Kurdistan ve Türkiye’de en büyük mücadeleyi kadınların verdiğinin altını çizen İHD Eş Genel Başkanı Keskin, ‘Kadınlar, bu devletin yerleşik ideolojisinin bam teline basıyor’ dedi
Kurdistan ve Türkiye’de kadınların yaşamlarına, haklarına, kazanımlarına yönelik saldırılar her geçen gün daha da artarken, AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikaları da hız kesmeden sürüyor. Hem Kurdistan hem de Türkiye’de kadınların kendi kazanımları sonucu elde ettiği İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021’de bir gecede çıkma kararı alan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir yandan kadın katliamlarının olmadığını iddia ediyor, bir yandan da erkek-devlet-yargı üçgeninde cezasızlık politikalarıyla ödüllendirmeye devam ediyor.
Kadınlar, bulundukları her yerde sokakları ve meydanları doldurarak sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini vurgularken, başta kadın örgütleri ve barolar olmak üzere Danıştay’da yürütmenin durdurulması ve iptali için çok sayıda dava açıldı. 28 Haziran’da Danıştay’dan başvurulara ilişkin, ‘Yetkinin Cumhurbaşkanı’nda olduğu ve kararın hukuki olduğu’ cevabı geldi. Tüm başvurulara rağmen yürütmeyi durdurma kararı verilmezken, sözleşmenin 1 Temmuz 2021’de yürürlükten kalkacağına dair karar Resmi Gazete’de yayınlandı. Yine bir gece yarısı 1 Temmuz’da da, sözleşme tamamen yürürlükten kaldırıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin JINNEWS’ten Elfazi Toral’a İstanbul Sözleşmesi’ne dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Kadınların çabasıyla imzalandı’
Keskin, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Ofisi olarak 1997 yılından bu yana üniformalılar tarafından cinsel işkenceye maruz kalan kadınlar ve trans kadınlara ücretsiz avukatlık hizmeti verdiklerini belirterek, 1997 yılından bu yana devletin tavrı ile izlediği yol ve yöntemlerde farklılıklar oluştuğunu ifade etti. Keskin sözleşmeye dair, “İstanbul Sözleşmesi öncesinde kadın kurtuluş mücadelesinin çok büyük çabasıyla Türk Ceza Kanunu’nda birçok eksik madde yeterli olmasa da düzenlendi. Daha sonra yine kadın hareketinin büyük çabası ve o dönem devletin daha Avrupa birlikçi bir siyaset izlemesinin nedeniyle İstanbul Sözleşmesi imzalandı” ifadelerini kullandı.
‘Kürt kadın hareketinin etkisi büyük oldu’
Özellikle Kurdistan coğrafyasının mücadeledeki etsinin büyük olduğunu söyleyen Keskin, “On yıl geçtikten sonra aynı hükümet ve aynı kişi tarafından imza ile geri çekildi. Bu neden oldu? Bunun nedeni bizim coğrafyamızda ve dünyadaki gericiliğin, sağcılığın ilerlemesi. Biz bunları tartışmak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi tamamen politiktir” dedi.
Keskin, “Kadınlar 8 Mart’ta 25 Kasım’da hiçbir şekilde geri adımda kalmadı. Devletin saldırılarına karşı her zaman mücadele etti ve direnmeye de devam ediyorlar. Uygulanan devlet şiddetine karşı kadınlar geri adım atmıyor. O nedenle Kürt hareketi, kadın hareketini çok önemsiyorum. Çünkü bu devletin yerleşik ideolojisinin bam teline basıyorlar. O nedenle bu kadın mücadelesi bitmez” mesajını verdi.
Sözleşmeyi geri getirmekte kararlılar!
İktidarın kadınları eve kapatmak istediğini vurgulayan Keskin, “Bunu ister bir pozisyonda devlet. Kadınlardan çok daha fazla çocuk doğurmalarını ister. Kadınların çocuk istemesi veya istememesi, hiç kimse buna karışamaz. Kadınlar kendi bedenleri ile ilgili her kararı kendisi verir. Aile kutsanıyor. Devlet politikaları gerçekten geriye doğru gidiyor. Ama kadın mücadelesi buna hiçbir zaman izin vermedi. Vermeyecek de. Ve İstanbul Sözleşmesi tekrardan geri gelecek” diye konuştu.
HABER MERKEZİ