Türkiye ile ortak operasyon planı yaptığı belirtilen KDP’ye Kürt kamuoyundan tepki yükseliyor
Türkiye ile ortak Federe Kürdistan’da HPG’ye operasyon planı yaptığı belirtilen Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) yönelik tepkiler sürüyor. Şimdiye kadar ortak operasyon planını yalanlamayan ve sahada Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile birlikte askeri yığınağını artıran KDP’nin bu politikası, Kürt kamuoyunda kazanımlara tehdit olarak değerlendiriliyor. Siyasetçiler, aktivistler ve yurttaşlar, olası ortak operasyonun Federe Kürdistan bölgesini de tehlikeye düşüreceğini vurguluyor.
KDP’nin faturası
Rojnews’ten Botan Germiyan’a konuşan siyasi gözlemci ve gazeteci Pişder Babekir, KDP’nin Kürdistan Bölgesi’ni tehlikeli bir duruma düşürdüğünü belirterek, KDP’nin yanlış politikalarının ağır faturasını Kürtlerin ödediğini söyledi. Babekir, “KDP’nin Rusya şirketleriyle yaptığı anlaşmalar ve Rusneft Şirketi’nin bölgeye getirilmesi, Çinli şirketleri Hewlêr’e getirmek, Hewlêr’deki projeyi uygulamak için 5 milyar dolarlık anlaşma, Türk şirketini ve ortaklarını Kürdistan petrolünün çıkarılması, ihracatı ve satışı ile ilgili tüm politikalar yanlıştı. Kürdistan Bölgesi ve KDP bu yanlış politikaların faturasını ödüyor. KDP, bu yanlış politika ve anlaşmalar nedeniyle büyük sorunlarla karşı karşıya kaldı. Kürdistan Bölgesi’nin ekonomisi, Kürdistan Bölgesi’ne karşı bir baskı kartı olarak kolayca kullanılabilecek bir dizi Türk ve Rus şirketinin eline geçti. KDP’nin yürüttüğü yanlış politikalar Kürtler için bir tehdittir. Tarihte bugüne kadar Kürtler hep bunların bedelini, faturasını ödemiştir. Bugün Kürdistan Bölgesi ekonomisi öyle bir durumda ki hiçbir ülke güvenmiyor. KDP’nin petrol rafinerileri, boru hatları, milyonlarca dolar paraları ve her şeye el koyma yetkilileri var. KDP her şeye sahip, ancak hükümetin hiçbir şeyi yok ve çalışanların maaşlarını ödeyemiyor.”
Tehlikeli iki oyun
Pişder Babekir, KDP’nin iki tehlikeli oyun oynadığını belirterek, “KDP, Irak düzeyinde Sadr ile anlaşmak, federal yönetime ve 140’ıncı maddeye değil, Arapçılığa inandığını ortaya koydu. Ama bu yanlışların bedelini KDP değil, halk ödüyor. En son tehlike ise KDP’nin Kürdistan Bölgesi’nin gazını Türkiye’ye ihraç etmesi var. Geçtiğimiz günlerde ve 6 Nisan’da Hewlêr’e yönelik yapılan füze saldırısı manidardır. KDP, Şiilerin parçalanmasına da neden oldu. Şii partilere göre, eğer KDP Sadr’ı desteklemeseydi, Sadr bu kadar direnemeyecekti ve Şiilerle bir araya gelecekti. Bu füzelerle KDP’den intikam almak isteyebilirler. KDP gelecekte ağır bir bedel ödeyecek. Bu mesajlardan ders çıkarılmazsa halk da bunun bedelini ödemek zorunda kalır” dedi.
