Türkiye’de Yahudilere dönük gelişen ırkçı söylemleri eleştiren İHD Genel Başkanı Eren Keskin, ‘Çok fazla etnik kimliğin ve inanç kimliğinin bir arada yaşadığı bir coğrafya olmasına rağmen Türk ve Sünni Müslüman kimliği temel alınarak kurulmuş bir cumhuriyetten söz ediyoruz. Bu zaman içinde demokratikleştirilebilirdi ama derinleştirildi’ dedi
İsrail ve Filistin güçleri arasında 7 Ekim’de başlayan çatışmalar 16’ıncı güne girdi. İsrail’in sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırıları sonucu bilanço ağırlaşıyor. Dünyanın birçok noktasında saldırılar protesto edilirken, Türkiye’deki protestolarda ise Yahudi karşıtlığı öne çıkıyor. Buna karşı İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi, Türkiye’de bulunan İsrail vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri yönünde çağrıda bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, saldırıların ardından özellikle Türkiye’de Yahudilere yönelik artan ırkçı ve militarist söylemleri değerlendirdi.
Sivillere saldırılar kabul edilemez
İsrail ve Filistin arasında yaşanan savaş halinin geçmiş yıllara dayandığını söyleyen Keskin, çatışma sürecine tarafsız yaklaşılması gerektiğini belirtti. İnsan hakları savunucuları olarak özellikle sivillerin zarar gördüğü tüm eylemlere karşı çıktıklarını söyleyen Keskin, “İsrail devletinin Filistinlilere yönelik politikalarını, insan hakları savunucuları olarak biz her zaman eleştirdik ve her zaman karşısında olduk ama 7 Ekim’de Hamas’ın yaptığı saldırıda sivillere yönelik bir saldırıydı ve bir insanlık suçunu oluşturuyordu” diye konuştu.
Linç kampanyası başlatıldı
İsrail’in özellikle sivilleri hedef alan saldırıları sonrasında Türkiye’de Yahudilere dönük bir linç kampanyasının başlatıldığına dikkat çeken Keskin, “Bugün İsrail Konsolosluğu önünde yapılan eylemlerin birçoğu, tümüyle Yahudi insanları da hedef alan söylemler taşıyor ve aslında burada antisemitist söylemleri görüyoruz. Biz bunların da çok tehlikeli olduğunu düşünüyoruz. Mesela Yahudi yazar Rifat Bali’nin hiç unutmadığım bir sözü var: ‘Yahudiler Türkiye’de görünmezliği seçerek, hiçbir şekilde kendilerini hissettirmeden korkarak yaşıyorlar.’ O nedenle biz bu savaşa karşı çıkarken, dilimizi çok dikkatli kullanmak zorundayız” diye uyardı.
Binlerce barış yanlısı sokaklara çıktı
İsrail saldırılarının bir devlet politikası olduğunu ve bu nedenle saldırılara Yahudi karşıtlığı üzerinden tepki gösterilmesinin yanlış olduğunu söyleyen Keskin, İsrail’de Türkiye’den çok daha büyük bir barış hareketi olduğunun altını çizerek, “Bu olaydan çok yakın bir zaman önce de İsrailli muhalifler ve barış yanlısı binlerce insan, bizim bugüne kadar başaramadığımız bir şeyi gerçekleştirdiler ve kendi yöneticilerine karşı sokaklara çıktılar. Bunları görmek zorundayız. O nedenle biz insan hakları savunucuları olarak hep barış yanlılarıyla iş yapmaktan yanayız” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin ırkçı ve milliyetçi bir geçmişi var
Türkiye’nin geçmiş tarihinde “ırkçı ve milliyetçi” temelli birçok olayın yaşandığını hatırlatan Keskin şunları dile getirdi: “Çok fazla etnik kimliğin ve inanç kimliğinin bir arada yaşadığı bir coğrafya olmasına rağmen sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliği temel alınarak kurulmuş bir cumhuriyetten söz ediyoruz. Bu zaman içinde demokratikleştirilebilirdi ama tam tersine derinleştirildi ve ırkçılara zemin hazırlandı. Örneğin geçen gün Samsun Belediyesi’nde AKP’li bir görevlinin Hitler’i öven konuşması, anında savcıların harekete geçmesi gereken bir konuşmaydı. Tamamen antisemit bir dil kullanarak soykırım yapmış bir insanı savunan bir açıklama yapılıyor. ”
Hepimiz rehin gibi yaşıyoruz
İktidarın toplumda ırkçı ve militarist dille tek kutuplu bir toplum yaratmayı amaçladığının altını çizen Keskin, “Bizim coğrafyamızda şu anda sadece belli insanların konuşma hakları var. Sadece iktidarı destekliyorsanız özgürsünüz. Onun dışında hiç kimse özgür değil bu coğrafyada. Herkes hakkında davalar açılıyor. Hepimiz cezaevine ya girdik ya girmek üzereyiz ya da adli kontrollüyüz. Hepimiz rehin olarak yaşıyoruz aslında” dedi.
İnsan hakları savunucularına görev düşüyor
Demokrasi ve insan haklarından yana olan herkesin bu konuda barıştan yana bir tavır alması gerektiğini söyleyen Keskin, “Burada antisemitist söylemleri engellemeye yönelik bir barış çalışması yapmak ve İsrail’de yaşayan Araplar ile İsrail’deki barış yanlılarından yana tavır koyması gerekiyor. Maalesef siyaset bunu yapmıyor. O zaman insan hakları savunucuları ve demokrat insanlara düşüyor bu görev” ifadelerini kullandı.
Haber: İbrahim Irmak / MA