksız, ‘devleti bölme’ suçu olan 302 ile ile yargılandıklarını hatırlatarak, ‘Asıl bölücüler Kürtleri görmezden gelenler ve Türkiye’yi emperyalizm için müdahale edilebilir bir konuma getirdikleri için ülkeyi yönetenler bölücüdür’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutsak olmak üzere 108 siyasetçinin 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle yargılandığı Kobanê Davası’nın 39’uncu duruşmasının birinci oturumu verilen aranın ardından siyasetçi Bülent Parmaksız’ın savunmaları ile devam etti.
Sincan Kapalı Cezaevi’nde bulunan duruşma salonu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya tutuklu siyasetçilerden Alp Altınörs, Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, Ayşe Yağcı, Ayla Akat, Pervin Oduncu, İsmail Şengül, Zeynep Karaman, Sabahat Tuncel duruşma salonunda hazır bulunurken, Dilek Yağlı ise tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu’ndan Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Kimin bölücü olduğunu gördük
Parmaksız verilen öğlen arasından sonra savunmalarına devam etti. Mahkemeye heyetine “Siz bizi Türkiye devletini bölmekle yani 302 ile suçluyorsunuz ama ben de sizi suçluyorum” diyerek devamında şunları söyledi: “Eğer sorun bölücü olmak ise ki bizlere ‘bölücü’ diyorsunuz; eğer bir bölücü varsa o da devlettir. Türkiye devletinin idarecileri bölücüdür. Kürtleri sürekli görmezden gelerek, sıkıştırarak ve Türkiye’yi emperyalizm için müdahale edilebilir bir konuma getirdikleri için ülkeyi yönetenler bölücüdür. Ben de onları bölücülükle suçluyorum. Türkiye’nin derin çelişkileri, derin yarılmaları var. 100 yılın bilançosunu anlatacağım. Kim ülkeyi yönetiyorsa suçlu onlardır. Kürtler zaten ‘Bölünmeyeceğiz’ diyor. Bu memleketi bölmek isteyenler, devletin idarecileridir. Dolayısı ile konuştuğum her şey sizin mütalaada yer verdiğiniz 302’ye birer cevaptır. Ben İstiklal madalyası olan bir dedenin torunuyum. Kimse bizimle Türkçülük yarışmasına girişmesin. Bakın Türkiye giderek bölünmeye doğru gidiyor. ‘Haritalar değişecek’ lafını boşuna yapmıyorlar. Türkiye’nin bölünmesi, boğazlaşmaların yaşanması yöneticilerin umurunda değil. Eğer Allah katında bir adalet mekanizması olsa, yönetenler bir yanda biz bir yanda olsak ve o terazi tartsaydı, kimin bölücü olduğunu görürdük”
Kürtlerle barışarak yola devam edilmeli
NATO’nun yeni dönemde Türkiye’ye biçtiği rol de Türkiye’nin Kürtler ile birlikte mi yoksa Kürtler siz mi yola devam edeceğini sorarak devam eden Parmaksız, Kürtler ile barışarak yola devam etmenin Türkiye’nin yararına olacağını söyledi. Türkiye’nin tersi yönde bir yol haritası ile yola devam etmesi sonucunda Türkiye’nin bölüneceğine dikkat çeken Parmaksız, “Yönetenler eğer Kürtler ile devam etmezlerse, durum daha da sertleşecek. ABD’nin tercihi Türkiye’nin Kürtlerle barışması ve ittifak halinde olması yönündedir. Dikkat ederseniz, her dış savaş bir iç savaştır aynı zamanda. Eğer Türkiye Kürtler olmadan yürümeye karar verdiyse, ayrılık ve bölünme o zaman olacaktır. Diyarbakır tutmak istiyorsanız Musul’u tutmak zorundasınız. Eğer Musul’u tutmak istiyorsanız Diyarbakır’ı tutmak zorundasınız. Devlet aklı şu an akıl dışı davranıyor. Akılcı olan, Kürtler ile hareket etmeniz. Manevi boyut ise zaten, bin yıllık bir ilişki var. Bu da Kürtlerle eşit adaletli ilişki gerektirir” diye konuştu.
ANKARA