Beklendiği gibi dünya 2019’a Suriye ve Rojava tartışmaları ile girdi. Gelişmeler Suriye denkleminde yaşansa da, uluslararası alanda tartışılan Kürt meselesidir. Bu durum, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Sorunu kendi aramızda çözemezsek uluslararası alana taşınır ve orada çözülür” öngörüsünü de bir kez daha doğruladı.
Tartışmanın fitilini Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ateşledi. Türkiye bu karara uzun süredir temkinli yaklaşıyor; planın arkasında ve önünde ne olduğunu kestirmeye çalışıyor. Rusya gelişmelerin kendisine fırsat yaratması için beklemede. Suriye rejimi bölgeye yerleşmek için fırsat kolluyor. İran ve müttefikleri bölgeye yönelik Türkiye kadar agresif olmasa da aynı hesap içinde. IŞİD’in yenilgiye uğratıldığı bu bölgeye yönelik IŞİD’den devşirilen gruplar yönlendiriliyor. Mısır, BAE, Arabistan bölgeye gelmek için hazır kıta bekliyor. Hesap içinde hesap var, oyun üzerine oyun kurgulanıyor. Fakat Rojava’da gerçek bir hayat mayalandı ve masaüstü senaryolar o kadar kolay işe yaramıyor. Bir kez daha Kürtlere karşı saldırı politikasının kaybedeni Türkiye oldu.
Rojava’daki gelişmeler ve ABD’nin kararından sonra içine girilen arayışlar dünya insanlığını kaygılandırdı. Uluslararası kamuoyu orada nelerin kazanıldığını olası bir durumda nelerin kaybedileceğinin farkında. Bu duruma gösterilen tepkiler Trump’a ve uluslararası güçlere geri adım attırdı. Trump çekilmeyi yavaşlattı ve dün yaptığı açıklamada, “Suriye’den çekilsek bile Kürtleri korumak istediklerini” açıkladı. Aynı gün Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Rusya lideri Putin ile yaptığı görüşmede Suriye’de temel önceliklerinin “Kürtleri korumak” olduğuna işaret etti. Türkiye yeniden yönünü Güneyli güçlere çevirdi ve Erdoğan’ın Berhem Salih ile görüşmesinin ana konusunu Rojava oluşturuyor. Salih’in Ankara ziyaretini, ENKS’nin aynı tarihte KDP sitesinde yayınlanan, “Rojava’daki özerk yapılanma dağıtılacak” açıklamasını hatırda tutarak değerlendirmek gerekir. Haliyle bütün bu yaşananlar gerçekten korunan ne olduğu kimin kimi koruduğu sorusunun cevaplandırılmasını mecbur kılıyor.
Bugün tartıştıklarımız bir yanıyla dünya çapında kültleşen popüler dizi Game Of Thrones’un yazarı George RR Martin’in resmettiği dünyaya çok benziyor. İnsanlığın kaderine karar verme gücünde olduğunu ileri süren liderlerin taht oyunları, iktidar oyunları bölgemizde yaşanıyor. Bu acımasız oyunun orta yerinde Kürtler Game Of Thrones’ta Akgezenler olarak resmedilen ölüler ordusu, ölüm ordusu haline gelen IŞİD’i durduran güç konumunda. Kürtler IŞİD’i yenerek dünyayı bir büyük tehlikeden korudu, koruyor. Bunu da yine Macron, 23 Aralık tarihinde Çad ziyaretinde dile getirmiş ve “Dünyanın Kürtlere borçlu olduğunu” söylemişti. Dünya insanlığının savunması artık Rojava’dan başlıyor. O halde Kürtleri korumaktan bahsedenlerin derdi halkları korumak değil, halkların başına bela olduklarını gizlemektir. Trump, Kürtleri korumaktan bahsediyor, Putin, Macron aynı iddiada. Yalanın hakikat olarak pazarlandığı bir dünyada yaşıyoruz. Kısa süre önce Erdoğan bile Kürtleri “PKK ve PYD’nin eline terk etmeyeceklerini” belirterek başka bir “korumayı” gündeme getirmişti. Koruma açıklamaları bir tehdide işaret ettiğine göre; bütün bu dünya devletleri Kürtleri korumaya çalışıyorsa nasıl oluyor bu çağda Kürtler bu büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya? O halde bu bilinmez tehdit ve tehlikenin kaynağı ne? Demek ki Kürtlerin, kendisini korumaktan bahsedenlerden korunmaya ihtiyacı var. Buradaki mesele Kürtlerin korunması değil, Kürtlerin ve bölge halklarının başına bela edilen politikaların ortadan kalkmasıdır. Kürtler bugün kendisini korumaktan söz edenlerin yüzyılın başında ülkesini parçalayarak bugünkü duruma mahkum ettiğinin farkında.
Fakat her şeye rağmen Kürtler bir de dünya realitesini acı tecrübelerle deneyimlediler. Kendi özgüçleriyle ortaya çıkan temel bir güç ve dinamik olarak mevcut dünya ile ilişki geliştirmek durumundalar. Kendi hamlelerini buna göre yapacak tecrübe ve deneyime sahipler. Gelişmeler Kürtlerin büyük tarihi fırsatlar kadar tarihi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olduklarını gösteriyor. Ancak ne olursa olsun artık Kürt meselesi uluslararası bir realite haline geldi ve bundan geriye dönüş mümkün değil. Bunu da bölge ülkelerinin saldırganlığı, Kürt karşıtlığı ve düşmanlığı yarattı. Kürtler bir sorun olarak dünya gündeminde yer almaktan hoşnut değiller, daha çok alternatif yaşam arayışlarıyla, siyasal modelleriyle görünmek, tartışılmak istiyorlar. “Kürtleri koruma” diye gerçeğin tersyüz edilmesinin bir diğer nedeni de Kürtlerin alternatif yaşam modelini görünmez kılmaya ve onların gücünü küçümsemeye yönelik bir hinliği barındırıyor. Fakat uzun vadede bunların da bir kıymeti harbiyesi yok ve Kürtler, IŞİD denilen Akgezenleri, ölüler ordusunu yendiği gibi yeni yaşamı var etmesini ve bunu başarıya taşımasını da bilecek güçtedir.