Kürtlük ruhuna saldırı
Soran’daki aktivistler de KDP’nin Ankara ile ortaklaşmasını Rojnews’e değerlendirdi. Gelali, “KDP ile YNK arasındaki iç savaştan sonra, KDP Türkiye’yi YNK’ye saldırmak için bölgeye getirdiğinden beri Kürdistan’ın işgal projesi sürüyor. Bu proje küçük bir proje de değildir. Türkiye sınırını geçip Musul vilayetine girmek istiyor. KDP’nin, Türkiye’yi Kürdistan Bölgesi topraklarına getirmesiyle işgal projesi devreye girdi. Türkiye, Kürdistan Bölgesi’ndeki yerini sağlamlaştırmak için uğraşıyor. Onlarca askeri üssü bulunuyor. Irak egemenliğini de ihlal etmiş durumda” diye belirtti. Türkiye’nin Federe Kürdistan’daki Kürtlük ruhunu yok etmek için bölgeye geldiğini belirten Gelali’ye göre “Türkiye, Kürtleri ve o ruhu yok etmek için çabalıyor. Bu nedenle Kürdistan topraklarında varlığını sürdürmek, işgalini genişletmek için birilerine ihtiyaç var. O da bir Kürt siyasi partisi olan KDP. Kürtler düşmanın yanında yer almak değil, iç sorunları çözüm için bir araya gelmeli.”
Hedef işgal
Aktivist Karzan Eziz ise, “Kürtler arasındaki parçalanmışlık Kürt davasına zarar veriyor. Düşman Kürtler arasında ikilik oluşturuyor. Kürtler birlik içinde olursa güçleri artacak. Fakat bir siyasi güç, iktidarda kalmak için karşı tarafla anlaşırsa, parti çıkarlarını düşünürse Kürt davasına zarar verir. Türkiye işgalcilik yapıyor ve Kürdistan’daki hiçbir parti arasında fark koymuyor. Tüm Kürtleri düşman görüyor. Kürdistan’a giren Türkiye, hiç kimseye sormuyor. Türkiye’nin tek bir hedefi var, o da Kürdistan topraklarının işgal etmek” diyor.
‘Saldırı planı komplonun devamı’
JINNEWS’ten Bêrivan Tunç ve Qeder Kar’a konuşan Maxmur İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Çiçek Cengiz, KDP’nin saldırılara öncülük ettiğini belirtti. Çiçek Cengiz, Türk devletinin organizesi ile 9 Ekim 2020’de Irak hükümeti ve Federe Kürdistan Hükümeti arasında Şengal’e ilişkin bir anlaşma imzalandığını ve bu anlaşma sonrası Rojava-Şengal sınırına duvar yapılmaya başlandığını ve Maxmur Kampı’na yönelik saldırıların arttığını belirtti. Cengiz, Ankara, Bağdat ve Hewlêr’in planlarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat uluslararası komplonun devamı olduğunu belirtti. Çiçek, “KDP bu ihanet ile tarihe damga vurdu. KDP, Türkiye ve Irak ile ilişkilerini sürdürerek oyunlarına devam ediyor. Oyunlarla aile ve aşiretsel olarak varlığını sürdürmek istiyor” diye konuştu. Maxmur ve Şengal’e yönelik planın ortak olduğunu belirten Çiçek, “En son DAİŞ ortaya çıktı, Maxmur, Şengal ve Rojava’ya saldırdı. Türkiye Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istiyor, bunun için çabalıyor. Buna da KDP öncülük ediyor” dedi. Şengal’e ve Maxmur, Rojava ve diğer Kürt bölgelerine yönelik saldırının esas nedeninin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın felsefesinin hayat bulması olduğunu belirten Çiçek, “Şengal süreç içerisinde Önder Apo’nun fikir ve felsefesi ile ayakta kaldı ve kendini örgütledi. Şengal bugün kendi savunma güçleri ile kendisini koruyabiliyor ve Irak hükümeti ile KDP’ye muhtaç değil. Buna tahammül edemiyorlar ve yeni bir ferman girişimi içerisindeler. Rojava ve Şengal sınırına askeri üsler kurarar birbirinden koparmak istiyorlar. Şengal’deki tüm Êzidîleri ortadan kaldırmak için ferman hazırlığı yapıyorlar” vurgusu yaptı. Çiçek, Birleşmiş Milletler’in koruması altında olan Maxmur’a ilişkin ise “Şengal’e yönelik nasıl bir plan yapıldıysa aynı şey Maxmur Kampı’na yönelik de sürüyor. Ancak buna karşı kamptaki halkımız yıllardır direniyor” derken, saldırı planları hayata geçmeden tüm kamuoyunu, uluslararası güçleri ve kurumları saldırıların önünü alma ve duyarlı olmaya çağırdı.
HEWLER