Kent Uzlaşısı’ siyasetin toplumsallaşması ve demokratik siyaset açısından yol aldırır. Bundan dolayı yol yürüyüşünde tartışmalarımızı ve etkinliklerimizi canlı tutmak zenginleştirici olacaktır
Fikret Çalağan
Gerçeği söylemek gerekirse bu kavramı ilk duyduğumda bana soğuk geldi ve mesafeli yaklaştığımı söyleyebilirim. Ancak günün ihtiyaçları, beklentiler ve arkasındaki politik güç bir kavramı bizim ilk anda yüklediğimiz anlamından daha öteye bir anlam yükleyebilmektedir. ‘Kent Uzlaşısı’nın DEM Parti tarafından ifade edilmesi ve dayandığı toplumsal kesimler ve mücadele dinamiği kavrama dinamik bir öz katmıştır. Dinamikliği; her gün daha çok benimsenen, farklı kesimlerce ilgi duyulan, tartıştıkça geçmiş tartışma ve kavramsallıklardan/ kurumsallıklardan getirdikleri ve yeni tartışmalarla içerik kazanılacak bir teorik ve eylemsellikten ileri gelmektedir. Bu anlamda kurulacak her söz ve eylemsellik kent uzlaşısına içerik kazandırmaktadır ve kazandırmaya devam edecektir.
DEM Parti ve öncülleri siyasetin toplumsallaşması için siyasetin demokratikleşmesi gereğine odaklanan yoğun bir çalışma yürütmüştür. Toplumun özneleşmesi hedefli toplumla birlikte ve toplumun içinde siyaset yaparak epeyce yol almıştır. Bu çalışmalar özellikle HDP ile daha ileri bir aşamaya sıçramıştır. Bu sıçrayış tam da HDP’nin dayandığı düzlemle ilgiliydi. Çünkü HDP bir kongre partisiydi. 2011 yılında toplumsal tüm özneler; halklar, emekçiler, kadınlar, gençler, topluluklar vb. yeni bir toplumsal inşa için bir arada ve farklılıkları ile birlikte çoğunluğa dayalı değil çokluk içinde ortak birliği kurmak için bir yol yürüyüşünü başlattılar. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) olarak başlanan bu yürüyüş ile bürokratik, merkezci, popülist ve günü birlik siyaset yerini inşacı bir anlayışla yeni bir toplumsallık geliştirilmek isteniyordu. Gerçek anlamda siyasetin toplumsallaşmasını hedeflerken siyasi partilere daraltılan politikayı toplumun temel eylemi haline dönüştürmek hedeflendi. Meclislere dayalı ve yerelden başlayan bir demokrasiyi kurarak toplumun öz örgütlülüğünü kurma hedeflendi. Toplulukların kendini eylediği yerel demokrasi ile devletçi siyasete müdahale etmeye çalışıldı. Ciddi bir güç ortaya çıktı ve epey de yol alındı. Ve yapılabileceğini hissettirdi. Kongre partisi olan HDP’nin misyonu kongrenin güncel/parlamento düzleminde siyasi sözcülüğü ile sınırlıydı. Ancak art arda yaşanan seçimler aktüel siyasetin ve onun yarattığı popülizmle birlikte topluma dayalı siyaset yerine partiye dayalı ve giderek merkezileşen bir siyasete evrilme yaşandı. Ayrıca devletin yoğunca saldırı, gözaltı ve tutuklamalar ile birlikte bir savrulma yaşandı. Ve demokrasi yerine daha çok içe ve merkeze kapanma gerçekleşti. Mahallelerden ilçe binalarına, ilçelerden il binalarına, oradan da genel merkez binasına daralan bir siyaset sonucu toplumla birlikte yapılması gereken siyaset yerini twitter mesajlarına bıraktı.
