Klasiklerin, Kürtçenin gelişimine ve dilin standardizasyonuna katkısının yanı sıra ilk defa Kürt çocuklarının da kendi anadillerinde dünyanın en iyi ve büyüleyici hikâyelerini okuma şansını yakalayacağını düşünmek bile heyecan verici
Hüseyin Kalkan
Çocukları için Kürtçe kitap meselesi uzun zamandan beri Kürtlerin, Kürt ailelerini ve Kürtçe öğretmenlerin gündeminde. Bu arada bazı yayınevleri hiçte küçümsenmeyecek bir çabaya girişti ve bazı kitapları Kürtçeye çevrilip yayınlandı. Bunlardan biri Aram yayınevi, ‘100 KLASÎKÊN ZAROKAN’ Serisi isimli bir seri başlattı ve bu kapsamda 19 kitap çevirip yayınladı. Aram yayınevi bu kitaplarla ilgili ve genel olarak çocuk kitapları ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Bu dosya serimiz devam edecek ve Kürtçe çocuk kitapları yayınlayan yayınevlerinin editörleri ile konuşacağız ve yayınladıkları kitapları tanıtacağız. Bu seri bir başlangıç olacak bundan sonra çıkan her yeni Kürtçe çocuk kitabını elimizden geldiği kadar tanıtacağız. Bu kapsamda Aram Yayınevinin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Çocuk kitaplarını yayınlamaya neden dünya klasikleri ile başladınız?
Klasikler içinde yazıldığı toplumu şekillendiren, aradan geçen zamana rağmen eskimeyen, sadece yazarının ait olduğu topluma değil, genel okuyucuya hitap eden eserler olarak her toplumda “değerli” kabul edilen sanat eserleridir. Bu özellikleri ile bu eserleri sahiplenme, bir sonraki nesillere ulaştırma çabası hemen her toplumda karşımıza çıkan bir durum. İngiliz toplumu için Shakespeare’in, Rus toplumu için Tolstoy ve Dostoyevski’nin, Doğu edebiyatları için Binbir Gece Hikâyeleri’nin konumu gibi. Kürt edebiyatı için de böyle örnekler vermek, Kürt coğrafyasının kültürel açıdan geçirdiği değişimler dikkate alındığında klasik kavramına net bir tanım koyabilmek, Kürt edebiyatının klasiklerinin hangileri olduğunu söylemek zor değil. Zira bu alanda zaten sayılı eser olduğu ortada. İdeolojik konumlanmalarına rağmen son 50 yıllık dönemde ağırlık kazanan bir dizi siyasi ve kültürel hareket, beraberinde dil ve edebiyata yönelik tavır değişikliğini de getirmiştir. Fakat yine de bugün “Kürt edebiyatının klasikleri var mıdır, varsa hangileridir” sorusuna net bir cevap vermek mümkün. Ahmedê Xanê, Meleyê Cizîrî, Meleyê Batê, Feqiyê Teyran gibi şair ve yazarların eserleri ilk akla gelebilecek olanlar. Bunların sınırlı sayıda olması ve farklı bilinen bir çok etkenden dolayı Kürt toplumunda bile çok az kişiye ulaşmış ve okunmuş olması nedeniyle bugün “klasik eser” dendiğinde ilk akla gelen dünya edebiyatı oluyor. Kürt okuyucusunun zihninde ve herkesin ortak olarak kabul ettiği “büyük” eserler dünya edebiyatı bağlamında değerlendirilmektedir. Dünya edebiyatı klasiklerinin yerel dil, edebiyat ve kültürüne katkıları tartışılamazdır.
Klasiklerin çocukların gelişimi açısında önemi?
Çocuklar söz konusu olduğunda dünya edebiyatı çocuk klasikleri kadar, diğer klasik eserlerin çocuk uyarlamalarının da yerel dillere çevrilmesi ve çocuklara okutulması hem yerel dillerin hem de çocukların gelişimine etkisi bugün ilgili bütün çevrelerin ve otoritelerin üzerinde hemfikir olduğu bir konudur. Aram yayınevi olarak bu öneminden hareketle dünya edebiyatı çocuk klasiklerinin Kürtçeye kazandırılması ve Kürt çocukların da kendi anadillerinden bu eserleri okuyabilmesi amacıyla 100 klasik eserin Kürtçe çevirisi çalışmalarını başlattık. Çünkü hayal gücünün, yüksek bir motivasyon, çocuklarda zeka gelişiminin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu biliyoruz. Hayal gücü yaratıcılığı tetikler ve yaratıcılık da zeki ve sağlıklı birer çocuk ve ileride de donanımlı bir kişilik kazanmanın en net göstergelerindendir. Çocukların içinde uyumakta olan yaratıcı gücün uyandırılması için, yardımcı ögelere başvurulabilir. Bu ögelerden en dikkat çekenlerin başında, çocukların hayal gücünü alevlendiren ve hayal kurmaya sevk eden çocuk kitapları geliyor.
Rönesans ve Aydınlanma Çağında çocuk edebiyatı nasıl gelişti?
