Tutukluluk süresi dolan Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın tahliyesi için mahkemeye başvuran avukat Cihan Aydın, müvekkilinin tutukluluğunun ve davasının siyasi kararlarla bağlantılı olduğunun altını çizdi
Mart 2014 yerel seçimlerinde Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı olarak seçilen ve iki yıl bu görevi yürüten Gültan Kışanak, 25 Ekim 2016’da gözaltına alındı, sevk edildiği adliyede 31 Ekim’de tutuklandı.
Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne götürülen Kışanak hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapma” iddiasıyla Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 14 yıl hapis cezası verildi. Kışanak’ın avukatlarının yaptığı itiraz ardından Antep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yerel mahkemenin verdiği ceza bozuldu, yeniden yargılama başladı.
Bu sırada 2020 yılında aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de olduğu Kürt siyasetine yönelik başlatılan Kobanê soruşturmasında da hakkında gözaltı kararı verilen Kışanak, verdiği ifade ardından ikinci kez hakkında tutuklama kararı verildi. Kobanê Davası’nın görüldüğü Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Kışanak’ın dosyaları birleştirildi.
25 Ekim’de süre doldu
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) asgari tutukluluk süresi 5 yıl, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yargılaması yapılan davalarda ise 7 yıl olarak düzenlendi. Kışanak’ın uzun tutukluluk kapsamında tahliye edilmesi için yargılamasının yapıldığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne avukatları tarafından başvuru yapıldı ancak hala karara bağlanmadı.
Kışanak’ın uzun tutukluluk durumunu Meclis gündemine taşıyan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis gündemine de taşıyarak, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a sordu.
Kışanak, yasal düzenlemeler kapsamında 25 Ekim 2023’te uzun tutukluluk nedeniyle tahliye edilmesi gerekirken, hala tutuklu yargılanmasına devam ediliyor. Kışanak’ın 7 yıldır tutuklu yargılanması ve yaptıkları “uzun tutukluluk” kapsamındaki taleplerinin karara bağlanmamasını avukatı Cihan Aydın ile Kışanak’ın eşi Zülküf Kışanak, Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a değerlendirdi.
‘Söz konusu Kürtler ve muhalifler olunca hukuk kuralları çiğneniyor’
Tutuklu yargılamalarda 7 yıllık sürenin istisnai durumlarda ve maksimum olarak uygulandığına dikkat çeken Aydın, Türkiye’de istisnaların kaide olduğunu ve söz konusu Kürtler, muhalifler olunca yerleşik hukuk kurallarının çok rahat çiğnendiğinin altını çizdi. Bir kişinin 7 yıl boyunca tutuklu yargılanmasının başlı başına bir kriz olduğunun da altını çizen Aydın, “Son dönemlerde yargının araçsallaştığı, iktidarın emrine amade bir tavır sergilemesini gördüğümüz için çok şaşırmadığımızı ifade edebilirim” dedi.
‘Üstten talimat gelmedikçe yargının karar verme gücü yok’
Türkiye’de yargının üç kategoriye ayrıldığını dile getiren Aydın, politik görüşlerini açıklamayanlara pozitif hukuk uygulandığını, yandaşlar için hukukun eğilip, büküldüğünü, bir kesimin de düşman olarak yargılandığını belirtti. Kışanak’ın da diğer Kürt siyasetçiler gibi var olan rejim tarafından “düşman” olarak görüldüğünü ve cezalandırılma saiki ile hareket edildiğine dikkat çeken Aydın, “Açıkçası hukukun bu konuda tek bir pozitif adım atması, Sayın Kışanak’ı tahliye etmesi, sadece bir mahkemenin kararıyla olacak bir mevzu değil. Üstten bir talimat gelmedikçe yargının bu konuda karar verme gücüne sahip olduğunu düşünmüyorum. Bu açıdan durum oldukça kritik ve AYM’nin bu konuda tavrı ne olur bilmiyorum” diye konuştu.
‘AYM’yi de dışlayan bir tavır söz konusu’
İktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını tanımaması ve karşı koyuşu olduğunu hatırlatan Aydın, bu durumun Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına da bir karşı koyuşa doğru gidildiğine dikkat çekti. Aydın, şu ifadeleri kullandı:
“Nitekim AYM yakın zamanda bu uzun tutukluluk, uzun süren yargılamalar noktasında başvuruları incelemeyeceğini söyledi. Aynı zamanda bu bir isyandır. Bu karar hükümete isyan bayrağını da açıyor. Çünkü ‘biz bu konuda düzenleme yapmaya gerek var, bir yapısal sorun var. Bu konuda bir adım atılmadı. Bu tür baskılarda hukuksal bir yarar yok’ diyerek, karar verdi. Gittikçe AYM’yi de dışlayan bir tavır söz konusu… Çünkü oraya parmak sallandıkça ilk derece yargı makamları AYM kararları yerine, iktidarın dümen suyuna gitmeyi tercih ediyorlar.”
