Yadigar Aygün
Şebnem Korur Fincancı’nın topluma gözdağı vermek için tutuklandığını kaydeden ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ temsilcileri, Fincancı ve tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Kimyasal konusunda inceleme yapılması gerektiği yönünceki açıklaması sonrası Türk Tabipler Birliği Merkez Komite Başkanı Şebnem Korur Fincancı, İstanbul’da evi basılarak gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamalarını yöneltti.
Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasındaki amacın toplumu sindirmek, baskı altına almak için olduğunu belirten HDP Milletvekili Tayyip Temel, Fincancı’nın mesleki etik değerlerinden taviz vermediğini söyledi: “Fincancı, bilim insanlarının yapması gerekeni yaptı. Boğun eğmeyen, bilimden taviz vermeyen, iktidarın çizdiği çerçevede hareket etmeyen bir özgür düşünceyi ifade etti. Bu tutuklanma ile AKP-MHP iktidarı bu konudaki kuşkuları derinleştirdi.”
Kürt basınını susturma çabası
Ankara merkezli operasyonda 9 gazetecinin de hedef olarak seçilip tutuklandığına dikkat çeken Temel, bu tutuklamaların diğer basına da yansıyabileceğini söyledi. Fincancı ve tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması için tüm kesimlerin ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Temel, “Ne zaman Kürt halkına gayri ahlaki gayri insanı uygulamaların hazırlığı yapılıyor ise o hazırlıklar pratikleşiyor ise Kürt basını susturulmaya çalışılıyor. Kimyasal iddialarının gündemde olduğu, seçimlerin giderek gündemleştiği bir dönemde Kürt basının hedef seçilmesi daha kötü ve tehlikeli hazırlıkların olduğuna işarettir” diye konuştu.
‘Halk ittifakı kurulmalı’
2023 seçimleri yaklaşırken meslek örgütü temsilcilerine ve topluma göz dağı vermek için tutuklama, gözaltı ve baskıların yaşandığını belirten EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Bu kararın kendisi siyasi bir karardır. Hukuksal hiçbir dayanağı yoktur. Bütün dertleri toplumu, emekçileri, sağlıkçıları, hekimleri, kısaca tüm öğütlü yapıları dağıtmak, parçalamaktır” dedi.
Fincancı ve tutuklan gazeteciler ile halkın haber alma hakkının bir kez daha yok sayıldığını ve gerçeklerin topluma ulaşmasının engellendiğini belirten Akdeniz, Fincancı ve tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmasını istedi.
Akdeniz, “Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin Kürt sorunudur. 25 gazeteciyi, bilim insanı Fincancı’yı tutuklarsanız bu sorun nasıl çözülecek? Demek ki iktidarın Kürt sorunu çözümüne ilişkin hiçbir niyeti olmadığı gibi Kürt realitesinin görülmesine de tahammülü yok. 2023 seçimlerine doğru giderken en büyük halk ittifakının kurulması gerekiyor” dedi.
Kürt halkının AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına karşı direndiğinin altını çizen Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem Sözcüsü Juliana Gözen, savaş suçlarına dikkati çekti. Türkiye’nin kimyasal silah kullanımının açığa çıkmasından dolayı panik olduğunu belirten Gözen şunları söyledi: “Birçok kurum dönüştürüldü, ele geçirildi. TTB ile bu çerçevede çok uğraştılar. Kürt halkının direnişini kuzey, güney ve batıda kıramadılar. Kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı bir yana, bu konuda bir kamuoyu oluşması karşısındaki bu kamuoyunun oluşmasında Şebnem hocanın payı büyüktür. Panik yaşadıkları doğru ama zaten o kadar çok suç işlediler ki, bağımsız bir kuruluş tarafından denetlenme korkusu zincirleme olarak birçok suçun konuşulmasına ve toplum tarafından üzerine gidilmesine neden olabilir. Bundan çok korkuyorlar” diye konuştu.
Kimyasal silah kullanımının uluslararası düzeyde çok büyük bir suç olduğuna dikkat çeken Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk de, AKP-MHP iktidarının “kimyasal silah kullanımın toplumda konuşulmasını” istemediğini söyledi. Öztürk, “Her fırsatta topluma, emek ve demokrasi mücadelesini yürütenlere gözdağı verilmek isteniyor. AKP-MHP ittifakının en çok yapmaya çalıştığı iş bu neredeyse. Kimyasal silah kullanımı uluslararası düzeyde çok büyük bir suç olduğu için mevcut hükümet bu bahsin açılmasından dahi çok rahatsız oluyor. Yasak olan bir silahı da kullanacak noktaya gelmiş gibi gözükmek istemiyorlar” diye konuştu.