“Şayet bir hile yapılmazsa 40 üzeri kürsü elde ederiz ancak bu konuda ciddi kaygılarımız var.”
Yukarıdaki sözler, hile ve sahtekarlıklarıyla meşhur KDP iktidarına karşı mücadele eden Kürdistan Bölgesi’ndeki muhalif partilerin açıklamalarından bir alıntı değil. KDP iktidarını sona erdirme ve yıkma konusunda oldukça iddialı olan YNK’ye ait bir kurumsal açıklama da değil. Bu sözler, KDP sözcüsü Herêm Hewramî’ye ait. Bir yıkımın ayak sesleri duyuluyor açıktan.
Bu yazı yayınlandığında kuvvetle muhtemel Kürdistan Bölgesi parlamento seçimleri için ön görülen propaganda süreci de sona ermiş olacak. 25 Ekim’de başlayan bu süreç, daha önce takvimlendirildiği üzere 15 Ekim’de sona eriyor. Toplamda 20 gün süren bu süreçte YNK’nin gerçekleştirdiği mitingler gündeme damgasını vurdu. KDP, tüm hakimiyetine rağmen ne Hewlêr’de ne de Duhok’ta istediği gövde gösterisini yapabildi. KDP’nin Duhok ve Hewlêr mitingleri, AKP’nin Türkiye’de gerçekleştirdiği ‘zorunlu katılımlı’ mitinglerinin bir benzeriydi.
YNK, kendi hakimiyet alanlarının dağlarını ve taşlarını Kubat Talabani ve beraberindeki büyük bir ekiple gece gündüz dolaştı. Önüme iki görsel bu süreçte düştü. Bir görsel, Kubat Talabani’nin Kandil Dağı eteklerinde bulunan Raperîn bölgesi köylerindeki toplantısına aitti. Konu dağlar olunca, hele ki dağlar heybetli olunca heyecanlanmamak elde değil. Bu görselde ihtişamlı dağları arkasına alarak Kubat Talabani’yi dinleyen ulusal kıyafetlerini kuşanmış kadınlar ve erkekler vardı. İşgalin izinin olmadığı bu dağ ve dağ halkı görselinde bir bahar bahçe kokusu vardı.
Bir diğer görsel ise Behdînan’daki dağların eteklerinde kaydedilmişti. Görselde, Türk savaş uçaklarının kendilerini bombalamamaları için araçlarına beyaz bayrak çeken Kürtler vardı. Kendi coğrafyalarında, kendi topraklarında katledilmemek için Behdinanlıların geliştirdiği korunma yöntemi, insanın içini yakıyor.
Seçim yarışı işte böylesi iki farklı iklimde gerçekleşti. KDP’nin gidip propaganda yapabileceği köyler yoktu. Bu köyler, işgal edilmiş, yakılmış ve boşaltılmıştı. YNK ise işgal edilme riskiyle karşı karşıya kalan ancak henüz işgalin izlerinin ulaşmadığı bir coğrafya ve iklimde seçim çalışmaları yürüttü. Süleymaniye ve Halepçe’de KDP hiçbir varlık gösteremedi.
YNK Başkanı Bafil Talabani, Süleymaniye’de gerçekleştirdiği ilk mitinginde bu seçimlerin KDP ve YNK arasında gerçekleşecek bir seçim olduğunu ifade etmişti. 20 günlük propaganda sürecinde Bafil Talabani’nin söyledikleri, sahada kanıtlandı.
YNK’nin bu sürece iyi hazırlandığı görüldü. Kubat Talabani, seçimlerin hemen ardından Mesrur Barzani ile girdiği bir münakaşa hakkında basına şunları söylemişti: “Mesrur Barzani, bana, ‘iktidarımızı mı bitireceksiniz?’ diye sordu. Ben de kendisine, ‘Evet, iktidarınızı bitireceğiz’ dedim.”
Devamında Kubat Talabani, YNK’nin 2 yıldır seçimlere hazırlandığını sözlerine ekliyordu. Sürece hazırlıklı olan tarafın YNK olduğu görüldü. YNK’nin belirlediği literatür, KDP’nin üzerinde yapış yapış duruyor. Xak Firoş, KDP’nin gelecek yıllardaki en bilinen sıfatı olmaya devam edecek. KDP’nin yapabildiği tek şey ise, önceki yazımızda ifade ettiğimiz üzere sadece savunma pozisyonunda YNK’nin saldırılarına cevap yetiştirmek oldu.