‘7 yıl süren tutukluluğuna yine dikkat çekeceğiz’
Kışanak’ın “uzun tutukluluk” nedeniyle tahliyesi için Kobanê Davası’nın görüldüğü Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını sözlerine ekleyen Aydın, henüz bir karar verilmediğini, ret kararı verilmesi halinde üst mahkemeye başvuracaklarını belirtti. Üst mahkemeden de olumsuz yanıt gelmesi halinde itiraz merciinin olmadığına dikkati çeken Aydın, “AYM başvurumuz mevcut olduğu için AYM’yi bu konuda bilgilendireceğiz. Sayın Kışanak’ın 7 yıl süren tutukluluğuna bir kez daha dikkat çekeceğiz. AYM’nin daha hızlı karar vermesi için talepte ve çağrıda bulunacağız. Hukuk nezdinde yapılacak başka bir yol yok” şeklinde konuştu.
‘Dava değil siyasi operasyon’
Kışanak ve diğer Kürt siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’nın 6 yıl sonra açıldığına dikkat çeken ve bunu “ısmarlama bir dava” olarak nitelendiren Aydın, şunları söyledi: “Neresinden bakarsanız bakın, buna hukuk nezdinde dava demek mümkün değil. Bu bir Kürt siyasetini entegre etme, saf dışı bırakma operasyondur. Dolayısıyla Sayın Kışanak’ın, Demirtaş’ın ve diğer bu dava kapsamında yargılanan siyasetçilerin pozisyonu çok net bir şekilde rehine pozisyonudur. Evet, bir mahkeme, avukatlar, sanıklar var ve yargıçlar orada oturuyor ama bu teknik olarak dava gibi gözükse de gerçekten dava değil, bu bir siyasi operasyondur. Bu dava Ankara’nın dehlizlerinde planlanan, yürütülen ve hala yürütülmeye devam eden siyasi operasyondur. Bu hukuki bir mesele değil siyasi bir mesele ve mahkemede değil başka yerlerde çözüleceğinin de farkındayız.”
‘Bu davayı açmaya çalışanlar yargı değil siyaset’
Siyasi otoritenin kararıyla Kürt siyasetçilerin bırakılacağının altını çizen Aydın, sözlerini şöyle noktaladı:
“Sayın Kışanak topu topu 2 yıl belediye başkanlığı yaptı ve halen o 2 yıllık sürece ilişkin soruşturma ve davalar, aradan 7 yıl geçmesine rağmen açılıyor. Mahkemenin Sayın Kışanak’ın tutukluluğuna direnmeyi devam ettirmesi sadece mahkemenin tavrıyla değil siyasetin tavrıyla açıklamak daha doğru olur. Çünkü bu davayı açmaya karar verenler yargı değil, siyaset. Bu davanın bu şekilde yürütülmesine karar veren yargı değil, siyaset, bu tutukluluğun bu kadar sürmesine de karar veren onlar. Tahliye de eğer olursa onlar karar verecekler. Yoksa mevcut pozitif hukukun Kürtler, muhalifler açısından bir anlam ifade etmediği bir kez daha ortaya çıkacak. Bütün hukuksuzluklara, zalimliklere karşı biz Sayın Kışanak’ın avukatları olarak mücadele etmeye devam ediyoruz.”
‘Gayri hukuki sürece rağmen tahliye beklentimizi hep koruduk’
Tutuklamanın iktidarın isteği doğrultusunda yapıldığını ve devam ettirildiğine işaret eden Kışanak’ın eşi Zülküf Kışanak da tutuklanmanın iktidarın isteği doğrultusunda olduğunu, yargılamanın da bu temelde yapıldığını belirterek, iddianamede tutuklama gerekçesi olabilecek hiçbir şey olmadığını söyledi. Kışanak, şunları ifade etti:
“Her duruşmada serbest bırakılma beklentisi içine girsek de mahkeme salonunun dışında, alınacak bir kararla, yeni bir siyasi süreçle bunun ancak gerçekleşeceğini biliyoruz. Devam eden gayri hukuki bir sürece rağmen tahliye beklentimizi hep koruduk. Artık azami tutukluluk süreci de tamamlandığına göre uydurulacak bir bahanenin kalmadığını, bir an önce serbest bırakılmasını umut ediyoruz. Aksi halde devletin devlet olma vasfını tamamen kaybedeceğini, bunun da hiç kimseye faydasının olmadığını söylemekte yarar var. Her şey bir yana, var olan kanunlara uyulmasını bekliyoruz. Tahliye beklentimiz var.”
AMED