KHK’yle ihraç edilen yurttaşlar yaşam mücadelesini sürdürüyor. KHK’li öğretmen Hatice Kızıldağ, “KHK’ler sivil, ekonomik ve duygusal bir ölüm olsa da hedeflerimden ve mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim” dedi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 15 Temmuz 2016’da yaşanan askeri kalkışmanın ardından ilan edilen Olağan Üstü Hal (OHAL) ile birlikte çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) sonucu 125 bin 806 kişi kamu kurumundan ihraç edildi. Haksızlığa uğrayanlardan Hatice ve Ahmet Kızıldağ çifti, emek ve yaşam mücadelesini sürdürüyor. 675 KHK’yle 29 Ekim 2016 tarihinde Manisa’nın Turgutlu ilçesinde Beden Eğitimi Öğretmenliği yaparken ihraç edilen Hatice Kızıldağ, KHK’lerin başlı başına sivil, sosyal, ekonomik ve duygusal bir ölüm hali olduğunu ancak “bu onurlu ve şerefli mücadeleden vazgeçmeyerek sistemi değiştirmek gerektiğini” söyledi.
‘Onların istediği yaşamı yaşamayacağım’
15 yıl öğretmenlik yaptığını ve mesleğini çok sevdiğini belirten Kızıldağ, 2016 yılında 29 Ekim kutlaması yaptıklarını ve akabinde çocuklarıyla sinemadayken işten çıkarıldıkları haberini arkadaşlarından duyduklarını söyledi. Kızıldağ, “Eve geçtiğimizde yeni bir KHK’nin yayınlandığı ve ismimiz olduğu söylendi, açıkçası öngörüyorduk. Çünkü gittikçe saldırgan bir tavır vardı. Barışı, laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü savunan birçok kesime karşı saldırılar başlamıştı. Bizlerde sendikal faaliyetler içerisinde olduğumuz için bir şekilde hedef olabileceğimizi düşünüyorduk. İhraçtan sonra toplumsal baskı oluştu. Ne hissediyorsun gibi sorulara maruz kaldım. Evet, öfkeliyim belki üzgünüm ama onların istediği yaşamı yaşamayacağım. Yani ne hedeflerimden ne Hatice olmaktan vazgeçmeyeceğim. İstedikleri bizi üzmek, yalnızlaştırmak, parayla, açlıkla sınamak. Biz emekle mücadeleyle nasıl yaşandığını çok iyi bilen insanlarız. Şikâyet etmekten öte sistemi değiştirmek gerek” diye belitti.
‘Şartların değişmesi lazım’
KHK’lilerin başlı başına sivil, sosyal, ekonomik ve duygusal ölüm yaşadığına dikkati çekken Kızıldağ, “Bu süreçte birçok arkadaşımız gibi bizlerde sağlık güvencemiz olmadığı için sıkıntı yaşıyoruz. Eşim kontrollü hastaydı Ege Hastanesinde. Dayanışmadan gelen yardımlarla idare ediyoruz. Fakat ilaçlar biraz yüklü oluyor. Kızımın alerjik astım tedavisinde sıkıntılar yaşadık. Aynı zamanda psikolojik sorunlar da yaşıyoruz. Bunlarla ilgili herhangi bir çözüm de yok ancak şartların değişmesi lazım. Çocukların psikolojik yönlerinde bir sıkıntı yaşıyoruz yani şöyle ki ilk atıldığımız zaman her sabah ‘bugün işe gidiyor musunuz?’ diye soruyorlardı bizde bir gün gideceğimizi söylüyorduk. Uykusuzluk yüzünden depresyon ilaçları kullanmak zorunda kaldık. Fakat onlarında bir çözüm olmadığını biliyorum. Onları da bıraktım. Ruh halimizin değişmesi için şartlarımızın değişmesi lazım” diye konuştu.
Eğitim-Sen üyesi olduğumuz için mi?
Öğretmenlik mesleğini kendi emeğiyle kazandığını, mesleği hak ettiğinin altını çizen Kızıldağ, şöyle devam etti: “Yıllarca okuduk sevdiğimiz mesleği icra etmek için, başarı ödüllerimiz oldu. Mülkü amirlerimiz tarafından çoğu zaman ödüllendirildik. Bunlar hepsi belgeli. Atıldığımız günden bugüne kadar her gören amir selam vermek istiyor. İşte ‘bizimle ilgili değil’ diyor, peki bu zulmü kim yaptı diye soruyorum bende onlara. Bu zulmü bize kim yaptı. Eğitim-Sen üyesi olduğumuz için mi, eşim bir kaç defa iş yaptı fakat 675 KHK zulmünün her yerde karşımıza çıkıyor.”
‘Takipsizlik kararı’
19 yıl öğretmenlik yaptığını belirten Ahmet Kızıldağ da şunları dile getirdi: “Turgutlu’ da çalışıyordum. Neyle suçlandığımızı kimler tarafından yapıldığını bilmiyoruz. Biz ne ile suçlanıyorsak, bizle ilgili gereğin yapılması ile ilgili suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusundan bile yaklaşık 2 yıl sonra sonuç alabildik. Ve sonuçta Turgutlu Savcılığı bizimle ilgili herhangi bir şey olmadığını yapılan araştırmalar sonucunda bizi suçladıkları ‘terör örgütleri’yle ilgili belge bulgu olmadığı için savcılık tarafından tarafımıza takipsizlik kağıtları verildi. Biz de bunları resmi kurumlara verdik komisyonlara gönderdik. Ama kendimizi aklamamıza rağmen bir yıllık bir süreç geçti. Ve bir yıllık süreç içerisinde bizimle ilgili olumlu olumsuz hiçbir sonuç çıkmadı.”
Mücadeleyi seçtik
Daha öncesinde de sendikada yöneticilik yaptığını hatırlatan Kızıldağ, bir iş yapmayı denediklerini fakat sonunda KHK’ li oldukları için geri adım attıklarını ifade etti. “Sendikanın verdiği yardımlarla mücadelemizi devam ettirdik. Bizim için en büyük sorun çocuklarla ilgili, çocuklarımıza biz bunu anlatamıyoruz. Bizimle ilgili bir şey olmadığını resmi olarak bize verdiler ama bir sonuç yok. Şu anda sendikanın içinde aktif olarak çalışıyorum bu haksızlığı her yerde dile getiriyoruz yani biz teslim olmaktansa mücadele yolunu seçtik” dedi.