Kızıl Kurdistan’a dair 19 Eylül 1929 tarihli yeni bir telgrafa ulaşıldı. Telgrafı değerlendiren tarihçi Dr. İsmet Konak, anlaşılanın Kemalist yönetimin, Kürtlerin Kafkasya’da statü elde etmesinden endişe duyduğunu belirtti. Telgrafta ise ‘Kürdistan muhtariyeti tesis olunmakta ‘ denilerek bilgi istenmekte
Kızıl Kürdistan (1923-1930) sürecini inceleyen tarihçi Dr. İsmet Konak, yeni bir telgrafa ulaştı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan Moskova Büyükelçiliği’ne 19 Eylül 1929 tarihinde gönderilen telgrafta, Kemalist yönetimin Kızıl Kürdistan meselesi ile yakında ilgilendiği ve Kürtlerin muhtariyet elde etmesinden endişe duyduğu belirtiliyor.
Konak’ın, ulaştığı telgrafa dair analizi şöyle: “Kızıl Kürdistan, diğer adıyla ‘Kurdistana Sor’ 16 Temmuz 1923’te Dağlık Karabağ’ın batısında ‘uyezd (Rusça)’ olarak tesis edildi. Bu otonom birim, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlıydı. Mevcut uyezd için Lenin ve Azerbaycan Halk Komiserleri Konseyi Başkanı Neriman Nerimanov yakından ilgilenmişlerdi. Kürdistan Uyezdi’nin başkenti Laçin rayonuydu. Bunun dışında Kubatlı, Kelbecer ve Zengilan rayonları de Kızıl Kürdistan sınırlarına iltihak etmişti. Nüfusuna bakıldığında ise birkaç veri söz konusu. Bölgeye 1924 yılında bir seyahatte bulunan Sovyet etnograf G.F. Çursin, 44 bin kişinin meskun olduğunu ve bunun 35 bininin Kürt olduğunu yazmakta. 1926 yılında Sovyetler Birliği’nde yapılan genel bir nüfus sayımına göre ise, Kürdistan Uyezdi’nde 51 bin 442 kişi iskan etmekteydi. Bunun 37 bin 470’i Kürt, 13 bin 520’si Türk ve geri kalanı Ermeniydi.
Ankara’nın gözü Kurdistan’da
Kürdistan Uyezdi yalnızca 6 yıl hayatta kalabildi. ‘Köpek balıklarına’ yem olması her zaman muhtemeldi. Her ne kadar çevresinde ‘sosyalist’ cumhuriyetler olsa da, özünde ulus-devletler vardı. Bu ulus-devletler aslında bir ‘anafor’ imgesi yaratıyordu. Tıpkı Murray Bookchin’in yazdığı gibi; ‘Bir aslanın kuzunun yanında uzun süre usulca uzanması’ ihtimal dışıydı. Nitekim 8 Nisan 1929 tarihinde Azerbaycan Sovyetleri VI. Kongresi’nde alınan bir karar mucibince Kürdistan Uyezdi kaldırıldı. Bu dönemde Azerbaycan’da 13 uyezd ilga edilmiş ve yerine 8 ‘okrug’ teşkil edilmişti. Bu okruglar arasında Kürdistan yoktu ve toprakları Karabağ okruguna bağlanmıştı. Ancak birkaç ay sonra ‘Kürdistan okrugunun2 inşası için de bazı tartışmalar başlamıştı. Öyle görünüyor ki Ankara yönetimi bu süreci adım adım takip ediyordu. Eskilerin deyimiyle; ‘Gözü namazda olanın kulağı ezanda olur.’
