Paris’te öldürülen 3 Kürt siyasetçinin bilinçli olarak seçildiğini belirten avukat Eren Keskin, Sakine Cansız için “Benim hayatımda tanıdığım çok etkileyici insanlardan biriydi. Sorunları konuşarak çözmekten yanaydı” derken, Fidan Doğan için ise “Ona dair hep güzel şeyler hatırlıyorum” dedi.
Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) ve Leyla Şaylemez’in (Rohani), Paris’te, Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda öldürülmelerinin üzerinden 6 yıl geçti. İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, hem cinayeti hem de 1991’de tanıştığı Cansız’ı ve yurt dışında görüştüğü Doğan’ı anlattı.
‘Yargılamada ilerleme yok’
Kürt sorununun, Ortadoğu’daki 4 devleti ve dünyadaki tüm emperyalist güçleri ilgilendiren bir sorun olduğunu ifade eden Keskin, “Bu nedenle 3 Kürt kadınının öldürülmesi tüm devletlerin içinde bulunduğu planlı bir cinayettir. Yargılamanın üstünün örtülmesi açısından bir çok devletin de bu soruşturmada ortak olduğunu gösteriyor. Çünkü üzerinden çok büyük bir zaman geçti. Deliller var. Her şeyden önemlisi Ankara’da bir dosya var. Ankara’daki doysa ile ilgili MİT elemanlarının yapmış olduğu açıklamalar var. Buna rağmen henüz ne Türkiye’nin kendi iç yargısında ne de Paris’teki dosyada hiçbir ilerleme yok” dedi.
‘Davaya sahip çıkamadık’
Fransa’daki soruşturmanın bu kadar uzun sürmesinin kendisini şaşırttığını belirten Keskin, “Adeta katil zanlısının ölmesi beklendi. Kişi öldü ve sanki bu dava sonuçsuz, sahipsiz kaldı. Orada öldürülen 3 tane kadın var. Bu cinayet Kürtlerin yaşadığı tüm toprakları ilgilendiriyor. Kürtleri ilgilendiriyor. Kürdistan’ı ilgilendiriyor. Çünkü Sakine Cansız Kürt hareketi için çok önemli bir isimdi. Ama buna rağmen hiçbir sonuç alınamadı” ifadelerini kullandı. Keskin, “Ben bu arada kendimi de içine katarak, kendimizi de eleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de ve Kürdistan’da yaşayan Kürt hukukçuları da eleştiriyorum” diyerek bu davanın çok sahiplenmediğine dikkat çekti.
Fransa’nın Türkiye gibi imza attığı uluslararası sözleşmeleri uygulamadığına işaret eden Keskin, bütün emperyalist güçler ile Fransa’nın da cinayet planının içinde olduğunu düşündüğünü söyledi. Keskin, “Bu kadar uluslararası pratiklere, uluslararası sözleşmelere aykırı davranması, soruşturmayı bu kadar uzun sürdürmesi noktasında Fransız yargısı sınıfta kaldı. Bir Kürt sorunu var. Bütün dünyayı ilgilendiriyor ve böylesine önemli bir cinayette bence bütün dünya egemenleri tarafından sonuçsuz bırakıldı” diye dile getirdi.
‘Bilinçli olarak seçildiler’
Katil zanlısı Ömer Güney’in bilinçli olarak seçildiğini sözlerine ekleyen Keskin, “Katil zanlısı olarak seçilen kişi çok uzun süredir Kürt hareketinin içerisinde yer almaktadır. Paris’e birçok uluslararası toplantıya giden çok insan bu kişiyi görmüştür. Bende gördüm. Hatta katil zanlısı bir kere benim çevirmenliğimi yaptı. O camianın içerisinde olan bir kişiydi. Cinayeti işleyen Güney, Fransa Parlamentosu’na kadar rahatlıkla girebilen bir kişiydi” diye belirtti.
Doğan ile Cansız’ın da bilinçli olarak seçildiklerini dile getiren Keskin, “Rojbin Avrupa’da özellikle Fransa’da çok tanınan siyasi Kürt hareketi içinde üniversite eğitim almış, çok fazla dil bilen ve parlamentodaki milletvekilleriyle çok yakın ilişkileri olan bir kadındı. Yani seçilmiş hedefti. Sakine Cansız ve Rojbin bilinçli olarak seçilmiş ilk hedeftiler. Leyla arkadaş ise belki onların yanında olduğu için bu cinayete kurban gitti. Ama bu cinayettin başlangıcından itibaren, katilin seçimi, katilin uzun süre bu hareketin içine sokulması ve daha sonra hasta ve öleceği belli olan bir insana bu cinayeti işletilmesi bilinçli olarak seçilmiştir. Benzer katil tiplemelerini İttihat ve Terakki’den bu yana gördüğümüz bir meseledir. Hapishanede olanlar, hasta olanlar hep katil seçiminde kullanılan bir tipoloji var. Bence bu kişide o tipolojiye çok uygun bir kişi” dedi.
