Gazeteci Beritan Sarya ile Suriye’deki gelişmeleri konuştuk: ‘Aldığım bilgilere göre İdlib’deki saldırıdan bir gün önce Rus ve Türk komutanlar bir toplantı gerçekleştirmiş ancak anlaşamamış. Ertesi gün hava hareketi gerçekleşmiş’
Hüseyin Kalkan
Son günlerde Rus savaş uçakları ÖSO içinde yer alan Türkiye yanlısı grupları iki kere vurdu. İlk olarak Cerablus’ta cihatçıların bir karargâhı vuruldu, burada 5 militan öldü, onlarcası yaralandı. İkinci hedef İdlib’te Türkiye sınırına 10 km mesafede bulunan Feylak el Şam karargâhı idi. Bölgede bulunan gazeteci Beritan Sarya’nin verdiği bilgilere göre saldırı sırasında bu grubun 100 mensubu öldü, 85’i de yaralandı. Bu kampta Feylak el Şam’ın 500’ü aşkın mensubunun olduğu biliniyor. Bu grup ÖSO içinde Türkiye’ye yakın gruplarda biri. Yine Sarya’nın verdiği bilgilere göre basında yer alan haberlerin aksine kampta sivil kimse bulunmamakta.
Toplantı sonrası vuruldu
Rusya’nın bu hava hareketlerini Türkiye’nin Karabağ’a ve Kafkaslara burnunu fazla sokması ve cihatçıları Rus sınırına taşımasına bir yanıt olarak okuyanlar olduğu gibi, rejim ordusunun yakında başlayacağı bir kara hareketine bir hazırlık olarak okuyanlar da oldu. Beritan Sarya, bu yorumlara “olabilir’ diyor, ama daha spesifik bir bilgide ekliyor: “Benim kendi kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre bu saldırıda bir gün önce bölgede Rus ve Türk komutanlar arasında bir toplantı gerçekleşmiş. Toplantıda taraflar -hangi konular olduğunu bilmiyor- görüş birliğine varamamışlar. Ertesi gün bu hava hareketi gerçekleşmiş.”
Gazeteci Sarya, Rusya’nın böyle gruplara yönelik saldırı için mutlaka bir savaş hazırlığı olarak okumamız gerekmediğini söylüyor: “Bazı durumlarda yerel bir sorunu kabul ettirmek için, ya da yerel bir sorunla ilgili geri adım attırmak için de bu grupları vurduğu oluyor. Yukarıda belirttiğim gibi Rusya’nın böyle bir tarzı da var.”
Gözlem noktaları sorunu
Gazeteci Beritan Sarya’ya Türkiye’nin Morek’teki gözlem noktasını boşaltmasının nedenini ve başka gözlem noktalarının boşaltılıp boşaltılmayacağın sorduğumuzda, bize şu bilgileri verdi: “Biliyorsunuz bu nokta Suriye Ordusu’nun kuşatması altında olan bir bölgede bulunuyordu. Güvenli bulmadıkları için boşalttılar, bence. ‘Daha büyük bir savaşa hazırlanmak için boşalttılar’ yönündeki yorumları abartılı buluyorum. Ayrıca zaten buraya kuvvet yığıyorlar. Her an yeni bir çatışma başlayabilir. Bu başka bir şey. Hem bu gözlem noktalarının kuşatma altında olmasını istemiyorlar, hem de olası bir savaşa da hazır olmaya çalışıyorlar. Türkiye açısında alan kontrolü önemli. Ne kadar geniş alanı kontrol ederse o kadar iyi olur mantığı ile bakıyorlar. Ama yine de savaş alevlenirse, o zaman risktir. Morek gözlem noktası boşaltıldı. Buradaki güç ve teçhizatlarını Rusların denetiminde Zaviye Dağı’na çektiler. TSK’nin Sirman’da bulunan 8’inci, Til Toqan’daki 7’nci, Til Eys’teki 6’ncı, Raşidin’deki 5’inci, Anadan’daki 4’üncü ve Şex Aqil’deki 3’üncü askeri gözlem noktalarını boşaltarak başka yere taşıyacağı iddiaları var.”
