Eğitim-Sen’in yıl sonu değerlendirmesi olarak sunduğu ‘Eğitimde Cinsiyetçilik’ başlıklı rapor, eğitim sistemindeki cinsiyetçi kalıpların ağırlaştırıldığını ve dini eğitimin de fazlaca yaygınlaştırıldığına dikkat çekiyor
Baskın seçimlere 2 hafta kala, çeşitli kurum ve kuruluşlar Türkiye’deki uygulama ve yasalara yönelik değerlendirme raporlarını arka arkaya sunmaya başladı. Hafta sonu, İnsan Hakları Çocuk Komisyonu’nun düzenlediği sempozyumda, çocuk istismarıyla ilgili kapsamlı raporun hemen ardından Eğitim Emekçileri Sendikası da (Eğitim- Sen) “Eğitimde Cinsiyetçilik” başlıklı 2018 yılsonu raporunu açıkladı. Cinsiyetçi rol, beklenti ve kalıp yargıların okullarda kız ve erkek öğrencilere dolaylı ya da dolaysız yollardan anlatıldığına dikkat çekilen raporda, ders araç-gereçlerinin içeriği ve kullanımının yanı sıra veli-öğretmen-idareci ile kadın-erkek çalışanların ilişkisine kadar yansıdığı vurgulandı.
Kız çocuklara ev içi işler
Kadın ve erkeklerin cinsiyetçi kalıplarla ayrıldığı eğitim sisteminde kız öğrencilerin payına ikinci sınıf eğitim düştüğüne dikkat çekilen raporda, geleneksel cinsiyet rollerin aile, akranlar, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde nesilden nesile aktarıldığı vurgulandı. Raporda; ders kitaplarında kız çocuklarına daha çok ev içi alanda ya da bu rollerine uygun olan meslekler tavsiye edildiği ve kitapların tümünde okul müdürlerinin erkek olarak gösterildiği ifade edildi.
Tek din dayatması
Kız ve erkek öğrencilerin meslek seçimlerini geleneksel rollerin belirlediğine dikkat çekilen raporda; “Eğitim müfredatına yönelik bilim dışı müdahaleler arttı. Felsefe, bilim ve sanat dersleri azaltıldı. Otizmli ve zihinsel engelli çocuklara zorunlu din dersi getirildi, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine yönelik dini etkinlikler yaygınlaştırıldı. Dini eğitim, Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle açılan sıbyan mektepleri üzerinden okul öncesine hatta kreşlere kadar indirildi. Bu uygulamaların olması, eğitimin dinselleştirilmesini öne çıkardı” denildi. Her türden dini inancı istismar ederek çocuklarımızı ve toplumu ‘tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden ‘tek tip’ hale getirmeye çalışma girişimlerinin kabul edilemez olduğu söylenen raporda; devletin eğitimi ve toplumsal yaşamı örgütlerken bunu dini kurallara, söylemlere ya da referanslara göre yapmaması gerektiği ifade edildi.
Çocuk evliliği destekleniyor
Çocuk yaşta evlendirilmelerin meşrulaştırıldığı söylenen raporda, MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde, ‘Evli olanların kayıtları yapılmaz, öğrenci iken evlenenlerin okulla ilişiği kesilerek kayıtları e-Okul üzerinden Açık Öğretim Lisesine veya Mesleki Açık Öğretim Lisesine gönderilir’ denilerek, çocuk yaşta evliliklerin önünün açıldığına dikkat çekildi. Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamadığı, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapıldığı, okullarda, yurtlarda, kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarının arttığının kaydedildiği raporda; kadın düşmanı açıklamaların artmasına vurgu yapılarak, şiddete karşı gerçekçi çözümler yerine, hadım ve idamın gündeme gelmesi; kadına ve çocuklara yönelik şiddet konulu davalarda indirim uygulanması; oyalayıcı, geçiştirici açıklamalarda bulunulması kadına yönelik şiddetin artmasında etkili olmuştur denildi.
Okullar tarikatlara bağlı
“Siyasi iktidar ve cemaatlerin işbirliği ile eğitimin kamusal niteliği hızla tasfiye edilmeye çalışılırken, eğitim politikalarının oluşturulması ve uygulanması sürecinde dini vakıf ve cemaatlerin belirleyiciliği ve etkinliği arttırıldı. MEB verilerine göre, özel öğretim kurumu sayısı 10 bin 53’tür. Bu kurumların 3’te 1’i mutlaka bir tarikata bağlı durumdadır” denilen raporda ayrıca; UNICEF’ in, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü üyesi 41 ülkede çocuklar arasındaki fırsat eşitsizliğini incelediği raporda, Türkiye’nin İsrail’le birlikte son sırada yer aldığı belirtildi.
Önemli veriler
2016-17 döneminde ‘din öğretim’ adı altında 700 bin kız öğrenci evrensel eğitim koşullarından uzaklaştırıldı.
İmam hatip lise sayısı 2002’de 450 iken, 2017’de bin 408’e çıkarıldı.
Tarikat okul ve yurtlarındaki (üniversiteler hariç) öğrenci sayısı 224 bin civarında.
TÜİK verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu devletin izniyle evlendirildi.
OECD’ye göre Türkiye’de daha fazla öğrenci eğitimini yarıda bırakıyor. 18 yaş düzeyinde ortaöğretim ve yükseköğretime katılım oranı yüzde 46. Türkiye bu oranla 35 üye ülke içerisinde son sıralarda yer alıyor.
Çoğu OECD ülkesinde eğitimini yarıda bırakanların yaşları 17-18 olsa da Türkiye’de bu yaş 14’e kadar düşüyor.
Yükseköğretime katılan öğrenci oranı, 25-34 yaş grubunda 2000-2016 arasında yüzde 22 artarak 30’a çıktı. OECD ortalaması ise yüzde 17.
ANKARA