‘Fransa yargısı değerlendirmeli’
4 Ağustos 2017 tarihinde Federal Kürdistan’ın Dukan bölgesinde HPG tarafından tutuklanan MİT yöneticileri Aydın Günel ve Erhan Pekçetin, 3 Kürt siyasetçinin katledilmesine ilişkin emrinin Erdoğan’a varan bir hiyerarşi içerisinde verildiğini itiraf etmelerine ilişkin de konuşan Keskin şöyle devam etti: “Cinayete tek başına Güney’in karar verdiğini düşünürsek eğer o davanın düşmesini anlayabilirsiniz. Güney birileri tarafından kullanıldı. Kimler tarafından kullanıldığının ortaya çıkarılması gerekiyor. Sadece tetiği çeken değil ki. Bu karar hangi mekanizmalar sonucunda uygulandı ve 3 Kürt siyasetçi kadın öldürüldü. Onun için bence bu ifadelerin Fransız yargısı tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.”
‘Ne zaman yurt dışına gitsem görüşürdük’
Cansız’ın 1991 yılında cezaevinden çıktıktan sonra kendi bürosuna geldiğini ve o şekilde tanıştıklarını sözlerine ekleyen Keskin, “Ben o zaman daha çok genç bir avukattım. Birçok davaya giriyordum. Bir gün büromuzun kapısı hızlı bir şekilde açıldı. Sakine içeri girdi ve dedi ki; ‘bu cesur ve süslü avukatımızı tanımak istiyorum’ öyle arkadaş olduk. Sonra ben onu İstanbul’u gezdirdim. Daha sonra ise ben ne zaman yurt dışına bir toplantıya gitsem, eğer oralardaysa mutlaka gelirdi ve görüşürdük. Akşamları sohbet ederdik” diye anlattı. Cansız’ın kendisi için önemli bir kişi olduğunu vurgulayan Keskin, bu önemi de şu ifadelerle açıkladı: “Sakine Cansız bana göre gerçek bir feministti. Sorunları her zaman konuşarak, anlaşarak çözmekten yana bir insandı. Kendi en yakınındaki erkek arkadaşlarını dahi eleştiren, onların erkek egemen yaklaşımlarına karşı tavır alan bir kadındı. Benim hayatımda tanıdığım çok etkileyici insanlardan biriydi Cansız.”
Cansız ile birlikte olan bir anılarından bahseden Keskin, “Sanırım Hollanda’daydı. Bir evde bir akşam hep beraber kalmıştık. Dışarıdan bir patlama sesi geldi. Biz korktuk. Hepimiz çok şaşırdık. Bomba mı diye? Hepimiz baya endişelenmiş ve cama koşmuştuk. Hatta Cansız ‘geldiğimiz her yerde mi sorun oluyor’ demişti. Baktık araba lastiğinden çıkan bir patlamaymış” diye ifade etti.
‘Haberi duyunca Rojbin’i aramaya başladım’
Doğan’ı da tanıdığını ifade eden Keskin,“Rojbin Fransa’da herkesin tanıdığı biriydi. Ben de Fransa’ya her toplantıya gittiğimde Rojbin beni karşılardı. Birlikte gezerdik, yemekler yerdik. Olay gerçekleştiği zaman televizyonlarda haber yayınlamaya başlandı, ‘3 Kürt siyasetçi kadın öldürüldü’ denildi. Ben o andan itibaren telefonla Rojbin’i aramaya başladım. Rojbin bilir diye sürekli aradım ama telefonu kapalıydı. Büroya vardığımda ise isimler yayınlanmaya başlandı. Rojbin’in de içlerinde olduğunu görünce tabi çok etkilendik. O günü hiç unutamıyorum. En iyi Rojbin bilir diye onu aramaya çalışırken, Rojbin’in ölüm haberi gelmişti” dedi.
Doğan ile olan anılarından da bahseden Keskin, “Onların öldürüldükleri yerde bir gece beraber kalmıştık. O odayı çok iyi tanıyorum. Deri koltuklar vardı, hiç unutmuyorum. Ona dair hep güzel şeyler hatırlıyorum. Çünkü Rojbin çok hayat dolu biriydi. Sadece politika ile ilgili konuşmazdık. Müzikten, modadan, tiyatrodan konuşan biriydi. Çok geniş dünyası olan bir kadındı Rojbin” diye belirtti.
Kaynak: MA / Sadiye Eser – Yasin Kobulan