Salgın nedeniyle getirilen yasaklarla birlikte evlerine ekmek götüremediklerini dile getiren işletme müzisyenleri, mevcut kısıtlama ve yasakların salgını önleyecek düzeyde olmadığını belirtti
Koronavirüs (Kovid-19) salgının yayılmasıyla birlikte cafe, restoran, kıraathane, sinema gibi birçok işyeri ve işletmenin faaliyetleri sınırlandırıldı. İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede bu işletmelerin 22.00’a kadar açık olacağı ifade edilirken, ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren esnaflar kepenk kapatmakla yüz yüze kaldı. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Aslan’a işletmeciler ve sanatçılar konuştu.
‘Kiralarını ödeyemeyecek durumda’
Şirinevler’de cafe işleten Burhan Alkan, işletmesinde 9 kişinin çalıştığını, haftanın 4 günü 3 müzisyenin sahne aldığını ancak kısıtlamalarla birlikte müzisyenleri sahneye çıkaramadığını dile getirdi. Alkan, “İşyerinde 19.30’da müzik başlıyor. Gece yarısına kadar sürüyor. Ancak bu kısıtlama ve yasaklarla birlikte kimse gelmemeye başladı. Artık masrafları karşılayamaz duruma geldik. Müzisyenler de çok kötü etkilendi. Evlerine ekmek götüremeyecek, kiralarını ödeyemeyecek durumda. Müziği neden yasakladıklarını anlamış değiliz, müziğe karşılar herhalde” dedi.
‘Bir fırsat dönüştürme güdüsü’
Bu kısıtlama ve yasakların salgını önleyecek düzeyde olmadığını ifade eden Alkan, durumun mantığa aykırı olduğunu söyledi. Meydanların, metro ve metrobüslerin tıklım tıklım olduğuna işaret eden Alkan, “Sadece bir fırsat dönüştürme güdüsü yatıyor. Amaç, az da olsa açık kalsın vergi alayım, kalabalık olursa ceza keseyim. Cezada dünyada birinci sıraya geçeceğiz bu gidişle. Artık vatandaşa ceza keseyim de ekonomiyi öyle ayakta tutayım derdindeler. Kafalarına göre takılıyorlar. Ülkeyi yönetemeyecek durumdalar. Onlar da farkında halk da farkında” diye konuştu.
‘Mekan açık ama bana yasak’
16 yaşından beri müzikle iç içe olan Devrim Zal da, ekmeğini müzik yaparak kazandığı bilgisini verdi. 4 nüfuslu ailede bir tek kendisinin çalıştığını belirten Zal, bu yasak ve kısıtlamalarla birlikte işsiz kaldığını söyledi. Zal, “Yarınımızı düşünmeden uyuyamıyoruz. Zaten günü zor kurtaran insanlardık, bu süreçle beraber geçinemez olduk. İşletmeler açık ama müzik yasak. Çalıştığım mekan müzik yasağını delemediği için bırakmak zorunda kaldım. Mekan açık ama bana yasak. Bu sınırlama ekmeğimizden etti. Bunun dışında psikolojimizi de bozdu. Düşünsene sana danışmadan, sormadan ellerinin tersiyle seni itiyor ve ‘kendi işini yapamazsın, aç kalacaksın’ diyor” ifadelerine bulundu.
‘İşimizi geri istiyoruz’
19 yıldır müzikle uğraşan Selçuk Beltan da, salgın sürecinden en çok etkilenenlerin kültür sanat emekçileri olduğunu ifade etti. Her sorunla birlikte ilk önce müziğin susturulduğunu, sorunun muhatabı kendileri olmadığını ancak faturanın kendilerine kesildiğini vurgulayan Beltan, “Sorunun temelinde devleti yönetenler var. Kısıtlamalarla sorun çözülmeye çalışıyor. Halbuki sorun daha çok büyüyor. Evimize ekmek götüremiyoruz. Evimize ekmeği kredi çekerek götürmeye çalışıyoruz, fakat evimize ekmek götüremediğimiz zaman bize keyif çayı uzatıp yalan söylemekle itham ediyorlar. Bizim keyif çayından önce daha fazla temel ihtiyaçlarımız var biz keyif çayından önce işimizi geri istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Sessizlik eylemi’
İşlerini geri istemek için İzmir, İstanbul, Ankara ve Diyarbakır gibi kentlerde bulunan müzisyenlerle sosyal medya üzerinden iletişim kurarak “Sessizlik eylemlerini” düzenlediklerini paylaşan Beltan, “Ses çıkarmanın, müzik yapmanın yasak olduğu bir süreçte bizler de ironik bir şekilde eylemlerimizin adını ‘sessizlik eylemi’ yaptık. Sessizliğimize ses katan bütün insanlara teşekkür ediyoruz. Birlikte olursa kazanımlarla sonlandıracağız süreci” dedi.
İSTANBUL