Yüksek enflasyon oranları ve işsizlikten bunalan yurttaşlar, şimdi de kara kışın ortasında astronomik doğalgaz faturalarıyla boğuşuyor. Avrupa’nın iki katına satılan doğalgazın bedeli yoksullara yüklenirken faturalara banka taksidi uygulaması skandalın boyutunu açığa çıkardı
Yusuf Gürsucu
Hükümet ‘çılgın projelerle’ oyalanadursun, yaz aylarında fazla fark edilmeyen doğalgaz felaketi, havaların soğumasıyla birlikte âdeta tsunami dalgaları gibi yurttaşın üstüne üstüne geliyor. Son iki yılda toplam yüzde 65’e varan zamların sonucunu aralık ve ocak faturalarındaki astronomik rakamlarda gören yurttaşlar, isyan ediyor. Çalışana ve emeklilere sadaka zammı veren, asgari ücreti açlık sınırının altında tutan devlet, aynı süreçte ısınmayı artık bir ihtiyaç olmaktan çıkararak ‘lüks’ haline getirdi. Özellikle faturalardaki KDV tutarlarının (yüzde 18) yüksekliğine tepki gösteren yurttaşlar, artık ‘tek odada yaşama’ ya da başka ısınma yolları arama gibi yöntemlere başvurmaya başlarken, doğalgaz kullanımında ciddi bir düşüş gözlenmeye başladı.
Ev kirası gibi fatura
Geçen yıl ağustos ayında doğalgaza yüzde 14.97 ve eylül ayında yüzde 14.90 oranlarında zam yapılmıştı. Böylece 2019’da yapılan toplam zam oranı yüzde 37’ye çıkmıştı. 2018’de de yapılan yaklaşık yüzde 30’luk zamla birlikte, son 2 yılda doğalgazdaki fiyat artışı yüzde 65’i geçti. Bu rakamlar, son iki yıldaki asgari ücret belirlemeleri ve özel/kamu kesimi toplu sözleşme verileriyle karşılaştırınca aile bütçelerinin nasıl eridiği ortaya çıkıyor. Öyle ki, aylık doğalgaz, elektrik, su ve telefon faturaları birbirine eklendiğinde, ortaya çıkan rakam ev kirasına yaklaşıyor ve böylece ev sahibi olmanın da artık bir avantajı kalmıyor.
Avrupa bizi kıskanıyor!
Enerji piyasası verilerine göre, bin metreküp doğalgazın Avrupa’daki fiyatı 110-120 dolar seviyesindeyken Türkiye’ye gelen gazın fiyatı ise 250-280 dolar arasında. Bu durumun Ortadoğu politikalarında yakasını Rusya’ya kaptırmış olan AKP’nin diyet ödemesi olup olmadığı tartışılırken, yüksek fiyatlarla ihtiyaç fazlası gaz alınmasının şirketlere hizmet ettiği de görülüyor. Uzmanlara göre, Türkiye’nin doğalgaz anlaşmaları yüzde 80-85 oranında petrol fiyatlarına dayalı ve uzun vadeli anlaşmalardan oluşuyor. Öyle ki; Rusya, Avrupa’daki herkese Türkiye’dekinden daha ucuza gaz satarken en pahalı gazı Türkiye’ye satıyor. Oysa Amerika ve Batı Avrupa giderek daha kısa vadeli ve alternatif doğalgaz kaynaklarına yönelen bir yol izliyor. Sonuçta ortaya çıkan zararın tamamı halkın sırtına yıkılırken dağıtım şirketlerinin bu işten ne kazandığı oldukça tartışmalı.
20 milyar metreküp arz fazlası!
Türk-Akım’dan önce günlük 80 milyon metreküp doğalgaz Rusya’dan, 20 milyon metreküp İran’dan, 27 milyon metreküp ise Azerbaycan’dan doğalgaz alınıyordu. Toplam günlük olarak 127 milyon metreküp doğalgaz için ithal edilen ülkelere alım garantisi veriliyor. TürkAkım ile taşınan gazın yarısını yani günlük 44 milyon metreküp daha doğalgaz almaya hazırlanan Türkiye’nin bu kadar gazı ne yapacağı merak konusu. LNG ithalatı hariç ithal edilen yaklaşık olarak toplam 62.5 milyar metreküp doğalgaz alımı için garantiler verilirken, 2020 yılı tüketiminin 45 milyar metreküp dolaylarında olması bekleniyor. Bu durumda ortaya 17.5 milyar metreküp doğalgazı ve ithal edilen LNG ile birlikte 20 milyar metreküplere ulaşılarak büyük bir arz fazlası çıkıyor.
