KESK Eşbaşkanı Bozgeyik, yaklaşan Toplu İş Sözleşmesi döneminde, ‘Kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini genişleten, güvenceli iş ve güvenli gelecek talebini temel alan mücadele hattını sürdürmeye devam edeceklerini’ söyledi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 1 Ağustos’da görüşmeleri başlayacak ve 3 milyon kamu emekçisi ile 2 milyon kamu emeklisini ilgilendiren 5. dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) öncesi Danışma Meclisi’ni topladı. Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu’nda yapılan toplantı öncesi KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik tarafından basın mensuplarına açıklama yapıldı.
TİS için kurulacak masadan çıkacak sonuçların kamu emekçilerinin ailelerini de etkilediğini söyleyen Bozgeyik, “Yaklaşık 15 ile 20 milyonluk devasa bir kitlenin yaşamı etkilenecek. Böylesine önemli bir sürece rağmen kamu emekçilerinin geniş bir kesiminin toplu sözleşme sürecine ilgisinin azaldığını, neredeyse toplu sözleşmeden bir beklentisinin kalmadığını görüyoruz. Hatta kamu emekçilerinin geniş bir kesiminde ‘Sonuç şimdiden belli. Kurulacak masada bugüne kadar yaşadığımız temel sorunlar yine çözülmeyecek. Hükümet ekonomik krizi, bütçe olanaklarını gerekçe göstererek yine sefalet oranında zam teklif edecek’ yaklaşımın hakim haline geldiğini söyleyebiliriz” diye belirtti.
‘Naylon sistem’
KESK olarak en başından beri dikkat çektikleri üzere kamu emekçilerinin mevcut toplu sözleşme sistemine geçilirken gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklendiğini ifade eden Bozgeyik, şunları ekledi: “Türkiye’de kamu emekçileri ve emeklilerine, başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık hakkı dahi fazla görülüyor. Bunun yerine tabiri caizse naylon bir toplu sözleşme sistemi hayata geçirilmiştir. Üstelik masaya 5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi adına tek ‘yetkili’ olarak siyasi iktidarın, kamu idaresinin açık desteği ile hormon alarak büyütülüp, emek hareketinin içerisine Truva atı oynama rolü ile yerleştirilen bir yapı oturtulmuştur.”
‘Sorunları derinleştirdi’
Naylon toplu sözleşme düzeninin iflas bayrağını çoktan çektiğini vurgulayan Bozgeyik, “Tüm kamu emekçileri hem bu fason toplu sözleşme sisteminden hem bu sistemde bir sendika ve konfederasyondan daha çok iktidarın memur kolları olarak faaliyet yürütenlerin yetkili olarak oturtulduğu masadan kendilerinin hayrına bir şey çıkmayacağını bir kez değil, tam dört kez görmüştür” dedi. Bozgeyik, üstelik kriz ortamı ile birlikte gittikçe ağırlaşan ekonomik koşullar, kamu istihdamındaki parçalı yapı, özellikle ve iki yıl süren Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve bu KHK’lerin kalıcı hale getirildiği düzenlemelerin kamu emekçilerinin çalışma yaşamı daha güvencesiz hale getirerek yaşadığı sorunları derinleştirdiğini kaydetti.
‘Öğretmen atamaları yapılmıyor’
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine göre, 150 bin öğretmen açığı olduğuna işaret eden Bozgeyik, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısının ise yarım milyonu bulduğunu ifade etti. Bozgeyik, “Buna rağmen ders saati karşılığı ücretli öğretmen çalıştırılmasına devam edilmektedir. Ortalama net bin 600 TL gelir karşılığında yani asgari ücretin altında çalışan ‘ücretli öğretmen’ sayısı 100 bine dayanmıştır. 2016 yılında araştırma görevlisi kadrosunda bulunan 13 bin 179 araştırma görevlisinin statüleri yıllık sözleşmeli istihdam biçimi olan 50/d statüsüne dönüştürülmüştür” diye belirtti. Bozgeyik, 2017 yılının sonunda 4/C’liler olarak bilinen geçici personelin 4/B yani ‘sözleşmeli’ statüsüne geçirilmesi üzerinde de durdu. Bozgeyik, “Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü (BÜMKO) verilerine göre; Haziran 2018 itibari ile kamuda toplam 292 bin 993 sözleşmeli personel istihdam edilmektedir. Kadrolu personel sayısı ise 2 milyon 861 bin 891’dir. Söz konusu verilere göre 2014-2018 arası dönemi kapsayan dört yılda kadrolu personel sayısı sadece yüzde 3.84 artarken, sözleşmeli istihdam tam yüzde 151 artmıştır. Meclis’te görüşülmesine devam edilen torba yasaya göre 4 yıl aynı yerde kalarak çalışma şartıyla kadroya geçirilme şartı 3 yıla, artı 2 yıl çalışma şartı ile tayin hakkı kazanma süresinin ise 1 yıla düşürülmesi planlanmaktadır. Öte yandan iktidar seçim döneminde verilen 3 bin 600 ek gösterge sözünü çoktan unutmuş, kamu emekçilerinin tamamını kapsayan adil bir ek gösterge talebine kulaklarını tıkamıştır” ifadelerini kullandı. Bozgeyik, Danışma Meclisi olarak iki gün boyunca basına kapalı tartışma yürüteceklerini ve sonrasında 1 Ağustos’ta yapılacak TİS görüşmelerine dair oluşturdukları mücadele planını kamuoyu ile paylaşacaklarını belirtti.
ANKARA