Maxmur Dış İlişkiler Komitesi üyesi Mahmut Manak, ‘Türkiye, Irak, KDP ve BM kampımızın boşaltılmasını istiyor’ dedi. 90’lı yıllardan bu yana direndiklerini söyleyen Manak, ‘Bu planlara karşı direneceğiz. 90’lı yıllardan beri direniyoruz ve son nefesimize kadar direnmeye devam edeceğiz’ dedi
Türkiye’nin 1900’lı yıllarda bölge illerinde uyguladığı köy boşaltma ve koruculuk dayatmaları nedeniyle çoğunluğu Şırnak ve Hakkari illerinden göç edenlerin yaşadığı Maxmur Kampı’nda son dönemlere baskılar giderek artmaya başladı. 1998 yılında Birleşmiş Milletler (BM) himayesine giren ve Irak’ın Musul vilayetinin Maxmur ilçesi yakınlarında kurulan Maxmur Kampında çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılar olmak üzere 12 bin kişi yaşıyor.
Saldırıların sebebi Türkiye
Maxmur Kampı, 17 Temmuz 2019 yılında Hewlêr’de bulunan Türkiye konsolosluğunda görevli 3 kişiye yönelik gerçekleşen silahlı saldırıdan sonra Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) tarafından ambargo altına alındı. Kampa giriş çıkışların yasaklandığı bu süreçte öğrenciler eğitimlerine devam edemedi, sağlık sorunları olan yurttaşların hastanelere gidişi engellendi. Kampa dönem dönem Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) tarafından hava saldırıları düzenlendi. Kamp halkı son dönemlerde DAİŞ ve Irak güçlerinin kampın etrafını tel ile kapatma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Maxmur Kampı Dış İlişkiler Komitesi üyesi Mahmut Manak, kampa yönelik baskı ve saldırıların nedeninin Türkiye olduğunu söyledi.
KDP Türkiye birlikte hareket ediyor
27 yıldır Maxmur Kampında yaşadıklarını belirten Manak, geçmişten bugüne birçok saldırıya maruz kaldıklarını, fakat tüm saldırılara karşı özsavunmayla cevap verdiklerini söyledi. Son zamanlarda özellikle askeri, siyasi ve psikolojik saldırılarla karşı karşıya olduklarını kaydeden Manak, Türkiye’ye ait SİHA’ların düzenlediği saldırılarda birçok arkadaşlarının hayatını kaybettiğini ifade etti. Türkiye’nin kampı boşaltmayı amaçladığını vurgulayan Manak, KDP’nin de Türkiye’yle birlikte hareket ettiğini kaydetti.
Kapın boşaltılması için baskı kuruluyor
Manak, “Bu saldırılar kampta yaşayanlara yönelik şantajla sürdürülmeye, Irak üzerinde baskı uygulamayla devam ediyor. Türkiye ve KDP, kampı boşaltmak için Irak’a baskı uyguluyor. Olmadık yalanlarla Irak’ın bu kampın mülteci kampı olmadığına dair ikna etmeye çalışıyorlar. Bu saldırılarda ne kadar zarar görsek de onların amaçları başarıya ulaşmadı. Burada yaşayan halkın direnişi sayesinde bu planlar boşa çıkartılıyor. Ancak hala saldırı ve baskılar bitmiş değildir” dedi.
Bu planlara karşı direneceğiz
Kampa yönelik KDP’nin tutumunu değerlendiren Manak, “Kampa, Türkiye’den daha fazla KDP baskı gerçekleştiriyor. Bilindiği üzere 3 yıla yakın bir süredir KDP, kampımızın etrafını ablukaya almış ve ambargo uyguluyor. Tüm bu girişimler kampımızı tasfiye etme konseptinin bir parçasıdır. KDP, kampta yaşayan yurttaşlara yönelik sürdürdüğü düşmanlığını artık açık bir şekilde yapıyor. Kampta yaşayan yurttaşlar da bu oyunların farkındadır. Bu planlara karşı direneceğiz. 90’lı yıllardan beri direniyoruz ve son nefesimize kadar direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Irak’da işbirliği içince
Irak hükümetinin de son zamanlarda Türkiye’yle birlikte hareket ettiğini belirten Manak, kampa yönelik gerçekleşen hava saldırıları sırasında Iraklı yetkilileri bilgilendirdiklerini ve görüntüleri onlarla paylaşmalarına rağmen sessiz kaldıklarını dile getirdi. Şimdiye kadar Türkiye, Irak ve KDP arasında bir ortaklığın olduğunu gördüklerini ifade eden Manak, “Son olarak 27 Aralık 2021’de bir anda Irak’lı güçler yanlarında getirdikleri tel örgülerle kampımızın etrafını kapatmak istedi. Daha önce KDP, ‘kampın etrafını tel örgülerle kapatmayana kadar sizi rahat bırakmayacağız’ diye bizleri tehdit etmişti. Irak’ın bu adımı da KDP ve Türkiye’nin isteği üzerine attığını gösteriyor. Halkımız da bunu kesinlikle kabul etmedi ve sert bir şekilde karşı çıktı. Irak, kampımızın dağıtılması planı içerisinde olmasaydı, bu saldırıların önünde dururdu” ifadelerini kullandı.
Uygulanan konsept gereği BM de sessiz
Maxmur Kampı’nın BM’nin himayesinde olduğunu ve BM Mülteci Hakları Sözleşmesi kapsamında çeşitli haklarının olduğunu hatırlatan Manak, devamla şunları söyledi: “1998’de başlattığımız açlık greviyle BM’ye statümüzü kabul ettirdik. Bugün de BM onların himayesinde olduğumuzu kabul ediyor, fakat bütün insani yardımlardan mahrum bırakılmışız. Son olarak okula ve hastanelere gitmek zorunda olan yurttaşlarımızın engellenmemesi için BM’den talepte bulunduk, fakat uygulanan konsept gereği BM de sessiz. Yaşananlar BM’nin de bu konseptin bir parçası olduğunu gösteriyor. BM, kampa yönelik var olan iddiaları araştırıp raporlaştırmalıdır. BM sorunların çözümü için adım atmıyor. O yüzden, buna karşı direneceğiz. Çünkü direnmekten başka bir şansımız yok.”
Kaynak: MA