Kürtleri kapsayacağı bilgisi endişe ettiriyor
Kemalist rejimin kulağı da Sovyet Kürtlerindeydi. Zira rejim paranoyaktı ve işkembesine ‘Kürdofobi’ yerleşmişti. Dışişleri Bakanlığı’nın Mayıs 2023’te gizliliğini kaldırdığı bu telgraf, aslında Kürdofobinin bir boyutunu ifşa etmektedir. Dışişleri Bakanlığı’ndan Moskova Büyükelçiliği’ne (Bu dönemde Hüseyin Ragıp Baydur büyükelçilik yapmaktaydı) 19 Eylül 1929’da gönderilen telgrafta, özerk Kürdistan’ın inşa edileceği ve başkentinin de ‘Minkend’ olarak tasarlandığı yazılmaktadır. Burada kastedilen özerk Kürdistan, kanımızca Kürdistan okrugudur. Minkend ise, Laçin’e bağlı oldukça gelişmiş bir köydü. Hatta yukarıda bahsettiğimiz 1924 tarihli seyahate Minkendli öğretmen Samed Şahsuvarov da rehber olarak katılmıştı. Telgrafta dikkat çeken noktalardan biri ise, Kürdistan okrugunun sınırlarının Gence’ye kadar uzanacağı ve Gence Kürtlerinin de bu otonom birime dâhil edileceğidir. Özellikle Gence hususunun Ankara yönetimini daha da endişelendirdiğini düşünüyoruz.
Kürtleri statüsüz bırakma amacı
Söz konusu telgrafta, Dışişleri Bakanlığı, Moskova Sefiri Hüseyin Ragıp Baydur’dan inceleme yapmasını ve konu hakkında bilgi vermesini istemektedir. Bir ulus-devlet “sefaleti” ile karşı karşıyayız aslında. Bir başka ülkede statü elde eden veya elde etmeye çalışan Kürtleri yakından takip etmek ve gerekirse baskı kurup statüsüz bıraktırmak ne kadar sefil bir amaç. Tıpkı Kropotkin’in yıllar önce yazdığı gibi: ‘Devlet bir ahtapottur.’ Türk ulus-devleti de Kürtlere dadanan bir ahtapottur. Menzil-i maksudu Kürtleri ‘tüneksiz’ bırakmak. Bu şekilde kendi halkına ‘cümbüş’ yaşatıyor. Bu feraset günümüze kadar devam etmektedir. Türk ulus-devletinin Kürtler söz konusu olduğunda aklına gelen tek sözcük ‘porajmos.’ Yani yıkmak ve yok etmektir. Mezkûr telgraf bu ruh halini yansıtan nişanelerden biridir.
Gizlilik kaldırılırsa netleşir
Kürdistan okrugu her şeye rağmen 25 Mayıs 1930’da tesis edilmişti. Lakin ömrü uzun sürmemişti. SSCB Halk Komiserleri Konseyi ve Komünist Partisi MYK’nin 23 Temmuz 1930 tarihinde aldıkları ortak bir karar gereğince okruglar, idari bir birim olmaktan çıkarılmış ve yerine rayonlar inşa edilmişti. Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti’nde de rayonlar vücuda getirilmişti. Bu rayonlar arasında artık Kürdistan yoktu. Bir bakıma Ankara yönetimi “muradına” ermişti. Sonrasında Kürtlere karşı ‘Azerbaycanizasyon’ politikası hız kazanmıştı. Eğer arşiv belgeleri üzerindeki gizlilik tamamen ortadan kaldırılırsa, Kızıl Kürdistan üzerindeki Türkiye baskısı daha da ‘sarahat’ kazanacaktır. Telgrafın transkripsiyonu ve Osmanlıca orijinali şöyle:
‘Hariciye Nezareti Siyasiye Müdüriyeti
Moskova Sefaretine;
17 Ağustos tarihli Azerbaycan mümesilliğinden gelen tahrirâtta Karabağ’da vücuda getirilen muhtariyetten bahs edilirken, muhtariyet yanında merkezi ‘Minkend’ olmak üzere bir de Kürdistan muhtariyeti veya muhtariyet idaresi tesis olunmakta olduğundan bahsle bu idarenin Gence taraflarına kadar uzanıp ora Kürtlerini de sudûr-u dâhline aldığı bildirilmektedir. Bu mesele hakkında tahkikat açılmağla elde edilecek malûmatın mutâlaa sicilleri ile birlikte işârını rica ederim efendim.
Keşidesi
19 Eylül 1929′ ”
Kaynak: MA