Federe Kürdistan Bölgesi’nde yapılan seçimlere katılım yüzde 57.96 olarak gösterilse de bu oranın yüzde 40’ın da altında olduğu belirtiliyor. Gazeteci Seyit Evran bölge halkının mevcut partileri protesto etmek amacıyla sandıklara gitmediğini söyledi. Evran seçimin tek kazananının halk olduğunu ifade etti
Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan 3 milyon 88 bin kayıtlı seçmen, 111 sandalyeden oluşan yeni parlamentoyu belirlemek üzere önceki gün sandık başına gitti. 25 Eylül 2017’de yapılan Bağımsızlık Referandumu’nun ardından Irak Ordusu’nun Kerkük başta olmak üzere kimi bölgeleri işgal etmesi üzerine bir yıl sonra yapılabilinen seçimlere halk ilgi göstermedi. Kimi usulsüzlüklere sahne olan seçimlerde, bazı büyük kentlerde seçime katılım oranı yüzde 20’nin altında kaldı. Buna rağmen, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (YNK) yakın yayın organlarında Kürdistan Bölgesi Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’na dayandırılan bilgilerle seçimlere katılım oranı yüzde 57.96 olarak verildi. Halkın sandık başına gitmemesinde, maruz kalınan dış saldırılara karşı birlik olunup, ortak tavır gösterilememesi kadar ve yaşanan ekonomik kriz gibi diğer toplumsal sorunlar karşısında mevcut siyasi partileri çözüm gücü olarak görmemesi etkili oldu. Bu koşullar altında yapılan seçimlere dair resmi sonuçların 72 saat içinde açıklanması beklenirken, seçim yarışında KDP’nin önde gittiği, YNK’nin ise geçen seçimlere oranla oylarını yükselerek ikinci parti durumuna geldiği konuşuluyor.
İtiraz başladı
Seçimlerde oy kullanma işleminin sona ermesi ile birlikte partilerden itirazlar geldi. Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Seçim Ofisi’nden yapılan açıklamada, “Badinan ve Erbil’de oy kullanma işlemleri sırasında ihlallerin yapıldığına dair elimizde belgeler var. Seçim merkezlerinde büyük usulsüzlükler yapıldı. Yaşananlardan Kürdistan Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu ve İçişleri Bakanlığı’nı sorumlu tutuyoruz” denildi. Hemen akabinde KDP Süleymaniye ve Halepçe Teşkilatı Sözcüsü Etan Şeyh Hasan da yaptığı açıklamada, “Bazı seçim merkezlerinde oy kullanma sırasında yapılan usulsüzlüklere karşı ciddi bir tavır sergileyeceklerini” ifade etti. Yine YNK Kürdistan Parlamento Seçimleri Liste Başkanı Kubad Talabani, “seçim sonuçlarını kabul ya da reddetmek için henüz erken olduğunu” belirtirken, YNK Politbüro Sorumlusu Sadi Ahmed Pire ise, seçime hile ve şaibeler karıştırıldığını, katılımın da düşük olması gerekçesiyle parti olarak açıklanacak sonuçları kabul etmeyeceklerini açıkladı. İran’ın savaş uçakları tarafından geçtiğimiz haftalarda bombalanan Koye ilçesinde de KDP, Goran, Kürdistan İslami Topluluk Partisi (Komel) ve Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu), yaptıkları ortak açıklamada ile “seçimlerde büyük sahtekarlık yapılması nedeniyle seçim sürecini reddettiklerini” duyurdu. Aynı açıklamada YNK seçim merkezlerine askeri güç yerleştirdiği ve seçmenlere baskı uyguladığı da ileri sürüldü.
Hükümeti kim kuracak?
Yapılan seçimlere ilişkin bir yandan bu yönlü itirazlar gelirken, diğer yandan da yeni hükümeti hangi parti ya da partilerin kuracağı ve kimin başbakan olacağı soruları sorulmaya başlandı. Kurulacak yeni hükümetin işgal edilen merkezlere dair Bağdat ile nasıl ilişkiler kuracağı, yine ekonomik, siyasi ve toplumsal krize nasıl çözümler üreteceği merak konusu. Yanıtı merak edilen bir diğer soru, parlamenter olarak seçimine girmeyen eski Başbakan Neçirvan Barzani’nin, hükümette yer alıp almayacağı.
‘Kazanan halk’
Seçimleri yakından takip eden Gazeteci Seyit Evran, katılımın yüksek gösterilmeye çalışıldığı seçimlerin tek kazananının bölge halkı olduğu görüşünde. Evran’a göre, seçimlere katılım oranı yüzde 57.96 olarak gösterilse de, katılım oranının yüzde 40’ın altında kaldığına dair somut veriler mevcut. Bölge halkının mevcut partileri protesto ederek sandık başına gitmediğini söyleyen Evran, “Buna rağmen henüz sonuçlar açıklanmadan zaferlerini ilan eden partiler, halkın neden sandık başına gitmediğini ne kadar düşünüyorlar acaba? Bu durumu her ne kadar açık bir şekilde dile getirmeseler de kapalı kapılar ardından bunu derin derin düşündükleri kuşku götürmez bir gerçek” dedi. Gazeteci Evran, halkın bölgesel yönetimi ve partileri protesto ederek sandık başına gitmemesinin nedenlerini ise şöyle sıraladı:
“Bölge halkı, 27 yıldır kendilerini yöneten bu yönetime ‘Artık bizi yönetemiyorsunuz. Oy kullanmayarak bundan sonra bizi yönetemeyeceğinizi söylemek istiyoruz’ mesajını açık bir şekilde verdi.
Halkı bu karara iten nedenlerin başında Kerkük ve tartışmalı bölgelerde yaşanan kayıp geliyor. Bu kayıplar halk için bir kırılma noktası oldu. o Bölge halkı, Türk devletinin işgal saldırılarına karşı üç maymunu oynayan ve işgali meşrulaştıran partilere karşı bir tavır olarak sandık başına gitmedi.
Artık demokratik, eşitlikçi bir sistem istediği, kendisi yoksulluk yaşarken bolluk içinde yaşayan yöneticileri, gelirlerin bir aile ve çevresine bırakmak istemediği, eşit ve adil gelir dağılımını istediği için sandık başına gitmedi.
Halk baştan beri yakından takip ettiği Rojava sistemi gibi bir sistemi istediği için sandık başına gitmedi. Zira halk, çok yakından takip ettiği Kobani ve Afrin işgal ve katliam saldırılarında meydanlara akarak sahip çıktığı Rojava devrimi ve daha sonra sistem olarak şekillenen Kuzey- Doğu Suriye sistemi ile demokratik, eşitlikçi, adil ve eşit dağılımın olduğu başka bir dünyanın mümkün olduğunu gördü.
Halk yine bütün bunlarla aslında bölge partilerine dört parça Kürdistan ve Kürt halkının çıkarları ve kazanımlarının ulusal birlikle sağlanabileceği, bunun olmaması durumunda Kerkük ve ekonomik, siyasi, toplumsal alanda kaybedilebilinecekleri göstermek için sandık başına gitmedi. Halk demokratik bir siyaset, demokratik bir yönetim ve ulusal birlikle tüm Kürtlerin birliğinin sağlanması açık mesajını vermek için sandık başına gitmedi.”