Hüseyin Aykol/İçeriden
Balıkesir-Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşlarımızdan Kenan Karavil, 6 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Ben buraya 6 yıl önce getirildim. Daha önce Kırıkkale F Tipi Cezaevi’ndeydim. Geçen hafta Kırıkkale Savcılığı tarafından ifadem alındı. Savcıya göre Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nin C-8, C-9, C-10, C-11 ve B-25 odalarında tünel kazılmış. Bu yüzden bana da soruşturma açılmış. Zaten bu gerekçeyle oradaki tüm siyasi mahpusların başka cezaevlerine sürgün edildiğini duymuştum. Ben bu odalardan sadece birinde kaldım ama o zamanlar herhangi bir tünel faaliyeti olmadı.
Cezaevlerinin genel durumunu biliyorsunuzdur. Bu ay itibariyle açık görüş başladı. Ancak açık görüş sadece 30 dakika olacak. Örneğin benim ailemin buraya gelmesi 16 saat sürüyor. Sadece 30 dakika görüşebilecekler ve 16 saat daha yolculuk yapacaklar evimize geri dönebilmek için. Böylesine büyük ekonomik kriz ortamında bu kadar yolu sadece 30 dakikalık açık görüş için gelmesinler diye ben ailemi ziyaret için çağırmadım.”
* * *
Azadiya Welat gazetemizin Antep temsilcisi iken 22 yıl 8 ay hapis cezası alan ve şu anda Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Ferhat Çiftçi 5 Ocak 2022 günü gönderdiği faks mesajında şöyle diyor: “Bildiğin gibi ben bir buçuk yıl önce apartopar buraya sürgün edildim. Doğrusu buralar bana pek yaramadı. İlkin mide, bağırsak problemlerim arttı. Daha onlarla uğraşırken Mayıs ayının ilk günlerinde kimi fiziki problemler de yaşamaya başladım. İki-üç içinde neredeyse yatalak hale geldim. Uzun süre hastalığıma teşhis konulamadı. En son Eylül ayında yapılan EMG testinde motor nöronlarda bloklar tespit edildi. Kronik İnflamatuar Demiyenilizan Polinöropati (CİDP) diye bir hastalık tespit edildi. Vücudumun herhangi bir yerinde oluşan iltihaplanma, önce bacak sinirlerime, oradan da bütün sinir sistemime yayılmış.
Bu nedenle sinir sistemi devre dışı kalmış. Bu da tüm duyularımın, iç ve dış organlarımın devre dışı kalmasına neden oluyor. Özcesi kaslarla çalışan bütün organlarda işlev bozukluğu oluşuyor. En çok da nefes almakta zorluk oluşuyor. Hasılı, teşhis konulduktan sonra bir süre hastanede yattım. İnsan yapımı ilik verdiler. Sonrasında da Cortizon tedavisi gördüm. Cortizona halen devam ediyorum. Şimdi durumum çok daha iyi. Tam bir iyileşme olmasa da, artık kendi ihtiyaçlarımı karşılayabilecek kadar toparlandım. Doktorlar da ilerisi için olumlu bir tablo çiziyor.”
* * *
Tokat T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan ve yazar arkadaşlarımızdan Seyyit Oktay, 13 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burada da yeni bir şey yok. Normalleşmeye geçildi. Yani vardiyalar günlük gelip-gider oldu o kadar. Bu aralar görüntülü telefon hatları çekiliyor ama bize bir şey yok. Biz eski sistemde telefon edecekmişiz. Haftada bir telefona, 15 günde bir spora çıkıyoruz. Sağlık sorunlarıyla ilgili burada belli bir duyarlılık oluştu. Birçok arkadaş hastaneye götürüldü. Öğrenci olan Cahit Çakıroğlu’nun cezası bittiği halde, dosyası Yargıtay’da olduğu için bırakılmıyor. Başvurularına cevap verilmiyor.
Hasan Orta’nın 4 yıl 6 aylık hapis cezası 25 Kasım günü sona erdi; ancak İdare ve Gözlem Kurulu, kendisini iyi halli bulmayarak cezasını 3 aylığına erteledi. Oysa disiplin cezası falan da yoktu. Bu arada, Ahlat Cezaevi’ne sevki çıkmıştı. Oraya gitti. Artık oradan tahliye ederler herhalde. Ben de iyi sayılırım. Bazen sağlık sorunları zorlasa da, nefes almaya devam ediyorum. Malum 28. yılı da geride bıraktım. İnanılmaz bir şey, akıp gitti zaman. Söyleyecek o kadar çok şey var ki, susmak bile çok şey anlatıyor.”
* * *
Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mustafa Kocatürk 3 Ocak 2022 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Sorduğun hasta mahpus arkadaşlar halen buradalar. Ekim ayının ilk haftasında yaşananlardan sonra Zeynel Karabulut ve Sinan Akbayır’ı yanımıza getirmişlerdi. Şimdilik bu arkadaşlarla birlikte kalıyoruz. Orhan Eroğlu ise Sadık Sabancılar ile birlikte A blokta kalıyor. Biz iyiyiz. İki gün önce üçüncü doz aşıyı yaptırdık. İki haftada bir kez yarım saat aynı hücredeki arkadaşlarımızla spora çıkarken, sohbete hiç çıkamıyoruz. Pandemiyle ilgili kısıtlamalar dışarıda büyük oranda kaldırılmışken buralarda açık görüş sadece yarım saat ve sadece iki ziyaretçiyle yapılabiliniyor. Sohbete çıkma konusunda halen olumlu bir adım yok.”
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mustafa Taştan’a dışarıdan gönderilen Selahattin Demirtaş’ın “Efsun” isimli son kitabı kendisine verilmedi. Cezaevinin beş kişiden oluşan Disiplin Kurulu, ikisi raporlu olduğu için mevcut üç kişiyle toplanmış ve kitabın ‘müstehcen’ olduğu iddiasıyla Mustafa Taştan’a verilmesini uygun bulmamış. Dışarıda yüz binin üstünde satılan-okunan kitabı, dahası hakkında bırakın herhangi bir dava, bir soruşturma bile olmayan bir romanın cezaevine girmesini uygun bulmayan bir anlayış karşısında insan ne diyeceğini bilemiyor.
TEŞEKKÜR: Okurlarımızdan gelen mektup ve kartlarda yeni yıl kutlamaları devam ediyor. Her birine Yeni Yaşam emekçileri olarak teşekkür ediyor; yeni yılın barış ve özgürlük getirmesini diliyoruz.
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Türkan İpek – Gebze Kadın Kapalı Cezaevi
Akif İpek – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
Zeki Kayar – Bandırma 1 nolu T Tipi CİK
Mustafa Taştan – Bolu F Tipi Cezaevi
Kenan Karavil – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Mahsum Arslan – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi CİK
Sadık Sabancılar – Kırıkkale F Tipi CİK
Ayhan Kavak – Siverek 1 nolu T Tipi CİK
Ferhat Çiftçi – Tekirdağ 1 nolu F Tipi CİK
Seyyit Oktay – Tokat T Tipi Cezaevi