Sarya, bu gözlem noktalarının hepsinin Suriye ordusunun kuşatması altına giren noktalar olduğu belirterek, “Özellikle bu yılın başlarında, şubat ayında buraların boşaltılması gündeme gelmişti, ama Erdoğan buraları boşaltarak geri adım atmayacakların söylemişti” diyor. Sarya gözlem noktalarının kaderi ile ilgili şu tahminde bulunuyor: “Yeni bir savaş başlarsa bu gözlem noktaları Suriye ordusunun elinde rehine konumunda olacak ya da imhaya açık olacak. Bu nedenle Ruslarla bir pazarlık konusu yapıp çıkma ihtimali daha yüksek.”
Ankara dezavantajlı
Türkiye’nin son dönemde Eyn İsa alanına saldırılarını artırmasını ‘bu gözlem noktalarına karşı Kürtler üzerine bir pazarlık mı var’ şeklinde tartışmaları da gündeme getirdiğini belirten Sarya, şunları ekliyor: “Türkiye ve Rusya arasında her zaman özerk yönetim bölgelerine dönük pazarlıklar oldu/olabilir. Özerk yönetimin tasfiye edilmesi ve bu amaçla yapılacak yeni sınır ötesi operasyonlar Türkiye’nin hep gündeminde. Fırsatını bulduğu anda yeni saldırılar geliştirecektir. Fakat şu anda Rusya’nın bu gözlem noktalarının çekilmesi karşılığında Türkiye’ye böyle bir operasyon izni vereceğini düşünmüyorum. Çünkü bu noktaların kuşatma altında olması nedeni ile dezavantajlı zor durumda olan Türkiye’dir. Ama Rusya da özerk yönetim karşısında Şam yönetiminin elini güçlendirmek, Kuzeydoğu Suriye’de Suriye ordusuna daha fazla alan açmak için böyle bir izlenim vermek istiyor olabilir.”
Rusya’nın çözümü
Son zamanlara Kuzeydoğu Suriye federasyon yetkilileri Rusya’nın rejimle bir anlaşmaya varılmasını istemediğini birkaç kez ifade ettiler, bu belirlemelerle ilgili Sarya, şunları söylüyor: “Rusya’nın Suriye sorununa siyasi çözüm istediğine dair bir propagandası var. Fakat çözüm isteyip istemediği net değil. Ama şunu görmek gerekiyor ki Rusya bir kapitalist modernite gücü, hatta şu anda sistemin öncülüğünü yapanlardan biri. Bir siyasi çözüm istese bile bu halkların ya da bölge halkının ortak iradesiyle kurulan özerk yönetimin istediği gibi bir çözüm değildir. Halkların ve bölgenin çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını ve kapitalist sistemin çıkarlarını esas alır.”
Sarya, Rusya’nın rejimi güçlendirecek bir çözümden yana olacağını vurguluyor: “Şam’a daha çok alan açacak Suriye rejimini güçlendirecek bir çözümü ister. Aslında özerk yönetimin çözüm anlayışı yani özerk yönetimin tanınması da Suriye devletini güçlendirir, Suriye’nin birliğini garantiler ama Şam merkeziyetçi ve tekçilikte ısrar ediyor. Rusya da hem Suriye devletinin yaklaşımı hem de sistemsel yaklaşımı nedeniyle her zaman Suriye krizinin çözümü için bir model olan özerk yönetimin zayıf düşmesini ister” diyor.
