Suriye’de devam eden savaştan 7 yıl önce kaçarak Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Ezidi G.Z., ailesiyle birlikte uğradıkları ayrımcılıktan dolayı kimliğini gizlemek zorunda kaldıklarını anlattı.
Suriye’de süren savaştan kaçarak Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan mülteciler birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Yaşadıkları ayrımcılık, nefret suçu, ötekileştirme karşısında Avrupa’yı kurtuluş olarak gören mültecilerin büyük çoğunluğu, insan kaçakçılarının ölüme sürüklemesiyle yaşamını yitiriyor. 5 yıl önce Suriye’nin Halep kentine yakın bir köyde IŞİD’den kaçarak önce Afrin’e ardından Türkiye’ye gelmek zorunda kalan Ezidi kadın G.Z., Mezopotamya Ajansı’na (MA) yaptığı konuşmada inançlarından dolayı ailesiyle kimliklerini gizlediklerini anlattı.
Ezidi diye işten attılar
7 yıldır Türkiye’de yaşadıklarını belirten G.Z., İstanbul’da 3 yıl kaldıktan sonra İzmir’e geldiğini söyledi. İki çocuk sahibi G.Z., eşinin de terzi olduğunu dile getirerek, zorlu yaşamını şu sözlerle anlattı: “Türkiye’de en büyük zorluğumuz, dini inancımızı söyleyemememiz. Ezidi olmamıza rağmen bunu kimse bilmiyor. İstanbul’a gittiğimizde eşim çalıştığı yerde Ezidi olduğunu söylemiş, hemen onu işten attılar.”
‘Kimliğimizi gizliyoruz’
Eşinin camiye gitmiyor diye zorluk yaşadığını ve baskıya maruz kaldığını belirten G.Z., şöyle devam etti: ”bazen de o baskı karşısında camiye gitmek zorunda kalıyor, herkes namaza durunca o yine çıkıyor. Güvenebileceğimiz kimse yok. Dolayısıyla, kimliğimizi gizliyoruz. Uzun süre kendi ibadetimizi yerine getiremedik. Şimdi gizli de olsa hafta sonları kiliseye gidip dua ediyoruz. Yapabildiğimiz tek ibadet bu kaldı.”
‘Bilseler elimizden su içmezler’
Komşularının dahi Ezidi olduklarını bilmediklerini söyleyen G.Z., ”Bilseler elimizden su bile içmezler. Zaten eşim iş yerinde Ezidi olduğunu söylediğinde iş yerindekiler, ‘Ezidiler şeytandır, haramlardır. Ellerinden bir şey yenilmez’ diyordu. O da bizim adımıza korktuğu için artık hiçbir yerde söylememe kararı aldık” sözlerini kaydetti.