Çocukluğumuzda, geçmişe dair, hep güçlü erkek hikayeleri anlatılırdı. Bunlar yaşanmışlıkların erkek dünyasıydı. Belki de anlatıcıları çoğunlukla erkek olduğundandı. Lakin anlattıkları geçmişte, erkeklerin olmadığı cehennemi zor zamanlarda, ne kadınlar varmış, tek başlarına bir orduya bedel kadınlar. İşte Cewê Xanım onlardan biri. Yaşamı ve yaşamdaki duruşu ile ahlak ve vicdan öğreticisi. Yaşamda var olan, ona güç katan ve yön veren bir kadın. Eşi aynı zaman da amcasının oğlu da olan Qolaxası Bey Xınıs’ta* aşiretin reisi, Cewê Xanım ise Xanımağası’dır. Eşi kadar nüfuzludur. İnsanlık var olduğundan beri; kıyısında, köşesinde kalmadan, yaşamı sahiplenmenin, iddia sahibi olmanın hep bir bedeli olmuştur. İşte bu iddiada olan ve ağır bedeli, yeni doğmuş çocuklarına değin ödeyen bir ailedir, Evdılaye Mıstefa’nın ailesi. Aileden Kereme Qolaxası’na dair stranları Dengbej Reso’dan* ve Şakıro’dan* dinlemiştim ama ailenin kadın kahramanları ve acıları ile yeni tanıştım, istedim ki sizin ile de paylaşayım. Cewê Xanım’ın yüreğinin azizi, ilk evladı Kereme Qolaxası; Cibranlı Halit Bey, Şex Sait ve Yusuf Ziya beylerin örgütlediği Azadi Cemiyeti’nde yer alır. Cemiyetin lideri Cibranlı Halit Bey Sarıkamış’ta tutuklanıp bir müfreze asker ile Bitlis’e götürüleceği sıra, Ferzende Bey ile birlikte kurtarma planı yaparlar ama geç kalırlar.
Kereme Qolaxası Şeyh Sait İsyanı’nda Xınıs* sorumlusudur. İsyan bastırılınca Ferzende Bey ve 150 savaşçı ile birlikte Sımko Ağa’nın yanına gitmek üzere İran tarafına geçerler. Peşlerinde Türk askeri, önlerinde ise İran askeri pusu kurmuştur. İki devlet anlaşmışlardır. İranlılar silahlarını toplamak isterler. ‘Türk askerine teslim etmediğimiz silahımızı, size hiç teslim etmeyiz’ dediklerinde, plan devreye girer ve makineliler kurşun yağdırır; Ferzende Bey’in babası Suleymane Ehmed, Kereme Qolaxası ve amcasının oğlu Evdal öldürülür. Çok geçmez ailenin sürgün kararı çıkartılır. Ailenin ileri gelenlerinden Kerem ve Evdal öldürülmüş, diğer erkekler sınırların ötesinde akıbeti belirsin bir firardadırlar. Cewê Xanım kadınları ve çocukları kurda, kuşa yem etmemek için tek başına didinip durur. Haysiyetlerinden gayri her şeylerini yitirmişlerdir; sürgün, yoksulluk ve dilini bilmedikleri yabancı diyarda, Muğla’da bir başınadırlar. Cewê Xanım’ın bir gözü arkadadır. Doğumu yakın olduğundan sürgün yolculuğuna çıkamayacak olan Evdal’ın eşi Zılfe, 5 ve 2 yaşlarındaki iki çocuğunu, bir aile dostlarına emanet bırakmıştır. Emanet sırdır, duyulursa akıbetleri belirsizdir. Aile dostları, onları bir mağaraya saklar. Geceleri erzak götürür, tan ağarana değin nöbet tutar.
Bir gün, öğle vakti, Zılfe’nin doğum sancıları başlar, ağrıdan inler, ıkınır; iki küçük çocuğu da, anneleri ölüyor diye korkup ağlar. Ağlama seslerinin mağaradaki yankısı, havayı beter ürkütücü yapmaktadır. Ne vakit ki yeni doğan bebeğin ağlama sesi seslere karışır, diğer sesler kesilir, korku yerini tebessüme bırakır. Zılfe bebeğinin göbeğini taş ile keser ve kulağına ‘keser’ ismini fısıldar. Keser ailenin çektiği zulüm ve acının özeti gibidir. Bir haftalıkken Zilfe ölür. Üç yetimleri el kapısında kalır. O dönem Kör Hüseyin Paşa da İzmir’de sürgündedir. Yetkililerden izin alıp, Cewê Xanımı evine davet eder. Cewê Xanım’a üzüntülerini bildirip, Kerem ve Evdal için başsağlığı diler. Cewê Xanım Paşa’ya öfkelidir. Çünkü Kör Hüseyin Paşa da Azadi Cemiyeti’nin bir üyesidir ama isyan başlayınca destek sunmamıştır. Cewê Xanım, elini dizine sertçe vurup hiddetlenerek ‘paşa’ der ‘paşa, onlar kunduramdan düşen iki çividir. Senin ise bıyığın benim saç örgülerime bağlıyken, başsağlığı dilemen caiz değildir’ der ve çıkıp gider. Kör Hüseyin Paşa’nın oğlu Nadir Bey peşine düşüp, eline varıp, af dilerse de kar etmez, Cewê Xanım çıktığı kapıdan bir daha geri dönmez.
Tüm arkadaşları birer birer ölürken isyana katılmamanın mahcupluğu, buna rağmen sürgün edilmenin ağırlığı ve üstüne Cewê Xanım’ın sözleri; bıçak vurulsa kanı akmaz paşa’nın. Cewê Xanım’ın sözleri Paşanın miladıdır. Namaza durur, duaya oturur ‘Yarab bana bu utançtan kurtulma fırsatı ver, sonrasında canımı al’ der. Çok geçmez Bıroye Heski Telli Ağrı’da ateşi yakar, ateşin tini sürgündeki paşanın yüreğini yakar. Aileyi sürgünde bırakıp, ailenin erkeklerini de peşine takıp, yüzünü Ağrı’ya verir. Büyük bir davanın yolcusuyken, yarı yolda kan davalısı tarafından öldürülür, o ulaşamaz ama ailenin diğer neferleri Ağrı’ya ulaşarak ruhunu şad ederler.
Keser*: Kürtçe gam, keder, derin acı anlamına gelir.
Xınıs*: Hınıs ilçesi
Dengbej Reso*: Kereme Qolaxası/ Şakıro*: Ferzende Beg stranlar