Rusya’nın planı
Gazeteci Sarya, Rusya’nın dönem dönem bazı çözüm çabaları ile ön plana çıktığını ama sonrasında Türkiye ile farklı anlaşmalar yaptığını hatırlatıyor. Sarya, bu belirlemesini güçlendiren tespitlerini ise şöyle sıralıyor: “2016 yılında Halep’e karşı Cerablus, Ezaz, BAB vb. alanları; 2018 başında ise Guta’ya karşı Efrin’i Türkiye’ye açtı. Efrin’de Türkiye’nin harekatını destekledi, hatta teşvik etti. Bu pratikleri nedeniyle de bölgede Rusya’ya dönük haklı bir kuşku var. Yine Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim alanlarından baktığınızda sahaya Rusya’nın çözüm istediğine dair herhangi bir yansıma yok. Rusya’nın sahadaki temel müttefiki Şam yönetimi. Türkiye ve Şam yönetiminin Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk yönetim alanlarına dönük özel savaşı sürüyor. Şam’ın özel savaşına Rusya da çok defa ortak oldu.”
Coğrafik özerklik
Gazeteci Sarya, Türkiye’nin ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalara rağmen özerk yönetim alanlarına bombardımanları sürdürdüğünü, başından bu yana ABD ve Rusya ile yaptığı anlaşmalara uymadığını ama her iki gücün de buna rağmen Türkiye’ye “dur” demediğini belirterek, “Rusya’nın 31 Ağustos’ta Demokratik Suriye Meclisi ve Suriye Halkın İradesi Partisi arasında yapılan anlaşmayı Dışişleri Bakanlığı düzeyinde desteklediğini ortaya koymasına rağmen bir süre sonra Lavrov gibi yetkililer ağzından Kürtleri suçlayıcı açıklamalar yaptı” diyor.
“Özerk yönetim Suriye’yi parçalamak değil demokratikleştirmek istiyor” diyen Sarya, şöyle devam ediyor: “Özerk yönetim devletçi ya da etnik özerkliğe dayalı bir çözüm yerine Suriye’nin bütünlüğü temelinde halkların, kadınların, toplulukların kimlik ve haklarıyla tanındığı coğrafik bir özerkliği esas aldığını ortaya koydu. Bunu Rusya da biliyor. Benim düşünceme göre Rusya şu anda zorlanıyor. Şam yönetimi her ne kadar Rusya’nın müttefiki olsa da demokratikleşme yönünde hiçbir adım atmayan ama askeri, ekonomik ve yönetimsel alanlarda hiçbir gücü olmayan duruşuyla Rusya’nın sırtında yük oldu.”
Çözüm istenmiyor
Sarya, Suriye sorununa siyasi bir çözüme tek başına Rusya’nın gücünün yetmeyeceğini belirterek, şöyle devam ediyor: “Rejim, İran, ABD, Türkiye vb. bütünü Suriye sahasında. Bir çözüm istese bile buradaki güçleri hesaba katmadan adım atamaz. Aslında burada hiçbir güç için ‘çözüm istiyor’ diyemeyiz. Kürtler hariç. Mesela ABD daha Demokratik Özerk Yönetimi resmen tanımış değil. Serekaniye ve Gre Spi’ye Türkiye’nin harekâtının önünü açan, icazet veren ABD’dir. ABD istemeseydi Türkiye bu harekâtları gerçekleştiremezdi.”
Birlik görüşmeleri tıkandı mı?
Gazeteci Sarya ile Rojava’da Kürt partileri arasında yürüyen birlik görüşmelerini de konuşuyoruz. Sarya, ENKS ile PYDK arasındaki görüşmelerin tıkandığını, ENKS’nin anadilde eğitimi reddettiğini ve eş başkanlık sistemine karşı çıktığını belirtiyor. Sarya’ya bir ENKS yetkilisinin Roj Peşmergeleri denilen güçlerin Suriye Demokratik güçlerine katılacağı doğrultusundaki açıklamasının doğru olup olmadığını da soruyoruz. Sarya, “Bu konuyu uzun süredir izliyorum. Şu anda böyle bir tartışma yok. ENKS’nin Roj Peşmergelerinin gelip Kuzey Doğu Suriye alanlarında yerleşmesi gibi bir talebi var. Ayrı bir güç olarak kalmasını istiyor. Böyle bir dayatması var. Ama bu resmi gündem değil. Bizim aldığımız bilgilere göre tartışmalar henüz bu boyuta gelmiş değil. Bu konu gayri resmi olarak dilendiriliyor” diyor.