Yaşanan bu savrulma durumu epeydir tartışılmasına rağmen geçiştirilen bir durum olarak kaldı. Ancak 14-28 Mayıs 2023 seçimleri bunun açıkça tartışılmasına neden oldu. Ve seçim sonrası yapılan halk buluşmaları, çalıştaylar, konferanslar ve toplantılarda ortaya çıkan tablo için şu saptamaları yapabiliriz: HDP kongre partisi özelliğinden uzaklaşmış, merkezileşmiş ve siyasetin toplumsallaşması için yola çıkmasına rağmen toplum seçmenleştirilmiştir. DEM Parti bu değerlendirmeler sonucunda tekrardan siyasetin toplumsallaşması ve yerel demokrasinin inşası anlayışı ile kolları sıvayarak yerel seçimlere hazırlandı. Böyle bir kavşakta dile getirilen ‘Kent Uzlaşısı’ tam da yerel demokrasi için yola çıkmanın ilk adımlarını ifade ediyor. Yukarıda bahsettiğimizi geçmiş ve gelecek perspektifinin yansıması olarak ele almak gerekir. Bu birikim ile ele alındığında ‘Kent Uzlaşısı’ siyasetin toplumsallaşması ve demokratik siyaset açısından yol aldırır. Bundan dolayı yol yürüyüşünde tartışmalarımızı ve etkinliklerimizi canlı tutmak zenginleştirici olacaktır.
Bu çerçevede şu ana kadar yapılanları ve yapılmayanları masaya yatırmalıyız. Yapılanlar malum, asıl yapılması gerekenler kıymetli. Bu konuda önerilerimi paylaşmaya çalışacağım.
‘Kent Uzlaşısı’nın sadece batı illerine ait bir çalışmaymış gibi algılanması Kürdistan’da yapılan ön seçimlerle sürecin tamamlandığı algısına neden olmaktadır. Kürt kentlerinde bir uzlaşıya ihtiyaç yokmuş sonucunu doğurmaktadır. Hakikat bu değildir. Çünkü Kürt toplumu da farklı toplumsal yapılardan ve dinamiklerinden oluşmaktadır. Geniş bir siyasal uzlaşı olabilir. Ancak sosyal anlamda çok çeşitlilik taşımaktadır. Demokratik özerklik tartışmalarında da hep siyasi boyut ile sınırlı yapılan çalışmaların daralmaya neden olduğunu hatırlamalıyız ve ders çıkarmalıyız. Bundan dolayı ön seçimle adaylar üzerinde bir uzlaşı sağlanması için önemli yol alınsa da (ön seçimlerle yapılamaz denileni yaparak büyük bir iş başarılmıştır) bu işin başlangıcıdır, formalite kısmıdır. Şimdi yapılması gereken ‘Kent Uzlaşı’nın sosyal-toplumsal boyutunun işletilmesidir. Bunun için de adaylığı netleşen belediye eş başkanları, belediye ve il meclis üyeleri hiç beklemeden mahalle mahalle, sokak sokak toplantılarla kentte yaşayanların sorunları, kentin sorunları ve önerilerini konuşmak için harekete geçmelidir. Bu toplantılarla toplumun sorunlarının ve çözüm önerilerinin konuşulması sağlanarak seçim sonrası belediyenin programı toplumla birlikte çıkartılmış olacaktır. Aynı zamanda toplumun siyasete katılımı ve siyasetin toplumsallaşması için önemli eylemsellikler olacaktır. Böyle bir yolun izlenmemesi durumunda ön seçim ile sınırlı kalınan bir sürecin işletilmesi ikinci bir “seçmenleştirme” halkasının örülmesine aracılık edecektir. Ayrıca toplumun dahil olmadığı süreçlerde toplumsal sorunları görmeyen “proje belediyeciliği”nin yollarını döşeyecektir. Bu durum toplumu değil teknokratların hakim olduğu bir siyaseti örmenin de önünü açacaktır. Aksine toplumun ön seçim ile belirlediği adaylar ve programını ortak oluşturduğu bir sürecin izlenmesi hem inşacı bir işlev görecek hem de “kayyım” siyasetinin önünde kalkan işlevi görecektir. Böylelikle kazanılan belediyelerde ne yapılacağı konusunda bir ortaklaşmanın sağlanması ve ortaklaşılanların yaşama geçirilmesi için de toplumsal bir hareketliliğin önü açılacaktır. Belediyenin kazanılması ile sınırlı olmayan bir toplumsal denetimin önü açılmış olacaktır. Aynı zamanda kazanılmayan belediyelerin de toplum aracılığıyla nasıl denetlenebileceği yönlü kazanımlar elde edilmiş olacaktır.
