Kırıkkale Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini anlatan tutuklular, cezaevinde sayımların aylardır robocop kıyafetli gardiyanlar tarafından yapıldığını aktardı.
Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan İlker Eygi, Ramazan Nazlıer, Cihat Özdemir Aziz Temel ve Şaban Sidal isimli tutuklular, yaşadıkları hak ihlallerini İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’ne gönderdikleri mektuplar aracılığıyla anlattı.
‘Cezaevi idaresi oda değişim taleplerimizi yerine getirmiyor’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırılması için 7 Kasım 2018 tarihinde başlatılan açlık grevleri döneminden bugüne günlük sayımların robocop kıyafetli gardiyanlarca yapıldığı belirtilen mektuplarda, “Revirde bile sürekli robocop gardiyan doktorun yanında bekletiliyor. Cezaevi idaresi keyfi bir şekilde oda değişim taleplerimizi yerine getirmiyor. Oda değişim talebi olmayan arkadaşlarımız ise, istemediği başka bir odaya götürülebiliyor” denildi. Musluklardan ise kirli su aktığını paylaşan tutuklular, yaşanan diğer sorunları şöyle aktardı: “Yemeklerde kullanılan su, idarece arıtılarak kullanılıyor, bizlere verilen su ise arıtılmıyor. Kimi zaman doldurduğumuz kovanın bile dibini göremeyecek seviyede bir kirlilik söz konusu. Musluklardan akan su yine kötü kokuyor ve içmek bir yana temizlik ihtiyacına bile yanıt veremeyecek bir durumda. Ancak bu suyu içmek zorunda kalıyoruz. Kantin ihtiyaçları ise aylardır tam olarak karşılanmıyor. En temel gereksinimler bile kantinimizde hala bulunmamaktadır. Mutfaktan çıkan yemeklerin yeterli miktarda ve kalitede olmamasına nedeniyle yazdığımız kantin listesindeki malzemelerin çoğu getirilmiyor.”
‘Aylarca revire çıkarılmıyoruz’
Tutuklular, mektuplarında kelepçeli tedavi dayatmasından dolayı tedavilerinin aksatıldığını da yazdı. Yaşanılan bu soruna dair, “Çoğu zaman revir talebi yazdığımız halde aylarca revire çıkarılmıyoruz. Randevulara zamanında götürülmeyen hasta arkadaşlarımızın tedavileri, kontrolleri ve tahlilleri yapılmamaktadır. Randevu tarihleri mahkumlara bildirilmediğinden, takip edilememektedir. İdare de bu takip sürecindeki sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Sağlık hizmetleri ilaç şirketlerini memnun edecek düzeyde, ilaç merkezli yürütülmekte; tahlil, tetkik gibi süreçler göz ardı edilmektedir” ifadelerine yer verildi.
‘Telefon hakkı gasp edilmek isteniyor’
Mektuplarında yine kitap sınırlaması getirildiğini kaydeden tutuklular, devamında şunları aktardı: “Kişi başı 10 kitapla sınırlı tutarak, kitap ve dergilere el konulup araştırma-inceleme ve okuma hakkımız kısıtlanmaya çalışılıyor. Yeni bir uygulama ile haftada 10 dakika yaptığımız telefon hakkı da gasp edilmek isteniyor. Çoğu zaman telefona çıktığımızda değişik sebeplerden dolayı telefonumuz çıkmayabiliyor. Telefon çıkmadığında, artık telefon açmak mümkün olmuyor . Dergi ve gazeteler adımıza postayla yollandığı halde idari kararlara dayanılarak alıkonuluyor. Sadık Sabancılar arkadaşımız Komün Dergisi’ne yolladığı mektuba ‘örgütsel haberleşmeye neden olduğu’ iddiasıyla 19 Haziran’da el konuldu. Hücrelerimizde bulunan radyolara keyfi olarak el konuldu.
Keyfi sınırlamalar…
Yaşam koşullarımıza yönelik saldırı ve keyfi sınırlamalara karşı asgari taleplerimiz dahi disiplin cezalarına gerekçe yapılmakta. Selçuk Çelik’e yaşam alanımızdaki kameranın görüntü almasını engellediğinden ‘3 gün hücre cezası’ cezaları verildi. Mustafa Kocatürk, Resul Kocatürk ve Mert Yazar’a, İmralı tecridine son verilmesi talebiyle yapılan süresiz açlık grevi ve ölüm orucu direnişine destek amaçlı yaptıkları 5 günlük açlık grevi nedeniyle ‘1 ay süreyle spor ve atölye çalışmalarından men’ cezası verildi. Sinan Akbayır’a ‘2 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası’ ve ’11 günlük hücre cezası’ verildi. Öte yandan verilen disiplin cezaları bahane edilerek infazımız yakılmaktadır. Son dönemde Sinan Akbayır, Zeynel Karabulut, Cihat Özdemir, Sadık Sabancılar, Murat Karayel’in infazları bu şekilde yakılmıştır. Murat Karayel’e mahkemenin infaz yakma kararı tebliğ edilmeden , savcılık tarafından işlem yapılıp müddetname düzenlenerek itiraz hakkı yok sayıldı.”
Duyarlılık çağrısı
Tutuklular mektuplarında, Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte genelgelerde tanınan hakların çoğunun gasp edildiğine ve tamamen keyfi bir yönetimin hayata geçirildiğine dikkat çekerek, kamuoyuna duyarlılığın artması yönünde çağrıda bulundu. Kırıkkale Cezaevi başta olmak üzere İç Anadolu bölgesindeki çoğu cezaevinden benzer şikayetlerin geldiğini ifade eden İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, yapılan şikayetler üzerine gerekli yerlere başvurularının devam ettiğini ama olumlu yanıtlar alamadıklarını aktardı.
Kaynak: MA