Geçmişten bugüne biriktirdiği tecrübeleri ve yaşanmışlıkları ile sesleniyor Refika Aydın. Yaşanan salgın ve krizi bir fırtınaya benzetiyor ve çıkışın yolunu da göstererek, ‘Dayanışma ve üretim bizi doğa ile barıştırır’ diyor
Refika Aydın, Erzurum’un Horasan ilçesine bağlı Aras (Delîbab) köyünde yaşıyor. Aydın, geçmişi ve bugünü karşılaştırırken, en büyük farkın dayanışma olduğuna dikkat çekiyor. Günümüzde dayanışmanın kalmadığını söyleyen Aydın, geçmişte yaşamın zorlukları fazla olsa da insanların bu kadar birbirinden kopuk olmadığını söylüyor.
Jinnews’ten Şehriban Aslan ve Zeynep Durgut’a konuşan Aydın, geçmişte toprak işlerinin daha çok önemsendiğini söylüyor ve devamla “O zamanlar da kadınlar toprakla daha ilgiliydiler. Bahçelerimize her çeşit sebze ve meyveden ekerdik. Ektiğimiz her şey yeşerirdi. Toprağın bolluğu ve bereketi vardı. Sabahın en erken saatlerinde uyanırdık, akşama kadar dur durak bilmeden çalışırdık. Ekinleri sulamaktan tutun, tarlayı ekmeye kadar her şey ortak bir şekilde yapılırdı” diyor.
Eskiden hastalıkların daha az olduğunu belirten Aydın, var olan hastalıkların da doğal yöntemlerle iyileştirildiğini ifade ediyor. Aydın, şöyle devam ediyor: “İnsanlık vardı, huzur vardı. Köyde zengin sofralar kurulduğunda bütün köy yemeğe davet edilirdi. Bizler zoru gördük, yaşadık. Ama mutluyduk ve halimizden memnunduk. Ama şimdi yaşamın pek bir anlam ve değeri yok. Eşya insandan daha kıymetli olmuş. Her şey ateş pahası olmuş. Bu zamanın açları yoksullar, zenginleri de zalim olmuş. Zenginler tüketerek, yok ederek, tahrip ederek öldürüyor. Kendilerini yaşamın sahipleri olarak görüyor.”
İletişim kopmuş
İnsanlar arasındaki iletişimin kopuk olduğuna vurgu yapan Aydın, “Kimsenin kimseden haberi yok. İnsanlar akşama kadar çalışıyor ama aldığı para ile sadece evine bir kilo patates götürebiliyor. Çocuklarını yetiştiriyorlar büyük zorluklarla okutuyorlar ama atanamıyorlar. Emekleri boşa gidiyor. Bu zamanda emeğe saygı yok, değer yok. Sebzeden tütün, gıdaya kadar her şey o kadar çok pahalı olmuş ki insanların açlıktan öldüğü zamanlarda yaşıyoruz” diyor. “Komşuluk ilişkileri kalmamış, kimse kimsenin umurunda değil. Toplumsal üretim insanlığı bu krizden kurtarabilir” diyen Aydın sözlerini şöyle bitiriyor: “Yeni nesil toplumun hafızası olan yaşlıları dinlemesi gerekir. Bir avuç toprağa onlarca fidan, meyve, sebze ekebiliriz. Üretimle birlikte doğaya kendimizi affettirebiliriz. Bu yöntemle bu fırtına durabilir. Var olan bütün krizler doğayı dinlememekten geçiyor.”
ERZURUM