Yeri gelmişken kongre partisi olan DEM Parti beyannamesini hazırlarken “danışmanlar kurulu” (kongre partisinin danışma kurulu gibi bir yapı tariflemesi kendini inkar anlamına gelir) yerine HDK meclis ve komisyonlarından görüş almasının öneminden bahsedelim. Bu meclis ve komisyonların beyannamede yer alacak hemen her konuda yeterli birikimi vardır. Bu yaklaşımın aynı zamanda beyanname hazırlığının toplumsallaşması aracılığıyla meclislerin de yaygınlaşmasına aracılık edeceği unutulmamalıdır. Tıpkı daha önceki seçimlerde olduğu gibi 14-28 Mayıs seçim bildirgesi hazırlığında da bu mekanizma devreye sokulmamış ya da sınırlı-yetersiz kalınmıştır. Seçim dönemi eleştiri hakkımızı saklı tutmayı tercih ettik. Seçim bildirgesinin sağlık başlığının HDK ve HDP birikimini yansıtmayan ve oldukça yetersiz bir metin olarak paylaşılmasının yukarıda tanımladığımız mekanizmanın işletilmemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Aynı zamanda HDP’de teknotrat yaklaşımının öne çıktığı eğiliminin de yansımasıdır. Bu durumun aynı zamanda ‘Kent Uzlaşı’nın hedeflediği çalışma tarzından da uzak olduğunun altını çizmeliyiz.
Yeniden Kent Uzlaşısı konusunda önerilerimize dönersek… Kent uzlaşısı konusunda batı illerinde ciddi bir kafa karışıklığı var. Bundan dolayı bir bekleme hali söz konusu. Halen kent uzlaşısı siyasi partiler ittifakı olarak görülüyor. Defalarca bu durum parti yöneticilerince ifade edilmesine rağmen halen bu anlayış aşılmış değil. Diğer bir yanılgılı yaklaşım da geç kalındığı yönündeki yanılgılı durumdur. Kent uzlaşısı seçim öncesinde başlayarak seçim sonrasında devam eden yerel demokrasiyi geliştirmenin bir yol alış halidir. Bundan dolayı bugünden başlayarak örülen bir süreçtir. Kentte var olan tüm toplumsal kesimler ve onun örgütlü yapıları ile var olan sorunları konuşmak, olası tehditleri ele almak ve çözüm önerileri geliştirmek güçlü bir seçeneği ortaya çıkaracağı gibi kent yönetimini alacak partilere ve adaylara baskı kuracaktır. Sorunlarını ve çözüm önerilerini konuşarak ve aynı zamanda onun örgütsel formlarını geliştirerek siyasette özneleşmenin de adımlarını atmış olacağız. Örgütlü toplum ile kent yağmasına ve toplum kırımı politikalarına karşı kent ve toplum savunması geliştirmiş olacağız. Kent merkezlerinde, mahallelerde, semtlerde ve sitelerde bir araya gelerek farklı başlıklarda “kentimizi konuşmak” bir yanıyla farklılıklarımızı görmek ve ortaklıklarımız ile yol yürümemizi kolaylaştırmış olacağız.
Böyle bakınca kent uzlaşısı için daha çok tartışmak ve eylemek gerekir. Giderek bu kavram benim için de sevimli gelmeye başladı.
Sonuç olarak herhangi bir kavram tek başına bir anlam ifade etmez, onu nasıl politik bir düzlemde, hangi tarihsel birikimle ele alarak getirdiğimizle, hangi toplumsal güç ile yürüttüğümüzle, nasıl bir içerik yüklediğimizle ve hangi eylemselliklerle yol aldığımızla anlam kazanır.
Ata SOYER Sağlık ve Politika Okulu