Dünya edebiyatı, yüzyıllardır çocuk edebiyatı da üretiyor. Rönesans ve Aydınlanma Çağı ile birlikte çocuk edebiyatı gittikçe önem kazanan bir alan haline geldi. Öyle ki Batı dünyasında çocuk edebiyatı başta anadil olmak üzere, hem eğitimin, hem kültürün, hem de kişilik ve sosyal gelişimin vazgeçilmez önkoşulu, göz ardı edilemez temel bir unsuru olarak kabul gördü. Öyle ki yazılı kültürün henüz yaygınlaşmadığı dönemlerde dahi, sözlü kültür içinde çocuklara uygun hikâyeler anlatılıyordu. Ortaçağda bu hikâyeler korku üzerine kuruluyken, Rönesans ve Aydınlanma Çağı’ndan sonra maceracı ve fantastik öğeler de taşımaya başladı. Öte yandan Uzak Asya’da ve Mezopotamya’da söylenegelen çocuk hikâyelerinin maceracı ve cesaretlendirici yönleri dikkat çeker. Asya ve Mezopotamya’nın çocuk hikâyeleri epik hikâyelerdir ve korkudan çok, cesaretin itici gücüyle çocukların gelişmesini sağlarlar.
Çocuk edebiyatı sadece pedagojik midir?
Çocuk ve ilk gençlik edebiyatı, sadece pedagojik semboller altında var olamaz. O aynı zamanda edebiyat olarak -yeni gerçekliklerin taslağı olarak- okunmalıdır. Çünkü o, sadece gerçeklik içerisinde yolunu bulmaya katkıda bulunmak isteyen yol gösterici değil, aynı zamanda gerçeğe ayna tutan ve ondaki yetersizliği bildiren benzer unsurları da içermektedir. Çocuk edebiyatı hangi gerçeğe ya da soruna eğilirse eğilsin, nihayetinde, “edebiyat ciddi bir oyundur.” O yüzden edebî gerçekliğin eksiksiz olarak çözülemez, kurgulanmış, yapay gerçeklik olduğunun farkında olmalıyız. Çünkü edebiyatın cazibesini bu gerilim oluşturur. Çocuk edebiyatı amacını ve işlevini özgün ve nitelikli çocuk kitaplarıyla yerine getirir. Okuma kültürü çocuk edebiyatının temel işlevlerinden biridir. “Çocuk edebiyatının en temel işlevlerinden biri çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırmaktır… Başka bir söyleyişle, çocuklar adına üretilen yayınlar çocuk-edebiyat-sanat etkileşiminin kapısını aralayan etkili birer uyaran olmasıdır.
Estetik-poetik dilin çocuklar üzerindeki etkisine dair neler söylersiniz?
Estetik-poetik dille yazılmış çocuk kitabının, çocuk üzerindeki etkisi ise daha fazla ve oylumludur. Estetik-poetik dille yazılmış çocuk kitabı ise pedagojik dil ve anlatımla gerçekleşmiş kitaptan daha poetik bir dilden oluşur. Estetik dil dizgesi geliştirici bir işleve sahipken, pedagojik dil dizgesinin didaktik-bilgilendirici işlevi öndedir. Eğitici amaçlı metinde edebiyat, pedagojinin sınırları içinde kalır. Sanatın sezdirme, zevk, eğlence ve hoşça zaman geçirme boyutundan yoksun bir eser ile edebiyatı, sanatı önceleyen bir eserin anlam katmanı farklıdır.
Çocuk edebiyatını yalnızca pedagojik işlevler doğrultusunda sınırlandırmak da bu alanın eğitici yönünü öne çıkarmak ve edebiyattan soyutlamak anlamına gelir. Çocuk ve ilk gençlik edebiyatının okuma alışkanlığının kazanılmasında edebiyat duyarlılığının gelişmesine ve bireyin kendi kimliğinin oluşmasına değin geniş bir etki alanı vardır. Çocuk edebiyatını belli işlevlerle sınırlamadan ana dili eğitimi, okuma kültürü, edebiyat okuru yetiştirilmesi, sanat-estetik eğitimi bileşenleriyle ilişkili bir amacı ve işlevi olan bir tür olarak değerlendirmek gerekir.
