Güney Kürdistan’daki seçim ve bu seçimi KDP kazandığında iz düşümü olan AKP ve MHP iktidarının Kürdistan’a yönelik tezkerelerin ardı arkasının kesilmeyeceğini, işbirlikçi anlayışın derinleşerek nasıl devam edeceğini göremiyor musunuz Şivan Perwer?
Mehmet Uçar
Hannah Arendt totalitarizm hakkında önemli bir fikri vurgular: Bu sadece insanları Nazizm veya Komünizm gibi belirli bir ideolojiye inanmaya ikna etmekle ilgili değildir. Bunun yerine, insanların gerçek olanla olmayanı ayırt edemeyeceği bir ortam yaratmakla ilgilidir. İnsanlar gerçek hakkında emin olmadıklarında veya ona karşı kayıtsız olduklarında, daha kolay kontrol edilebilir hale gelirler.
Bunu daha basitleştirirsek.
Totaliter rejimler, herkesi ideolojilerinin doğru olduğuna ikna ederek değil, gerçek ile yalan arasındaki ayrımı karıştırarak gelişirler. İnsanlar bir şeyin doğru mu yanlış mı olduğundan şüphe etmeye başlarsa, eleştirel düşünme ve gerçeklere dayalı kararlar alma yeteneklerini kaybederler. Bu, bir hükümetin veya iktidar gücünün onları manipüle etmesini kolaylaştırır.
Böyle bir ortamda, insanları ideolojiyi tam olarak desteklemeye ikna etmek gerekli değildir; onları her şeyden şüphe ettirmek yeterlidir. Gerçek önemsiz hale geldiğinde, iktidardaki güç kendi gerçeklik versiyonunu dayatabilir, çünkü insanlar buna meydan okuyacak özgüvenden yoksundur artık.
Tüm bu belirlemelerin hepsini KDP için yaptım. Hoş AKP için de fazlası söylenebilir ama şimdilik konumuz AKP değil. Güney Kürdistan’daki seçim ve bu seçimi KDP kazandığında iz düşümü olan AKP ve MHP iktidarının Kürdistan’a yönelik tezkerelerin ardı arkasının kesilmeyeceğini, işbirlikçi anlayışın derinleşerek nasıl devam edeceğini göremiyor musunuz Şivan Perwer? Bir gün Kürdistan dağlarında fotokapanlara denk geldiğinizde kimler tarafından, nasıl ve niçin oralara yerleştirildiğini Aristo mantığı ile bulabileceğinizi düşünüyorum…
Şivan Perwer, Mesut Barzani vakti zamanında bir Türk gazeteciye röportaj vermişti. Babasının kendisine verdiği öğüdü anlatıyordu. Öğüt şöyleydi: Sadece kazandığımız bu sınırları koru…
Öğütten de anlaşılacağı üzere KDP ve çizgisi sadece kendi bahçesini koruyan bir yapı ve bu da Kürt ulusal birliği ve bütünlüğünden uzak bir anlayış. Anlayış böyle olunca kendi bahçesi için her şeyi yapabilir, kardeş kanı dökebilir ve bahçesi için herkesle anlaşabilir. Yeter ki kendi bahçesi kış yüzü görmesin. Bahçe sadece Barzani ailesinden ibarettir. Yaşadığınız Avrupa’daki demokratik ölçüler yok. Liyakat esaslı bir anlayış yok. Kürdistan kaynaklarının Barzani ailesi için tüketildiği bir yapı var karşımızda. Dünyanın süper zengin aileleri arasındadırlar artık. Savunduğunuz ve oy istediğiniz yapı sadece kendi bahçesini yaratmış, halk için bahçede bir şey yok ve siz o bahçenin daha da büyümesi için oy istiyorsunuz! Seçimin alternatiflerini basit cümlelere sıkıştırıp KDP için güzellemeler yapıyorsunuz.
Tolstoy’un “Savaş ve Barış” adlı romanında karakterler, kayıp, zorluk ve acı çektikten sonra derin değişimler geçirir. (Halkımız gibi.) Tolstoy, acının bireyleri hayat hakkında daha derin gerçeklerle yüzleşmeye, empati geliştirmeye ve bencil arzuları aşmaya yönlendirebileceğini öne sürmüştü. Ahlaki ve manevi krizinden etkilenen sonraki eserleri, acıyla yüzleşmenin ve onda anlam bulmanın insanları daha erdemli, anlamlı hayatlar yaşamaya nasıl yönlendirebileceğini vurgulamaktaydı.
Ancak Tolstoy aynı zamanda sadelik, sevgi ve ahlaki sorumluluk dolu bir yaşamı savunmuş, acı çekmenin büyümeye yol açabileceğini ancak kişinin nihayetinde bilinçli ahlaki çaba ve gerçeğin peşinde koşmasıyla geliştiğini ileri sürmüştü. Bu nedenle, acı çekmek insan durumunun bir parçası olabilir ancak Tolstoy aynı zamanda kişinin buna nasıl tepki verdiğinin ve sonrasında yapılan seçimlerin önemini de vurgulamıştı.
Şivan Perwer, halkınıza dair verdiğiniz tepkiler ve seçimler sizi nasıl hatırlayacağımıza dair bir veri oluşturuyor. Umuyorum ki bundan sonraki hayatınızda seçimleriniz Tolstoy benzeri gelişmeler gösterir.
Halkınızla birlikte çektiğiniz acılar bu sonuca varmamız için yeterli.
Daha erdemli, daha anlamlı bir hayatı yaşama fırsatı her koşulda bulacağınıza inanıyorum.
Halkımızın size dair kurduğu anlam ve bağlantıya verdiği değerin bir ifadesi olarak yazılanların anlaşılacağını düşünüyorum.
Hayatta, hakikate sahip olanlar öğrenmeye ve büyümeye açık kaldıkları için başarılı olma eğilimindedir. Bu bağlamda sanatınızın gücü ile halkımıza dair daha güçlü bağlantılar kurmanız Kürt ulusal birliği açısından ihtiyaç olandır. Daha çok odaklandığımız size dair nokta burasıdır.
Belki bu sizin için derin bir yolculuktur, ama deneyimlerin, duyguların ve büyümenin bir goblenidir. Varoluşun ve hakikatin özüdür, her canlı varlığın içinden geçen canlı bir ipliktir. Hayat bilincin armağanıdır, keşfetme, öğrenme ve bağlanma fırsatıdır.
Bu fırsatı kaçırmayın!