Süreç, bizlere KDP’nin bu seçimlerin kaybedeceği duygusunu iyice yerleştirmiş durumda. Ancak bizlerin KDP’nin kaybetme ve kazanma hallerinin ne olduğunu iyi değerlendirmemiz ve kavratmamız gerekiyor.
KDP, 2018 seçimlerinde kendi lehinde olan bir seçim sistemiyle 45 kürsü elde etmişti. Aynı seçim sisteminde Türkmenlere tek başına 6, toplamda ise 11 azınlık kürsüsü de KDP hanesine yazılıyordu. KDP, bu haliyle hiçbir fraksiyonun ciddi bir desteğine ihtiyaç duymadan hükümeti kurabilecek sayıya erişebiliyordu.
Eski seçim sisteminde nüfusun yoğun olduğu Duhok ve Hewlêr’deki oylarla Kürdistan Bölgesi’nin tümüne hükmedecek kürsü sayısına KDP’nin erişme imkanı vardı.
Eski seçim sisteminde KDP’nin dilediği gibi yönlendirebildiği bir Kürdistan Bölgesi Yüksek Seçim Kurumu vardı. Bu kurum ne sahtekarlıkları ne şaibeleri araştırabiliyor veya bunlara karşı durabiliyordu. Ölü oylar bu kurumun işbirliğiyle kullanılıyordu.
Gelinen aşamada ne KDP’nin hanesine otomatik olarak geçen 11 azınlık kürsüsü var ne de KDP lehine çalışan ve KDP’nin masa başında belirlediği bir seçim komisyonu var. Mevcut seçim sisteminde KDP’nin Duhok’ta bir şekilde ipoteği altına aldığı oylarla Kürdistan Bölgesi’nin tümüne hükmetmesi olasılığı da kalmadı.
Gelinen aşamada KDP’nin YNK’yi parçalamak için finanse ettiği muhalif görünümlü fraksiyonlar da bir bir dökülüyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında KDP’nin 40 kürsünün altına düşeceği kaçınılmaz gibi görünüyor. Eski gücüne yeniden kavuşma iddiasında olan YNK’nin ise yeni seçim sisteminde Süleymaniye’de çok kayıp vermemesi durumunda 30 dolaylarında kürsü elde etmesi bekleniyor.
KDP, bu seçimlerin en çok kürsü elde eden partisi olacaktır, bundan kimsenin şüphesi yok. YNK’nin KDP’yi geçmesi, süreci ilgiyle takip eden herkes için muhtemelen büyük bir sürpriz olur. Ancak KDP’nin en çok kürsüyü elde etmesi ve seçimlerde birinci parti çıkması KDP’yi seçimin kazananı yapmayacaktır. Kürdistan Bölgesi seçimlerini Türkiye’den takip edenlerin KDP’nin kaybetme ve kazanma hallerini bu minvalde değerlendirmesi gerekiyor. Aksi taktide üç beş veya beş on kürsü farkla birinci gelen KDP, kendisini bu seçimin mağlubu değil, galibi diye pazarlamaya devam edecektir.
Dolayısıyla yazımızın girişinde yer verdiğimiz Hêmin Hewramî’nin sözleri, KDP’yi bekleyen yenilginin ipuçlarını da taşıyor. KDP, kırk kürsünün altında yenilmiş, YNK ise 30 kürsü dolaylarında kazanmış olacaktır. KDP, artık böylesi bir sonuçla hakimiyetini yitirmiş sayılacaktır. Özellikle Hewlêr’de YNK’nin kazanacağı her kürsü, KDP’nin Hewlêr’deki gaspçı varlığını daha çok sorgulatacaktır.
Ayrıca KDP’nin kaybettiği her kürsü, işgalcilerle geliştirdiği işbirliğinin reddi olacaktır. YNK veya diğer herhangi bir fraksiyonun kazandığı her kürsü ise ‘değişim talebi’ olarak kabul edilecektir.