Kendini gerçekleştiren birey
Çocuk edebiyatında amaç ve işlev değişiminin bugünkü görünümü kısaca şöyle değerlendirilebilir: Çocuk edebiyatı hem çocuk hem de bir sosyo-kültürel mekân olarak çocukluğu yansıtan, öncelikle çocuk okur için gerçekleştirilen ve edebiyat-sanat değeri öne çıkan bir edebiyat konumuna gelmiştir. Bugün artık çocuk edebiyatı, çocuk kitabının kabul işlevi gören ölçütleri ile birlikte pedagojik, görsel ve estetik kabul ölçütleri bileşenleriyle birlikte değerlendirilmektedir. Çocuk edebiyatı, çocuk ve çocukluk dünyası ile sınırlı olmayan, çocuğa kendini ve dünyayı tanınmasını ve anlamlandırmasını kolaylaştıran okuma kültürünün başat kaynağıdır. Çocuk edebiyatı, çocuğun edebiyatla ilk karşılaşmasını sağlayan, günlük kullanılan dilin üstünde bir dil ile çocuğun anadiliyle etkileşimini sağlayan bir işleve sahiptir. Çocuk edebiyatı, dil ve kişilik gelişimi, bilişsel ve sosyal gelişim gibi eğitici yönü yanında, duygu, düşünce, hayal ve sanat-estetik eğitimi ile çocukların iç dünyalarını zenginleştiren ve yetişkin edebiyatından yalnızca derece farkı olan bir edebiyat-sanat alanıdır. Buna karşın içerik ve öz yanında başta türler olmak üzere yapısal yönde ve yazma teknikleri bakımından da değişim süreci içindedir. Çocuk edebiyatının diğer bir işlevi ise, geleceğe dönük yüzü ile okuduğunu anlayan, düşünen ve kendini gerçekleştiren bireyi, özellikle de edebiyat okurunu yetiştirmektir. Yukarıda kısaca özetlediğimiz çerçeve bile dikkate alındığında dünya edebiyatı çocuk klasiklerinin Kürtçeye çevrilmesinin muazzam bir öneme sahip olduğuna kuşku yok. Yüzyıllardır yasaklanmış, baskı ve tahrifata uğramış dünyanın en bu en kadim dilinin her şeye rağmen ayakta kalmış olması, varlığını korumuş olması başlı başına incelenmeye değer. Bize düşen de onu geliştirmek, yeni nesilleriyle daha akıcı, yaratıcı ve daha zengin bir düzeye taşıyarak Kürtçenin dünya dilleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamak. Özveri ve sorumluktan öte bu çalışmaya katkı sunmanın bir gurur ve erinç kaynağı olduğuna inanıyoruz. Kürtçenin gelişimine ve dilin standardizasyona katkısının yanı sıra ilk defa Kürt çocuklarının da kendi anadillerinde dünyanın en iyi ve büyüleyici hikâyelerini okuma şansını yakalanacağını düşünmek bile heyecan verici.
Devrimci balık Kürtçeye yakışır
Aram Yayınevinin yayınladığı Kürtçe kitaplardan bir Azeri asıllı İranlı yazar Samed Behrengi’nin masal formundaki kitabı Masîreşkê Biçûk (Küçük Kara Balık). Kitabı Farsçadan Rojhilat Aydın-Rêdûr Dijle çevirmiş. Orijinal adı, ‘Mahî-yî siyah-î Kuçelû’ olan kitabın kapağı ve iç sayfaları Doğan Güzel, tarafından resimlenmiş.
Devrimci bir balık
Küçük Kara Balığın öyküsü Balık Nine’nin çocuklarına ve torunlarına Küçük Kara Balık’ın macerasını anlatması ile başlar. Balık Nine’nin sayısı 12 bini bulan çocuk ve torunlarına anlattığı Küçük Kara Balık masalını kış ortasında, bir 21 Aralık günü, bir akşam vakti, balıklar uykuya gitmeden anlatmaya başlar. Anlatma sırasında okurların karşısına masal içinde masal çıkar. Küçük Kara Balık annesinin ve çevresinin ısrarına rağmen, büyük denizleri tanımak diğer insanlarla tanışmak için tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkar. Birçok tehlike atlattı ve sonunda yaşamını kaybeder. Ancak masal başka balıklara ilham vermiştir. Bu defa küçük kırmızı bir balık etkilenir ve bütün gece uyumadan denizi düşünür. Burada deniz, Küçük Kara Balık’ın erişmek istediği ve diğer balıkları da haberdar etmek istediği idealleri temsil etmektedir. Deniz, özgürlüktür, adalettir, idealize edilmiş toplumdur. Öykü bir tarafta alegorik olarak Kara Balık örneği ile birey olma yolculuğunda insanı anlatılırken, diğer tarafta ise dönemin İran’ı, Şahlık rejimi, ve onun gizli örgütü SAVAK anlatır.
Samed Behrengi kimdir?
Samed Behrengi, 1939’da Tebriz’in Çerendâb bölgesinde doğdu. Bu bölge Güney Azerbaycan’a denk düşmektedir. Behrengi 1957’de İngiliz Dili ve Edebiyatından mezun oldu. Behrengi Azeri halk masallarından çok etkilenmiştir. İran genelinde seyahatler ile Fars ve Azerbaycan halk kültürü üzerine incelemeler yaptı. Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı. Bunları derlemenin yanı sıra, çocuk öyküleri yazdı. Çocuk öyküleri olarak görülen bu yapıtlar kimilerince de İran ve diğer dünya halklarına, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir. Zamanının Şah yönetimine karşı masal ve hikâyeler yazarak karşı koymaya çalışmış, başkaldırmıştır. İlk kitabı 1965’te basılmıştır. Farsçaya çevirdiği masallar ve eserleriyle Tebriz’de ilgi uyandırmıştır. 1968 Eylülünde Aras nehrinde boğularak ölmüştür. Genel kanı, onun SAVAK tarafından öldürüldüğü yolundadır.