Seçim sürecini ve KCK’nin aldığı ‘eylemsizlik’ kararını değerlendiren İHD Genel Başkanı Eren Keskin, ‘Eylemsizlik kararının kamuoyunda hiç konuşulmaması büyük bir sorun. Herkes bunu önemli bulmalı’ dedi
Bir yandan seçim hazırlıkları bir yandan AKP iktidarının Kürtlere yönelik imha saldırılarının altında Türkiye ve Kurdistan halkı 14 Mayıs’ta seçimlere gidiyor. Mereş ( Maraş) 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından iktidarın ülkeyi yönetememesi bütün çıplaklığıyla gözler önüne serilirken, deprem sürecinde dahi AKP, savaş politikalarında ısrarcı oldu. KCK, deprem dolayısıyla aldığı “eylemsizlik” kararını daha sonra seçim sonrasına kadar uzatırken, Türkiye’nin saldırıları aralıksız devam ediyor.
Otoriter rejim Kürt sorununda çözümsüzlüğü esas alıyor
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin, KCK’nin eylemsizlik kararı ve ülkedeki seçim atmosferine dair değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin otoriter bir rejimle yönetildiğini belirten Keskin, “Bu otoriter rejim tamamen Kürt sorununun çözümsüzlüğünü esas alan bir politika yürütüyor. Ayrıca kadınlara yönelik büyük bir nefret dili ve şiddet var. Böyle bir ortamda gerçekleştiği için seçimler çok önemli. Toplumun bir demokratikleşme talebi var. Çözüm beklentisi var ve bu Ortaçağ zihniyetinden kurtulmak istiyor. Başta Kürt sorunu olmak üzere o kadar çok toplumsal sorun var ki; toplum artık bunu kabul etmiyor” dedi.
Muhalefet de iktidar kaynağından besleniyor
Partilerin seçim beyannameleri ve söylemlerine değinen Keskin, iktidarın da muhalefetin de aynı kaynaktan beslendiğini söyledi.
“Türk İslam sentezinden besleniyorlar” diyen Keskin, devamla şunları söyledi: “Aslında Cumhur ve Millet ittifakları arasında çok büyük farklar yok. Bu coğrafyanın temel meseleleri var. Kürt sorunu, 1915 Soykırımı ve Kıbrıs sorunu gibi ana sorunlar var. Millet İttifakı örneğin Kürt sorununa dair nasıl bir çözüm politikası hedefliyor? Kürt özgürlük mücadelesi ile nasıl bir çözüm oluşturacaklar? İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecride dair neler yapacaklar?”
Büyük umutlar bağlamayacak
Millet İttifakı’nın güven vermediğini belirten Keskin, milliyetçiliği esas alan İYİ Parti, kadın düşmanlığı ile bilenen Saadet Partisi’nin düşünülmesi gereken konular olduğunu söyledi.
Keskin, “Eğer Cumhurbaşkanlığı’nda değişim olursa toplumda kısmi bir rahatlama olur. Ama hiç kimse gerçekten demokratikleşme olacağına inanmıyor. Herkesin sözünü söyleyebileceği, Kürt sorununda çözüm politikaları devreye gireceğine dair toplumun inancı kalmadı. O nedenle bence toplumun büyük bir kısmı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek. Ama büyük umutlar bağlayarak bunu yapmayacaklar” ifadelerini kullandı.
Eylemsizlik kararı değerli bir karar
KCK’nin seçime uzattığı eylemsizlik kararına değinen Keskin, kararı “değerli” bulduklarını ve barışçıl politikaları her zaman desteklediklerini söyleyerek. Keskin, “Her zaman barışı savunuyoruz. Silahların susması ve ateşkesin olması konusunda tavrımız nettir. Ama bu konunun yani eylemsizlik kararının kamuoyunda hiç konuşulmaması büyük bir sorun. Herkes bunu önemli bulmalı” diye kaydetti.
Barış sesi yükselmiyor
KCK’nin deprem sürecinde eylemsizlik kararı aldığını anımsatan Keskin, “Devletin savaşta kullandığı termal kameralar depremde kullanılsaydı binlerce insan kurtulabilirdi. Devlet günler sonra oraya askerlerini gönderdi. Depremde kullanılan kameraların çoğunu yurtdışında gelen ekipleri getirdi. Burada sadece devleti eleştirmek de yetmez. Kendilerine muhalifim, işçiyim diyen kesimlerde barış talebi yükselmiyor bu coğrafyada. Deprem felaketinde bu toplum şunu söyleyebilirdi: ‘Savaşa harcayacağınız bütçeyi, doğru yapılaşmaya harcayın.’ Bu coğrafyada böyle bir ses yükselmiyor ne yazık ki” sözlerini ifde etti.
İSTANBUL