Önümüzde kader seçimi niteliğinde bir seçim var. Bu seçimlere; 100 yıllık kuruluşundan beri hiçbir dönem demokratikleşemeyen, tekçi ulus-devlet sistemini değiştirme fırsatının ilk adımı da diyebiliriz.
Veysel Seyitvan
Seçimler ülkesi haline gelmiş bir noktadayız: Son 10 yılda ortalama iki yılda bir seçimlere, referandumlara gidiyoruz. Seçimler elbette önemlidir fakat kaderini sadece seçimlere bağlamayan, meşruluğunu yasallıktan değil verdiği haklı ve onurlu mücadeleden alan Kürtler için Meclis süreci HEP’le başlamış, bağımsız adaylarla seçime girip çığ gibi büyüyerek 7 Haziran’da HDP’yle zirve yapıp son süreçte kapatılma ihtimaline karşın HDP’nin kurucu bileşeni olan Yeşil Sol Parti’yle devam edip kilit parti konumundan kurucu ve dönüştürücü parti konumuna gelmiştir.
Politik hafıza havuzu, biriktirdiği birçok tecrübeyle dolu olan Kürtler baraj ve “parti kapatma” gibi antidemokratik engelleri aşmak için seçimlerde birçok yola başvurmuş, başarılı olup devletin tüm saldırılarını boşa çıkarmıştır.
Partiler açısından baktığımızda en coşkulu, en politik ve en kararlı seçmenin Yeşil Sol Parti seçmeninin olduğu tartışmasız herkes tarafından kabul edilecektir. Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında Yeşil Sol Parti ile seçime girecek olan Kürtler ve dostları, büro açılışlarını adeta mitinge dönüştürüyor; baskıcı, tekçi, ırkçı rejime “Buradayız, irademize sahip çıkıyoruz” mesajını veriyor.
Kürtlerin tarihsel mücadelesinin politik ferasetinin sonucu olarak T.C.’nin kurucu partisi konumunda bulunan CHP’nin adayı, belki de ilk defa direkt olarak Kürtleri esas alıp seçim propagandasını buradan kuruyor. Kürtler artık konsolide edilen değil, konsolide eden taraftır.
Kürdistan’da yapılan sokak röportajlarında genç-yaşlı herkesin mottosu olan “Kendime vereceğim” cevabının sosyolojik derinliği ve politik altyapısı bize bir şeyi işaret ediyordu. O da şuydu: Alanlarda, meydanlarda atılan “HDP halktır, halk burada!” sloganının aslında bir slogandan öte Kürt Hareketi’nin bin bir emek ve bedelle yarattığı değerler toplamının düşünsel izdüşümüdür. Halk “Parti benim ve kendime oy vereceğim” diyor.
Parti; yıllardır inkâr, imha ve asimilasyona direnen Kürtlerdir, Alevilerdir, ötekileştirilenlerdir. Sokakta, okulda, evde, işte istismar edilen, katledilen kadınlardır. Emeği sömürülen işçidir, geleceği çalınan gençlerdir. Sermayeye peşkeş çekilen doğadır.