Özel şirketler de ithalata başladı!
Bu arada, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Habaş (30 yıl), Aygaz (30 yıl), Batı Hattı Doğalgaz (20 yıl) gibi birçok şirkete doğalgaz ya da LNG ithalat izni verildi. BOTAŞ’tan doğalgaz alan bu şirketler artık pazarladıkları gazı kendileri ithal ederken, BOTAŞ’ın talep fazlası gazı ne yapacağı sorusuna henüz verilmiş bir yanıt yok. Trakya ve Diyarbakır’da süren ve büyük bir ekolojik yıkıma neden olan ‘kaya gazı’ sondajlarının başlamış olması ve buna ek olarak Katar’dan sonra ABD’den en çok LNG alan ülke durumuna gelen Türkiye’de ciddi bir doğalgaz arz fazlası yaşanıyor.
Yurttaşın sırtına yıkılacak
İktidarın izlediği kamu kaynaklarını özel sermaye şirketlerine aktarmaya yönelik enerji politikaları ile 2018’de yaklaşık 32 milyar TL özel şirketlere transfer edilmişti. Alım garantili yüksek fiyatlarla yerli-ithal kömür ve doğalgaz santrallerine tanınan alım garantisine kapasite mekanizması eklenmiş ve milyarlarca lira 43 santrale ödenmeye başlandı. Enerji üretim kapasitesi 90 bin MW’ı aşan Türkiye’de bu gücün 1/3’ü tüketilirken halen enerji yatırımlarına devam edilmesi ve üretmedikleri enerji için ödeme yapılıyor olması dikkat çekerken doğalgazda benzer bir sürecin yaşanması bekleniyor.
Gaz tüketimi azalıyor
EPDK’nin 2018 yılı doğalgaz tüketim öngörüsü 54.5 milyar metreküp iken bu tüketim 50 milyar metreküpte kaldı. EPDK’nin Nisan 2019 tarihli Doğal Gaz Sektör Raporuna göre, 2019’un ilk dört ayındaki doğalgaz tüketimi, 2018’e göre yüzde 5.7 oranında azalmış. Elektrik üretiminde doğalgaz santrallerinin gaz alımları ise yüzde 30’a kadar gerilerken, 2019 yılının ekim ayında bu gerileme yüzde 42’lere ulaştı. Bu durumun nedeni olarak doğalgaz çevrim santrallerinin artan fiyatlarla baş edemez hale gelmeleri gösterildi. Birçok santral sökülüp Türkiye’den giderken geri kalanları tutmak için kapasite bedeli altında ödeme yapılarak zararları tazmin edilmeye başlandı. Ancak şirketlerin çıkarları korunurken, yurttaşların üstündeki yük artarak devam etti. Bu arada, EPDK’nin yıl sonu tüketim rakamlarını halen açıklamamış olması ise merak konusu.
Geriye dönük soygun
Öte yandan, doğalgaz dağıtımını özelleştirme yoluyla devralan şirketler Deli Dumrul gibi! EPDK geçen yılın temmuz ayında bir yönetmelikle şirketlere geriye dönük zam yapabilme yetkisi verirken bu haksız zamdan Maliye de vergisini aldı. Bugüne kadar görülmemiş bu ‘hakkı’ kullanmaya başlayan doğalgaz dağıtım şirketleri, milyonlarca yurttaşı kışın ortasında ek zam faturalarıyla karşı karşıya bıraktı. Kontörlü abonelerin peşin ödediği gaza dahi ek fatura çıkarıldı. Yönetmeliğin iptali için çok sayıda dava açıldı. İş, Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitti ama halen yargıdan bir karar çıkmış değil.
