KESK, Adalet Nöbeti’nin 4’üncü gününde İstanbul Sözleşmesini tartıştı. Doç. Dr. Yasemin Özgün, İstanbul Sözleşmesi için kadınlar olarak mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti
Pek çok ilde “Olağanüstü Hal (OHAL) sürüyor, adaletsizlik büyüyor!” şiarıyla 20-25 Temmuz aralığında Adalet Nöbeti başlatan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara’da sürdürdükleri Adalet Nöbeti’nin 5’inci gününde Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) Genel Merkezi’nde toplandı. Doç. Dr. Yasemin Özgün’ün katıldığı nöbette, “İstanbul Sözleşmesi’nden kimler neden korkuyor?” sorusu tartışıldı.
‘Kadınlar her koşulda sokakta oldu’
İstanbul Sözleşmesi’nin uzun soluklu kadın mücadelesi olduğuna değinen Özgün, kadınların Osmanlı döneminden Cumhuriyetin kuruluşuna kadar hak mücadelelerinin devam ettiğini söyledi. Kadın mücadelesinin 80’li yıllardan sonra ivme kazandığına dikkati çeken Özgün, kadınların bedenine, emeğine ve kimliğine yönelik mücadeleye devam ettiğini, her koşulda sokakta olduklarını vurguladı.
‘Cinsiyet ayrımcılığı’
Cinsiyete dayalı var olan ayrımcılığı ortadan kaldırmadan şiddetin önüne geçilemeyeceğini belirten Özgün, İstanbul Sözleşmesi’nin, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi konusunda bağlayıcılığı olan önemli bir sözleşme olduğuna dikkati çekti. Sözleşmeyi imzalayan tüm ülkelerin, iç hukukunu buna göre düzenlemek zorunda olduğunu söyleyen Özgün, toplumsal cinsiyetin tanınması ve tanımlanması açısından da önemli olduğunu, ayrıca cinsel yönelim ve kimliklerin özgürce kimliklerini yaşayabilmesi için bir adım olduğunu ifade etti.
‘Mücadeleyle değiştirilebilir’
Toplumsal olarak inşa edilmiş ayrımların değiştirilebilir politik ayrımlar olduğunu söyleyen Özgün, “Herhangi bir şey mücadele ile değiştirilebiliyor ise politiktir. Toplumsal cinsiyet rolleri değiştirilebilir. Meselenin öznesi kadın ve LGBTİ+’lar olduğu için onların mücadelesiyle değişebilir” dedi.
‘Sözleşme kadını güçlendirecek’
Halihazırda uygulanmayan sözleşmenin, bir gece yarısı kaldırıldığını hatırlatan Özgün devamında şöyle konuştu: “İstanbul Sözleşmesi, kadını güçlendiren ve şiddeti önlemeyi hedef edinmiş düzenlemeler içeriyor. Kadının güçlenmesinin ailenin ortadan kaldıracağı düşünülüyor. Aile kurumu, var olan düzenin yeniden üretilmesine ve patriarkal düzenin yeniden inşasını sağlıyor. Ev içi bakım hizmetini, emeğin yeniden üretilmesini ve neslin yeniden üretimini kadına yüklüyor. Kadının, toplumun genel kurallarına uygun vatandaş olacak çocuk yetiştirmesi bekleniyor. Ataerkil kapitalizm bununla bağlantılıdır. Toplumsal cinsiyete yönelik hareketler sadece kadına değil, LGBTİ+’lara yönelik şiddetle de ortaya çıktı.”
‘Mücadele devam edecek’’
Kadın örgütlerini güçsüzleştirilmesi politikasının var gücüyle devam ettirildiğini belirten Özgün, son olarak “Faşizmin sürmesinden, aile yapısının iktidarı ve patriarkal yapıyı beslemesinden medet uman pek çok kesim İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından çok memnun ancak bu sözleşme için kadınlar mücadele etmeye devam edecek. Vazgeçeceğimiz bir mücadele değil” diye konuştu.
Toplantı soru cevaplarla son buldu.
KESK’in başlattığı Adalet Nöbeti yarın Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı’nın önünde son bulacak.
HABER MERKEZİ