Sarya’ya görüşmelerde ilerleme sağlanıp sağlanmadığını sorduğumuzda ise verdiği yanıt çok iyimser değil. Görüşmelerin ENKS’nin tutumu nedeni ile tıkandığını belirten Sarya, şöyle devam ediyor: “Siyasal boyutta bir uzlaşı sağlanmıştı. Bir siyasi danışma merciyi kurulması konusunda anlaşmaya varılmıştı. Görüşmeler başladığında ENKS özerk yönetime karşı çıkıyordu. Özerk yönetimin lağvedilmesini öneriyordu, daha çok etnisiteye dayanan bir sistem kurulmasını istiyordu. Rojava’nın tümden Kürt bölgesi olarak belirlenmesini istiyordu. Kürtlerin Araplarla ve diğer halklarla ayrışmasını istiyordu. Ama PYNK ve özerk yönetim bunu kabul etmedi. Görüşmeler ilerledikçe bu taleplerinden vazgeçtiler. Özerkliğin devam etmesini kabul ettiler. Toplumsal sözleşmeyi kabul ettiler. Fakat bazı ENKS yetkililerinin Türkiye’ye gidip dönmesinden sonra görüşmelerde tekrar başa dönmek istedikleri görüldü. Tekrar toplumsal sözleşmeyi tartışmaya açtıkları, eşbaşkanlık sistemini, eğitim gibi konuları yenide gündeme getirdiklerini Aldar Xalil açıkladı. Bunun ardından ENKS halkın tepkileri nedeniyle ‘Kürtçe eğitimi reddetmedik, işte ideolojik müfredatı reddettik’ şeklinde manipülatif açıklamalar yaptı. ENKS buradaki eğitim sisteminin lağvedilmesini istiyor. ‘Özerk yönetimin eğitimi resmi değil. Eğitim devlete göre olsun’ diyor.”
Halk tepkili
Sarya askeri boyutun henüz tartışılmaya başlanmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Buradaki halk Roj Peşmergelerini alanda istemiyor. Aslında ENKS’nin Türkiye güdümündeki SDDK ile ilişkisini kesmesini istiyorlar. Anadilde eğitime ve bir kadın kazanımı olan eşbaşkanlık sistemine karşı çıkmasına, rejim müfredatını dayatmasına, halk tepki gösteriyor. Bunların halkın kazanımlarını ortada kaldırmak için yapılan oyalama görüşmeleri olduğu yönünde tartışmalar bile yaşanıyor.”
IŞİD yeniden güçleniyor
Serekaniye ve ÖSO denetimindeki bazı bölgelerde Fransa’yı protesto etmek için yapılan gösterilerde IŞİD bayrağı açıldığı basına yansımıştı. Beritan Sarya’ya bu konuda bilgilerini bizimle paylaşmasını istedik. Sarya, “Elbette DAİŞ bu ÖSO bölgelerinde rahat rahat faaliyet yürütüyor. ÖSO’nun içine binlerce DAİŞ’li var. Bunların çoğu da komutan düzeyinde. Bunların bazıları ile ilgili bilgileri yazmıştık. Demokratik Suriye Güçleri DAİŞ’i yendi, Serekaniye, Grê Spî gibi alanları DAİŞ’ten temizledi. Fakat Türkiye’nin 9 Ekim 2019’daki askeri harekatından sonra bu alanlar yeniden DAİŞ’e açıldı. Serekaniye’de Fransa’yı protesto gösterilerinde İŞİD bayrağı açılması bunun bir dışavurumdur.”