Doğalgaz faturası azalmayacak
Rusya ile Türkiye arasında doğrudan doğalgaz akışına imkân sağlayan TürkAkım’da vanalar açılırken kamuoyu gelen gazın fiyatlarına ilişkin detaylara odaklanmıştı. Fakat projenin kapasitesi, inşası ile ilgili birçok detay paylaşılırken sözleşmede yer alan fiyatlandırmalara ilişkin bilgiler kamuoyuna yansımadı. Eski BOTAŞ Doğalgaz Daire Başkanı ve Enerji Piyasası uzmanı Arif Aktürk sözleşmede fiyat değişikliğinin söz konusu olmadığını açıkladı. Bu durum yurttaşların doğalgaz faturasında bir indirimin söz konusu olmayacağını gösterirken daha yüksek faturalarla yüz yüze kalınacağı belirtiliyor.
Yok artık! Bir de ‘soğuk’ zammı!
Yurttaşlar yüksek faturaları nasıl ödeyeceğini bilmezken, şirketler yeni bir ‘güncelleme’ ile pes dedirtti. Şimdi de ‘soğuk hava’ bahane edilerek ‘düzeltilmiş tüketim bedeli’ adı altında yeni bir zam türü uygulanıyor.
Düşünsen aklına gelmez!
Gümüşhane’de Özel Gümüşyurt Yükseköğretim Öğrenci Yurdu’nun ocak faturasında 12 bin 877 metreküp doğalgaz tüketildiği halde, 15 bin 877 metreküp kullanmış gibi gösterildi ve 31 bin 819 TL fatura kesildi. Yurdun 5 bin lira fazla ödediği fatura için doğalgaz dağıtım firması AKSA’nın savunması ise “yok artık” dedirtti. Şirket savunmasında, “Kış aylarında hava soğuduğu ve doğalgaz da büzüşme özelliğine sahip olan bir madde olduğu için sayaçlardan daha fazla gaz geçiyor” dedi. Cumhuriyet’te yer alan habere göre; yurdun ortaklarından Ali Öztürk, şirket yetkilisinin kendilerine, “Soğuk havalarda sayaçtan normalden daha fazla gaz geçiyor ama sayaç bu tüketimi göremiyor” dediğini kaydetti. Öztürk, firma yetkilisinin, BOTAŞ ile yaptıkları sözleşme gereği, fazla geçen miktarı, tüketilen doğalgazın belirlenen 0.9 yerine, 1.21 katsayısı ile çarpılarak gerçek tüketimi bulduklarını söylediklerini ifade etti. AKSA şirketinin yetkilisinin katsayının her ay güncellendiğini ifade ettiği belirtildi.
Bankalar pusuda bekliyormuş!
Şok edici faturalardan sonra uygulamaya sokulan ‘kredi kartına taksit’ uygulaması, sorunun büyüklüğünün iktidar tarafından kabul edilmesi anlamına geliyor. Böyle giderse yurttaşlar cephesinde ciddi bir ‘ödeyememe’ durumunun ortaya çıkacağı, giderek katlanan ve tamamen ödenmez hale gelen faturaların ise icralık olmasının kaçınılmaz olacağı kesin görünüyor. Türkiye’de zaten korkunç bir noktaya gelmiş olan kredi/banka borçlanmasının, kronik doğalgaz borçlarıyla daha da artacağını düşünen devlet, böylece zaten pusuda bekleyen bankaların önünü açıyor. Kararın ertesi günü, reklamlara başlayan bankaların bu işten ne kadar kâr edeceği bilinmiyor.
Türk-Akım boşa düşebilir
Rusya’da, Türk-Akım boru hattına gerçekten ihtiyacı var mı? sorusu gündemde yerini almış durumda. Rusya, beş yıl kadar önce Güney Akım olarak adlandırılan hattın Rusya’dan başlayıp Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a uzanması ile Rus gazını buradan Avrupa pazarına ulaştırmayı hedefliyordu. Ancak Sofya ile alınan karar Avrupa tarafından onaylanmadı ve plan Brüksel ile Washington’ın itirazlarına takıldı. Putin; Brüksel ve Washington’la pazarlık yapmak yerine, projeyi rafa kaldırdı ve Aralık 2014’te Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’la Ankara’daki görüşmesi sonrası dört hattın Türkiye üzerinden inşa edileceğini ve Avrupa’ya gazın Türkiye üzerinden ulaştırılacağını açıklamış ve dört yerine iki hat üzerine anlaşılmıştı. Bulgaristan’ın bu hatta bel bağlamayarak Yunanistan’la ortak FSRU tesisini Dedeağaç’ta kurmaya başlaması Türk-Akıma güvenin olmadığına işaret ediyor.