Kurdistan’ın dört parçasından kadının katılımıyla Hollanda’da KNK’nin 21’inci Kongresi başladı, kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ sloganı ile Kürt halkına devrimi sahiplenme çağrısı yaptı
İran’da Jîna Emînî’nin katledilmesi sonrası başlayan “jin jiyan azadi” sloganıyla devam eden eylemler dünya kadınlarına ilham olmaya devam ediyor. Kurdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) 21’inci Kongresi, Kurdistani kurum ve partilerin katılımı ile Hollanda’da gerçekleştirdiği kongre ikinci gününde “jin jiyan azadi” sloganıyla başladı.
Kongrede Demokratik Birlik Partisi (PYD) adına konuşan Asya Abdullah, Kürt Kadın Hareketi adına Selma Irmak, YNK temsilcisi, şair ve yazar Dimen Sohrabi ve Güney Kurdistan Azadî Hareketi Eşbaşkanı Tara Husen söz aldı. Kadınlar, Kürt halkına yönelik saldırıların en üst perdede yaşandığını ve buna karşı da Kürt kadınların öncülüğünde bir direniş yaşandığı belirterek, bütün toplumu “Jin jiyan azadî” sloganı etrafında direnişe çağırdı.
Deklarasyon yayınlandı
Kapsamlı değerlendirmelerin yapıldığı kongrede tecrit ve Türkiye’nin saldırılarına dikkat çeken bir deklarasyon yayınlandı.
“Rojava Kudistanı yine Türk devletinin saldırılarıyla karşı karşıya” denilen deklarasyonda, “İki haftadır havadan ve karadan Kurdistan halklarına bomba yağdıran Türk devleti, hedeflerinde bir adım daha ileri giderek ‘Binxetê’ olarak isimlendirdiğimiz Rojava Kurdistan’ının tamamına göz dikmiş durumda” denildi.
Yasaklı silahlar kullanılıyor
Federe Kurdistan Bölgesi saldırılarına da değinilen açıklamada, “14 Nisan’dan bu yana da Metîna, Zap ve Avaşîn bölgelerinde kapsamlı operasyonlar yürütülüyor. Bu operasyonlarda dünyanın gözü önünde başta kimyasal silahlar olmak üzere her türlü yasaklı silahlara başvuruluyor. Gayesi Kürt ve Kurdistan’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak olan Türk devleti, bu kirli niyetini artık saklama gereği bile duymuyor, bunu yüksek sesle dile getirerek hayata geçiriyor” denildi.
Erdoğan seçimi savaşta görüyor
“Erdoğan ve cephesi Türkiye’nin tamamını zindana çevirmiş durumda. Savaş harcamalarından ve yolsuzluklardan dolayı Türk devleti büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya. Erdoğan ve ortağı Bahçeli, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu olağanüstü ortamın üstesinden gelmek, ekonomik krizi toplumdan gizlemek ve kurdukları rejime yönelik tepkileri bertaraf etmek için çözümü savaşta görüyor” denilen deklarasyonda, “Diğer taraftan İstanbul’da patlayan bomba, 2023 seçimlerinin de ilk kampanyasıydı. Bütün kamuoyu araştırmaları ve anketler; olağan şartlarda yapılacak bir seçimi Erdoğan ve ortaklarının kaybettiğini gösteriyor” denildi.
İran’da devrim kaçınılmaz
Kadınlara yönelik saldırılara da değinilen deklarasyonda, “Kürt kadını Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra Doğu Kurdistan’daki halkımızın öncülüğünde İran’ın tamamında başlayan serhildanlar 2,5 aydır devam etmekte. Rejim elindeki bütün imkan ve gücüyle vahşice göstericilere saldırıyor ve şu ana kadar yüzlerce kişi katledildi, binlercesi yaralandı, on binlercesi de tutuklandı. Fakat rejim ne yaparsa yapsın artık halkın önüne geçemiyor. Rejimin varlığını bu şekilde sürdüremeyeceği aşikar ve artık İran’da değişim ve devrim kaçınılmaz” denildi.
Kürtler olarak ortaklaşmamız lazım
Özellikle Rojhilat kentlerinde Kürtlere yönelik saldırıların arttığı vurgulanan deklarasyonda, “Bu konuda aynı hedefleri güden İran ve Türkiye işbirliği içinde ve koordineli çalışıyor. Zira en büyük gayeleri Kurdistan’ın bütün kazanımlarını ortadan kaldırmak. Aynı şekilde Irak’ta da belirsizlik hakim ve bu durum Kurdistan’ın statüsü üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor. Birçok yabancı gücün cirit attığı Irak’ta kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Seçimlerden bir yıl sonra ancak cumhurbaşkanı seçildi ve bir hükümet kurulabildi. Fakat gidişatın nasıl olacağı muamma. Maalesef bu belirsiz durumda Kürt güçleri dağınık ve tek ses değiller. Irak’ta yeni bir anayasanın tartışıldığı bu süreçte şayet bizler Kürt güçleri olarak ortaklaşmazsak elde ettiğimiz federal statü ve diğer kazanımları kaybedebiliriz” denildi.
Ulusal duruş olmalı
Kürtler arası birliğe vurgu yapılan deklarasyonda, “Tüm bunlara karşı şayet daha iyi örgütlenir ve birliğimizi daha da güçlendirirsek Kurdistan’ın statüsünü daha da kalıcı hale getirebiliriz. Bunun için bütün parti, örgüt, kurum, kuruluş ve dört parça ile dünyanın her yerinde yaşayan halkımız birliğini daha güçlü hale getirmeli, çok daha güçlü bir ulusal duruşa sahip olmalı” denildi.
Halklara çağrı
Deklarasyonda son olarak alınan kararlara da yer verilerek Kurdistan halklarına çağrıda bulunuldu. Türkiye’nin saldırılarına tepkilerin yetersiz odluğu vurgulanan deklarasyonda, “Bu saldırılar karşısında uluslararası kuruluşlar ile muhatap olan güçlerin gösterdiği tepkiyi yetersiz buluyor ve eleştiriyoruz, onların bu tutumları kabul edilemez. Türk devletinin saldırıları karşısında daha güçlü bir tutum almaları için çağrıda bulunuyoruz” denildi.
Uluslararası kurumların sessizliği kabul edilemez
“Yasaklı silahların kullanımı karşısında Birleşmiş Milletler, OPCW, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve küresel güçlerin sessizliği kabul edilemez. Bu silahlar kullanılarak insanlığa karşı suç işleniyor. Bu kuruluşları ve güçlere sorumluluklarını hatırlatıyor ve acilen göreve çağırıyoruz” denilen deklarasyonda, son olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit vurgu yapıldı.
Katılım çağrısı
Deklarasyonda, “Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış olarak devam eden tecridi kabul etmeyerek buna karşı tavır alarak Türk devletini kınıyoruz. Aynı biçimde CPT ile Avrupa Konseyi’nin sessizliği kabul edilmez ve bu kurumları da sorumluluklarını hatırlatarak acilen harekete geçmeye çağırıyoruz” denilerek , “Ayrıca Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için başlatılan kampanyayı destekliyor ve bütün Kürdistanlılar ile Kürt halkının dostlarına bu kampanya katılmaya ve bu kampanyayı güçlendirmeye çağırıyoruz” denildi.
HABER MERKEZİ